İYİ Parti Edirne Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Akalın, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Kültür Komisyonu toplantısında yaptığı konuşmada, Ayasofya Camii’nin statüsü ve Türkiye’nin egemenlik haklarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Akalın, tarihi ve kültürel mirasın siyasete alet edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, Ayasofya’nın statüsüne dair tartışmalara değindi. Akalın, Ayasofya’nın 600 yıldır cami statüsünde olduğunu ve 1935’te müze olarak da hizmet vermeye başladığını hatırlattı. Avrupa’daki kiliselerin hem müze hem de ibadet yeri olarak kullanıldığına dikkat çekerek, Ayasofya’nın da benzer bir şekilde kullanılmasının neden sorun teşkil ettiğini sorguladı. Ayrıca, Ayasofya’nın egemenliğinin Türkiye’ye ait olduğunu ve bu konuda yeni bir tartışma başlatmanın anlamsız olduğunu ifade etti. Akalın, yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“AYASOFYA CAMİDİR VE ASLA SİYASETE ALET ETTİRMEM”
“Uzmanlara sunumları için çok teşekkür ederim. İlk olarak, tarih ve kültürel miraslar siyasete alet edilmemeli. Bunu nereden söylüyorum; 2020, 2021 ve 2022 raporlarına baktığımda, konunun siyasete alet edildiğini görüyorum. Ayasofya ile ilgili bu şekilde rapor hazırlanması, tarihe, Ayasofya için çalışmış kişilere, Ayasofya’nın günümüze kadar getirilmesini sağlayan kişilere haksızlık olur. Mimar Sinan’a haksızlık olur, çünkü Ayasofya neredeyse tamamıyla çökmüştü ve birçok depreme maruz kalmıştı. Ayasofya’nın statüsü 600 yıldan beri değişmemiştir. Ayasofya camiidir. Yalnız 1935’te aynı zamanda müze olarak da ziyarete açılmıştır. Size sormak istiyorum; Avrupa’daki herhangi bir kiliseyi müze olarak ziyaret ediyorsunuz, daha sonra burada ibadet saatinde ibadet yapılıyor. Şimdi Ayasofya’nın bundan farkı nedir?” diye sordu.
“AYASOFYA’NIN EGEMENLİĞİ TÜRKİYE’YE AİTTİR.”
Milletvekili Akalın, sözlerini şöyle tamamladı: “Şunu herkes anlamalı ve bilmeli ki Ayasofya’nın egemenliği Türkiye’ye aittir. Yeni bir tartışma başlatma istemiyorum, ancak burada örneğin Kavala’daki, Selanik’teki ve benim de atalarımın geldiği Dimetoka’daki ve hatta Atina’daki kültürel miraslardan ve tarihi camilerden söz etmiyoruz. Niye biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim; çünkü bunların hiçbiri kalmadı, hiçbirini göremezsiniz, ancak 1920’lerin resimlerine baktığınızda buraların kültürel miras camilerle dolu olduğunu görürsünüz.. Bir Müslüman olarak; buraların bir kültürel yapı olarak veya aynı Ayasofya gibi yapıları değiştirilmeden Hristiyanların ibadet ettiği bir yer olarak görmek beni üzmezdi, ancak maalesef bunlar yok edilmiştir.” dedi.