kilosu on kuruşa domates Cumartesi herkes patates…

Hiç ısrar etmeyin, boşuna yakıp yıkmayın, boş yere kıçınızı yırtmayın bu uzun adam dedikleri zat-ı muhterem önümüzdeki aylarda yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiç şüphesiz göreceksiniz bakın ilk turda olmasa bile ikinci turda Cumhurbaşkanlığına U-ZA-YA-CAK-TIR…

Üç dönemdir tek başına iktidar olmak elbette muhaliflerin canını sıkacaktır, bu istikrarlı gidişat elbette dış güçlerin işine gelmediği için ülkeyi Ukrayna’ya çevirmek istemeleri çok da normaldir. Yakın tarihte bu terör olaylarını ve memlekette kaos, kargaşa, iç savaş çıkarmak istemelerini ve buna yine bizim insanlarımızı alet etmek istemelerini sonuçta alet ettiklerini görmemek için kör olmak gerekmez.

“Her yer Taksim her yer direniş.” dediler hükümeti düşürmeyi denediler beceremediler, Gezi Parkı olaylarının fitilini ateşlediler ortalığı yakıp yıktılar emellerine ulaşamadılar. Mahalli idareler seçimlerinde hezimete uğrayıp seçmen tabanlarına ve vatandaşa karşı rezil oldular tatmin olmadılar, akıllanmadılar. Soma üzerinden ülkeyi ateşe vermek istediler, uzlaşmayı denemek, acıları dindirmek yerine kavgadan yana tavır koydular mutlu olamadılar.

Son olarak İstanbul Okmeydanı’nda meydana gelen olaylarda DHKP-C’li puştların çıkardığı yüzleri maskeli, elleri taşlı, sopalı, sapanlardan anlaşılan olaylarda bir masum insan hayatını yitirirken bir diğer insanımızda parça tesirli bombanın atılması sonucu bu masum ve suçsuz insan da yaşamını yitiriyor. Bir polis amiri bu insan müsveddelerince linç adilmek isteniyor, ediliyor. Polis otobüsü taş yağmuruna tutuluyor, polis panzerine atılan molotof kokteyli sonucu araçta bulunan sivil polis yanmaktan son anda kurtuluyor. Polis polis polis polis… Tüm bu olayların tek suçlusu ve sorumlusu devletin polisi ve Başbakan ERDOĞAN öyle mi, öyleyse bu yüzleri maskeli, elleri taşlı sopalı, molotoflu, bombalı, pompalılı şehir eşkiyaları kim.?

Hele hele bazı öyle gazete ve gazeteciler var ki inanın bu DHKP-C’lerden daha tehlikeli, bu kadar devlet düşmanlığı, bu kadar memleket düşmanlığı olmaz dedirten cinsten. Polisi öyle bir işliyorlar ki neredeyse her maktülün katiline polis yaftasını yapıştırıyorlar. Polis dediğin nedir ki o da insan, o da etten tırnaktan, o da can taşıyor, onunda bir sabır sınırı var. Zira robot olsa bu şerefsizlere ve bu şerefsizlere sahip çıkan medya kırıntılarına dayanamaz.

Dış dünyaya adeta memlekette iç savaş çıkmışçasına yaygara kopararak hayali haber ve montajlı resim kareleri servis eden bu zihniyetlerin tek düşüncesi ;

“Memleket karışsın, istikrar bozulsun, faiz tavan yapsın, ekonomi dibe vursun, anarşi olsun, isterse Türkiye batsın ama yeter ki bu hükümet gitsin.”

***                             ***                             ***

Cumartesi günü öğle saatlerine doğru yazının başlığını tam da ;

“MUHALEFETİN ÇATI ADAYI

ALDI ….YAYI…!” (MADALYA)
Diye atmıştım ki gazete binası zangır zangır sallanınca kafamda ne ÇATI kaldı ne de BABA.! Ne yalan söyleyeyim benim gibi gazete personeli dahil caddeye fırlayan vatandaşların hepsi korkudan patatessss…

Yukarıda saydığım tüm bu yaşanan olumsuzluklara bakarak ben diyorum ki Cumartesi günü Cenab-ı Rabbim insanlara küçük bir ayar çekti. Dedi ki ;

“Heeeyyy ahmaklar ben sizi İNSAN olarak yarattım ki İNSANCA ve kardeşçe yaşayasınız diye, ama görüyorum ki sizler vahşi yaşamdaki HAYVANLAR gibi birbirinizi yiyorsunuz.”

Bu böyle olmaz deyip hafiften salladı sizi de bizi de hepimizi de. Onun için akıllı olun zira aklımızı da canımızıda veren de alacak olan da yine yaradandır, niye acele ediyorsunuz ki birbirinizin canını almaya o günü saati gelince zaten almayacak mı…