SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ

 Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur. Tövbe Süresi:128﴿

Buna rağmen yüz çevirirlerse de ki: “Allah bana yeter, O’ndan başka ilah yoktur, ben yalnız O’na güvenip dayanırım; O, büyük arşın sahibidir. Tövbe Süresi:129

Hepimizce malumdur ki Rebiyülevvel ayının 12. gecesi sevgili peygamberimizin doğum gecesidir. Peygamberimiz miladi 20 Nisan 571 tarihinde Mekke’de dünyaya gelmişti. Dünyaya gelmezden evvel babası vefat etmiş, kısa bir süre sonra muhterem anneleri Amine hatun da vefat etmiştir. Daha küçük yaşta hem annesini hem de babasını kaybeden sevgili peygamberimizi bir müddet dedesi daha sonra da amcası Ebu Talip bakıp büyütmüştür. İlk çocukluk yıllarında amcasıyla beraber ticaret yapmıştır.

Zamanla peygamber sallallahu aleyhi ve selem amcasının yanında büyümüş dürüst ve çalışkanlığı ile çevresin de “güvenilir” olarak tanınmıştır. Peygamber efendimizin bu çalışkanlığı dürüstlüğü Hz. Hatice annemizin dikkatini çekmiş. Kendisi adına peygamberimize ticaret yapma teklifinde bulunmuştur.

Peygamber (sav) 25 yaşına geldiğinde Hz. Hatice ili evlenmiştir. Bu evlilikten Kasım, Abdullah, Ümmügülsüm, Zeynep, Rukiye ve Fatma adında evlatları dünyaya gelmiştir.

Peygamberimiz 40 yaşına geldiğinde 610 yılı Ramazan ayının 27. gecesi nur dağının hira mağarasında kendisine peygamberlik verilmiştir. 23 yıllık süren bir mücadelenin sonunda bütün Arap yarımadası Müslüman olmuştur. Peygamberimizi öldürmeye gelenler onda dirilmiştir. En nihayet Kuran ı Kerim vahyi tamamlandığında; 20 Haziran 632 tarihinde “Refik Alaya” yüce dosta diyerekten emanetini teslim etmiştir.

İnsanlık tarihinde, hiç bu kadar yeryüzünde iz bırakan, kısa zamanda değişikliklere sebep olan, insanları iyiye, doğruluğa davet eden kimse olmamıştır. O 1445 yıl evvel hepiniz ademin çocuklarısınız diyerek ırkçılığı, ayrımcılığı kaldırmıştır. “Suç işleyen kızım Fatma olsa bile gene aynı cezayı verirdim” diyerek adam kayırmacılığı ortadan kaldırmıştır. Günümüz gurur ve kibir abideleri olan insanları görünce peygamberimizin alçak gönüllülüğü hemen aklımıza gelmektedir. Kendisi karşısında heyecandan titreyerek konuşan, konuşmada zorluk çeken bir kişiyi, sakin ol ben de senin gibi kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum diyerek adamcağızı sakinleştirmiştir.

Pazarda özürlü mal satarak milleti kandıran bir tüccara “Bizi aldatan bizden değildir” diyerek ikazda bulunmuştur. Kendisini ziyarete gelen bir şahsın “Ya Resulallah görüyorum ki sen torunların ile oynuyorsun halbuki benim şu kadar çocuğum var. Hiçbirini öpmüyorum” Demesi üzerine Allah senin kalbinden merhameti aldıysa ben ne yapayım diyerek çocukları olan sevgisini göstermiştir.

Uhud harbinde amcası Hz. Hamza’yı şehit eden vahşi peygamberimize haber göndererek Müslüman olacağını haber verince vahşiyi yanına çağırarak amcasını nasıl şehit ettiğini anlatmasını istemiştir. Anlatma bitince seni görünce amcam aklıma gelir. Bana yüzünü gösterme demiştir. Ve Müslüman olunca geçmişte işlemiş olduğu suçları bağışlamıştır.

İnsanlara gerçek yurdun ahiret yurdu olduğunu bu dünyanın gelip geçici olduğunu haber vermiştir. Ahiret esaslı düşünmemizi istemiş, başkasının canı malı namusu dokunulmaz olduğunu öğretmiştir. Yine peygamberimiz günlük hayatta misafirliğe giderken kapıda kaç kez zile basıp izin isteyeceğimizi dahi anlatmıştır. Anlatmakla kalmayıp uygulamalarıyla bizzat kendi nefsinde tatbik etmiştir. Bizler bugün onun getirmiş olduğu yaşantı tarzını terk ettiğimiz için başımız hep belada ve musibetidir. Bugün toplumsal bir yara haline gelen gençlerimizi kız erkek demeden tehdit eden her türlü uyuşturucu ve bağımlılık yapan içecekler için topyekûn “içki bütün kötülüklerin anasıdır”. Diyerek bağımlılık yapan her türlü maddenin daha yüzyıllar öncesinden alımını satımını yasaklamıştır.

Kavmi onu yurdundan çıkartırken; yıllar sonra Mekke’ye bir Fatih olarak giren peygamberimizin ne yapacağı merakla bekleniyordu. O ise çok sevdiği Mekke’ye devesinin üzerinde girerken, gayet mütevazı bir şekilde devesinin üzerinde başını eğerek girmiştir. Ve umumi bir af ilan ederek insanları gerçek yurt olan ahiret yurduna, Allah’tan başka ilah olmadığına, davet faaliyetlerine devam etmiştir.

Adına asırlar boyu aşıklar ve sevenleri tarafından şiirler yazılmıştır. Kaside-i Bürde’den, Fuzulinin Su kasidesine kadar bu alanda bir birikim olmuştur. Halkımız arasında yaygın olan tüm Osmanlı coğrafyasında farklı dillerde yazılmış Mevlidi Şerifler vardır. Tabi ki en meşhuru Süleyman Çelebinin Vesiletün Necatıdır.

Ya rabbi gönlümüzü senin ve Sevgili Peygamberinin aşkı ile doldur. Dünyada ümmeti olma şerefini verdin. Ahirette de şefaatine nail eyle. Ahlakı ile ahlaklandır. Âmin. Kalın sağlıcakla Allaha emanet olun.

“Beri gel, serseri yol!

O’nun Ümmetinden ol!

Sel sel kümelerle dol!

O’nun Ümmetinden ol!

Sen, hiçliğe bakan yön!

Hep sıfır, arka ve ön!

Dosdoğru Kâbe’ye dön!

O’nun Ümmetinden ol!

(Çile s:317)

Necip Fazıl KISAKÜREK

 29/09/2023

Cuma Uzunköprü

Özcan GÜNER