yarasa güneşten hoşlanmıyorsa GÜNEŞ kıymetini kaybetmez…!

Kırcasalih beldesinde mevcut milletvekilleri DEĞİRMENDERİ ve GÜRKAN’ın “önseçim olacak, önünüze sandık gelecek adayınızı öyle belirleyeceksiniz” sözünü verdikleri ve bu sözün tutulmadığı mazereti ile CHP’nin belde örgütü Başkanı, iki Belediye Meclis Üyesi ve beş Yönetim Kurulu Üyesiyle birlikte toplamöda 22 kişinin topluca istifalerının ardından şimdi gözler DSP’nin adayı Yücel AYTEKİN ve MHP’nin adayı Şaban KILIÇ’a çevrildi.

CHP’de istifaların ardından mevcut Belediye Başkanı Suat KARAKAŞ’ın tekrar seçilme şansıyla birlikte bu partinin Kırcasalih’te toparlanmasının çok zor olduğu dilden dile dolaşmaya başlamış bile. Diğer taraftan bir başka enteresan durum ise Suat KARAKAŞ’ın bir başka rakibi ise AK Parti’den çıkıyor. Başkan KARAKAŞ ile teyze çocukları olan Metin KARAKAŞ Suat KARAKAŞ’ın işini daha da zorlaştıracağa benziyor.

Kırcasalih Beldesi’nde dışarıdan bakıldığında en rahat Belediye Başkan adayının bu defa MHP’den adaylığını açıklayan eski demokratlardan eski Belediye Başkanı Şaban KILIÇ’ın olduğu gözleniyor ki, KILIÇ’ın bu belde de demokratların oylarını çekebileceği ifade ediliyor.

***                             ***                             ***

Kırcasalih’te durum böyleyken beldeliği düşen ve önümüzdeki seçimlerde Belediye değil de ancak muhtarlık seçimlerine girebilecek olan Kurtbey’in CHP’li  Belediyesini ise son günlerde hatırlayan bile yok nedense. Belediyelik olmadan önce yerel gazetelerde gün geçmeden bayan eliyle yaptığı çalışmaları ve getirdiği hizmetleri sık sık gündeme getirilen Başkan Mübeccel ÇALIŞKAN’a bana göre çok büyük haksızlık yapılıyor. Zira insanlar bu tür zor ve sıkıntılı günlerde yalnız bırakılmamalıdır, iyi günlerde zaten buna ihtiyaç yoktur. Ancak Başkan ÇALIŞKAN’ın gerek Beldesinde ve gerekse Uzunköprü’de zorda kalmış birçok insanın imdadına koştuğunu ben çok yakından biliyorum, sizlerde mutlaka duymuş ya da tanık olmuşsunuzdur.

***                             ***                             ***

Bir ilçenin Kaymakamını, herhangi bir siyasi partinin milletvekilini, ülkenin Başbakanını, ilçenin Belediye Başkanını, mahallenin muhtarını seversiniz sevmezsiniz ayrı, ancak bu saydıklarım ya devlet tarafından atanmıştır ya da halk tarafından seçilmiştir. Buna itiraz etme hakkınız yada hakkımız olabilir mi, olamaz. Sevsekte sevmesekte baştacı etmesekte kabullenmeye mecburuz.

Halkın önüne demokrasi gereği sandık konulmuş kamu kararını vermiş, bu kararı kimsenin değiştirebilmesi askeri darbe olmadığı sürece mümkün değildir. Onun için eğer bu seçilmiş insanları sevmiyor ve beğenmiyorsanız bu size onlara hakaret etme hakkını vermez. Saygı çerçevesini aşmadan, bu insanların kişilik haklarına saldırmadan, varsa kusurlarını elinde belgeye-bulguya dayanarak eleştirebilirsiniz ancak hakaret edemezsiniz, ederseniz mağdur olan bu insanlar için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yargı yolu sonuna kadar açık olduğu gibi sonucuna da her kimse katlanmak zorundadır.

Muhalefet olabilirsin elbette, sevmemen de son derece doğal, zaten baştacı etmene gerek yok ancak halk seçerse için acısa da, yüreğin kanasa da, böbreklerin su kaçırsa da, bir yerlerin paramparça olsa da KAT-LAN-MAK  ZO-RUN-DA-SIN. O kadar, var mı bunun ötesi.

Onun için yazıya ;

“Yarasa güneşten hoşlanmıyorsa, GÜNEŞ kıymetini kaybetmez…!”

Cümlesi ve sözüyle bismillah dedim. Sen beni sevsen ne oluuuur, sevmesen ne olur. Önemli olan bu kasaba halkının insanları takdirle birlikte kişiliklerinin notunu vermesidir gerisi faso-fiso. Sırf sen güneşi sevmiyorsun, beğenmiyorsun diye o güneş kararmaz senin gücünde karatmaya yetmez…!