AKP’nin gönlü CHP’de CHP’nin gözü SMS’de…

Herhangi birinin siyasetçi, sporcu, GAZteci, işadamı, bürokrat, esnaf, ya da işçi, emekli, öğrenci, köylü, kasabalı v.s herkimse özeline girmek ve bunları irdelemek gibi yetki ya da her neyse hele hele varsa da bunları basın aracılığı ile paylaşmak ters düştüğünden bunları her daim ertelemişimdir.

Ancak insan çoğu kere sabrının sınırlarını zorlasa da bazen işte böyle benim gibi kayıtsız kalamıyor. Biz bildiklerimizi ya da düşündüklerimizi kaleme almaya cesaret edemezken hepside okumuş koca koca adamlar utanmadan, sıkılmadan hem de milyonların karşısında söylenmemesi gerekenleri haykırırken seyredenlerin yüzü kızarıyor bunların umurunda değil.

Biri çıkıp “Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyor, gaza gelen bunların borazanı dayanamıyor ; “Apo parti genel başkanı olsun, Meclise girsin” diyebilme serseriliğini gösterebiliyor.

Son günlerde gazetelere bakıldığında Edirne dahil, birçok eyalette CHP üyelerinin aynı zamanda AKP’de de kayıtlı olduğunu okuduk. Benim bundan anladığım iktidar partisinin gözünün ve gönlünün CHP’nin üyelerinde ve oylarında, bundan daha doğal bir şey de olamaz zaten.

Ancak iktidar partisinin tepesinde bu gelişmeler böyle seyrederken bu partinin Uzunköprü kanadında ise tuhaf beyanatlarla sözde CHP’ye giydirilmeye çalışılırken CHP’li vatandaşlar ötekileştiriliyor. Bunu yapana gelince aklı sıra Belediye Başkanlığına talip olan bu kişi CHP’nin ıpsala’da düzenlediği Çeltik Mitingi üzerinden CHP’yi ve CHP’lileri eleştiri yağmuruna tutuyor. Bunu yaparken de ıl Başkanı Müjdat KAHVE’nin adeta Avukatlığına soyunuyor. Kardeşim sormazlar mı adama ; “Senin işin, mesleğin ne?” diye, galericilik yapıyorsun ama iş olsun diye Avukatın savunma Avukatlığına soyunuyorsun bu kadar olur pes gerçekten yani.

ıki günde bir kocaman kocaman resimlerle perişan perişan çaresiz beyanatlar. Mübarek adamda ne çene varmış beee. Diplomalı, sertifikalı beyanatçı!!! konuşamayacağı, laf yetiştiremeyeceği, bilmediği hemen hemen hiçbir konu mevzuu yok. Eh böyle olunca Maşallah demekten gayri söz düşmez bize de.

Kardeşim Uzunköprü’nün mevcut Belediye Başkanı sadece CHP’nin ve CHP’lilerin oylarıyla mı Başkan oldu? Diğer siyasi parti görüşlerine mensup insanların hiç mi oylarını almadı? ınsan nasıl bu kadar basit, bu kadar katı, bu kadar sığ düşünüp konuşabilir hem de biryerlere “adayım” derken… Mevlana misali herkesi kucaklayacağı yerde, herkesi seveceği yerde, barışçı olmak yerine, çekici olmak yerine, iticiliği tercih etmenin altında başka nedenler mi var acaba diye düşünmeden edemiyor insan işte. Sırf konuşmak olsun diye, beyanat olsun diye gazete sayfaları hergün hergün meşgul edilerek doldurulmaz ki kardeşim. Zira böyle bir durum gazetecilikte etik değildir hatırlatayım.

Bu dizelerin konuyla alakası yok, hem ben yazmadım sadece uydurdum. Keyifle okuyasınız diye ;

“Bu kara bahtını sen kambur gibi taşırsın,
Bir de topal eşekle kervana karışırsın,
Eller arabasını dağdan dağa aşırsın,
Senin her gün bir kambur yüklenirken dalına,
Çapıtına çuluna, Başkanlık senin ne halına.

Bunca yıl uma uma eridin bir mum gibi,
Bu umut mabudunu bekledin kayyum gibi,
Karardıkça karardı kara baht kurum gibi,
Bundan sonra devam et yine bakla falına,
Çapıtına çuluna, Başkanlık senin ne halına”

Boş konuşmak dedim de, hangi tarihte hangi gazetede bilemeyecem yanlış hatırlamıyorsam Dr. Zühtü TARHAN’ın kaleme aldığı bir DUYUM’u!!! okumuştum, hani ılçe Başkanı’nın birinin uygunsuz teklifi mi ne olmuş bayanın birine falan diye. Bunu neden not düştüğüme gelince onu da izah edeyim adabı terbiye sınırları çerçevesinde.

Efendim iddia ve ifadeler bu memleketin Meclisinde dillendirilirken iki siyasi partinin ileri gelenleri Muharrem ıNCE ve Bülent ARINÇ’ın CHP’li bir bayana geçmişte cep telefonundan çekilen uçkur altı mesajlara kilitlendi millet. Ne ayıbımız kaldı, ne hayamız, ne insanların özel hayatı ve ne de siyasi ahlakımız.

CHP eski Genel Başkanı Deniz BAYKAL’ı da koltuğundan etmedi mi bu muhabbet. Bıraktık memleket meselelerini geldiğimiz noktaya bak, Meclise taşınan muhabbete bak. Siyasi partilerin Genel Başkanları ve onların grup ya da parti sözcülerinin ne konuştuklarına bir bakın.

Başbakan geçmiş ekran başına ;

“Öleceksek adam gibi ölelim” der demez diğer siyasi partiden ; “Önce adam gibi yaşamasını öğren…!” cevabı karşılığı veriliyor. Adamlarda dil kaba tabiri ile pabuç gibi, yeter ki laf iste daha cümle bitmeden muhalifin cümlesi taarruza geçiyor. Zannetmeyin ki bunlar vatandaşın hoşuna gidiyor, insanlar her zaman olduğu gibi gülüp geçiyor o kadar. Ancak haklarını da yememek lazım bu Hacıvat-Karagöz atışmasını andıran konuşmalar bizim gibi sade vatandaşa stres topu gibi geliyor.