YAZI-YORUM okunsun diye sen bakıyorsun dokunsun diye…

Edirne’nin CHP’li Belediye Başkan adayları bizimkisi gibi millete madara olmuşlar Yüksek Seçim Kurulu’nun yasaklarını hesap etmeyince. Hani köşe başlarındaki Belediye’ye ait reklam panolarını ve bilboardlarını kiralayalarak boy boy resim ve afişleriyle süslemişlerdi ya bu aday adayları. Şimdi YSK bunun yasak olduğunu ilan edince afişler de teker teker sökülüp sahiplerine teslim edilmeye başlandı.

Hani halk arasında ; “kılavuzu karga olanın burnu ot’tan kurtulmaz…!” diye bir tabir vardır bu tabirin yanında ilaveten bir de ; “alçaklara kar yağdı üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi.” diye bir türkü vardır ya bizim AKP’li motorcu aday adayının afiş işi de aynen buna benzedi.

Kardeşim kim veriyorsa adama bu sokma akılları artık adam milletin gözünde battıkça batıyor. Hoş adamı bi rahat bıraksalar belki sağlıklı ve mantıklı kararlar alacaktır elbet ama adamın beyni rahat değil…! Ne oldu sağa-sola yapıştırılan afişler, yazık çöpe gitti. Çoluk çocuğun hakkı heba oldu, kardeşim hem çok dindar geçinirsiniz hem de yapmadığınızı-etmediğinizi bırakmazsınız. Bu müsriflik sırf paranızın çokluğundansa eğer bir çift sözüm olacak bu mü’min kardeşlerime ;

Yüce Allah şöyle buyuruyor:

“Onlar (Rahman’ın gerçek kulları), harcama yaptıkları zaman ne israf eder ve ne de cimrilik yaparlar. İkisinin arasında bir denge kurarlar.” (Furkan – 67)

“Akrabaya, yoksula ve yolda kalana hakkını ver, (ancak gereksiz yere malını) saçıp savurma. Çünkü (gereksiz yere malını) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridirler. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür.” (İsrâ – 26 – 27)

Ya bunların dinden-imandan da haberleri yokmuş, cenabı rabbim “İsraf yapmayın” buyuruyor, bunlar paraları çöpe atıyor…! Tövbe tövbe…

***                             ***                             ***

Dün Gazi Caddesi’nin göbeğinde başım yukarıda dimdik, göğsümü gere bir aşağı bir yukarı volta atarken Belediye eski zabit müdürü Ömer KAYA ile karşılaştık. Adam haberi benden alacak ya işin kolay tarafına kaçarak ,

“KASABALI gel sana çay alayım.”

Diyerek aç karnına soktu beni çay ocağına, bir çay iki çay derken kendisinin desteklediği KESEBİR’in CHP Genel Merkezi’nden % 80 aday olarak geleceği iddiasında bulundu. Gerçi ben olmaz desemde o inanmış bi kere, dut diyor armut demiyor. Şimdi ben de kendisine buradan (yazıyı okuyorsa) diyorum ki ;

“Söyle o KESEBİR’e kendisiyle bir anlaşma ya da sözleşme imzalayalım, şayet CHP Genel Merkezi’nden aday olarak o aday olarak gelirse vallahda billahda hem onu destekleyeceğim, hemde oyumu vereceğim. Ama aday olarak gelmezse o benim diyeceğim kişiye (?) alacağını umduğu oyları yönlendirecek mi.” Yaaaa…

***                             ***                             ***

Aynı cadde de bu defa eski Demokrat Diş Doktoru Süleyman EGE (agam) çarpışıyoruz bu kez. Daha ben bişey demeden kendisi gazetede çıkan yazıyla ilgili olarak ;

“Ben öyle bişey demedim, onlar benim dediklerimi kendi kafalarına göre süslemişler…!” deyiverdi. Gazeteciliğin de içine ettiler ya bırak sen. Tamam kardeşim kardeşinin Başkan olmasını çok istiyorsun da senin istemenle, benim dememle olmuyor bu organize işler…! HALK isteyecek HALK, ama sen bu son derece taraflı yazılarınla HALKI’da hiçe sayarak tepkilerin topunu üzerine çekiyorsun birader.

***                             ***                             ***

Burası Konya değil, burası Uzunköprü, burası Edirne, burası Trakya ikamet ettiğin yere dikkat et. Buralarda şişeler çok, şişecam fabrikası buraya çok yakın, Allah korusun biryerlerine şişenin cam parçaları batar da kalbin kırılır, canın acır, için kanarsa üzülürüm…!