varsın kim ne derse desin sen zaten gönüllerdesin…

Türkiye bugün dünü, yani Silivri’de bir süreden beri kirada yatanları ve bundan sonra müebbet olarak Silivri’ye ev sahipliği yapacak olanları konuşuyor. Peki Uzunköprü neyi, ve kimi konuşuyor onu yazmayacağım zira son yazımda bayrama kadar siyaset yazmayacağımı belirtmiştim. Onun için sözümü çiğnemem de çiğnetmem de, sözümü de tutarım dişimi de sıkarım şunun şurasında bayrama ne kaldı ki…

Her neyse siyaset yazamayacağımıza göre Ramazan ayı ile alakalı birşeyler karalarız olur-biter. Maksat sayfayı doldurmak değil mi, fal bakarız, martaval okuruz köşeyi doldururuz.

Hani geçenlerde de ufaktan değinmiştik ya Mübarek Ramazan ayını nakite çevirenleri bu köşeye taşımıştık, işte buna benzer bir magazin haberi okudum dünkü gazetelerden. Ulusal yayın yapan bir televizyon kanalını gasp ederek dini programlar yapan Prof. Dr. Nihat HATİPOĞLU Ramazan ayı boyunca ekran başındakilere dini yayınlarla insanları Allah, Kur-an, Kitap, Peygamber ve Dinimiz hakkında ilmi bilgiler veriyordu ya ben bu adamı tam bir ay boyunca boşuna dinlemişim harbiden…!

Çünkü ben bu kişiyi izler ve dinlerken bu adamın bu işi hayır için yaptığını sanıyordum oysa tam aksine adam bu bilgileri ekran başındakilere para karşılında veriyormuş. Hemde öylesine değil, dudak uçuklatacak cinsten bir ücret. Ramazan ayı boyunca iftar, sahur ve Kadir Gecesi programları için gasp ettiği televizyon kanalından 6-7 bin lira extra para haricinde 80 bin TL maaş alıyormuş….! Bu ne yaaa, bu nasıl bir dindarlıktır ben şahsen anlamadım gitti.

Sadece bu mu, hemen hemen bütün televizyon kanalları Ramazan’da dindar oluverdiler. Bazen fetvaya varacak cinsten verilen dini bilgiler Prof.’lar arasında çakışınca insanlar doğruyu ayırt etmekte zorlandılar. Bazende koskoca Prof.’lar çocuk yaştaki insanların çapraz soruları karşısında oldukça terlediler.

Yani her Ramazan olduğu gibi bazı din adamları reyting uğruna her türlü şaklabanlığı mübah kılarlarken, bazıları ise padişah soytarılarını aratmadılar sırf dini bilgi vermek uğruna bilgileri bile kirlettiler.Cübbeli Hoca, HATİPOĞLU Hoca, Sanatçı Nihat DOĞAN Hoca (!) ve Yaşar Nuri Hoca gibi dini bütün ve derin Hocalar hem bu dünyayı (aldıkları ücretlerle) ve hem de öbür dünyayı (anlattıklarıyla) garanti ettiler…!

Yok işte ne kadar yazmayacam desemde bir insanın içinde kaşıntı olunca duramıyor benim gibi. Hoş, nereden bulaştığını bir çözebilsem kesecem bu pıyıkları siyaset yazmamak için ama çözemiyoruz ki birader. Al şimdi Ercan ÇOBANOĞLU’nun AK Parti’ye geçişini yazmadan dur bakalım durabilirsen.

Adamın geçişi-geçeceği olay oldu kasabada beyavv. CHP’liler bir başka tedirgiiiin, geçişten rahatsız olanlar bir başka telaşlı. Eh şimdi bu geçiş haberi mutlaka Bakan MÜEZZİNOĞLU’na ulaştıralacaktır, müjdeli havadis şeklinde. (ulaştırılmış bile) Sallamıyorum ama AK Parti bana kalırsa Belediye Başkan adayı arayışlarını artık sonlandıracaktır sanırsam. Şimdi bu madalyonun görünen reel yönü, diğer yönünde ise ÇOBANOĞLU’na önümüzdeki günlerde bu geçişe başından beri karşı olan dış mihrakların salya-sümük saldıracak olmalarıdır ki buna da hem ÇOBANOĞLU ve hem de parti İlçe Teşkilatı hazırlıklı olmakla beraber temkinli ve sabırlı davranacaklardır, zira bu saldırı takımının seviyesine inmek partiye güç kaybettirebilir.

29 Mart seçimlerine göre şimdi terazi dengelenmiş oldu, çünkü ÇOBANOĞLU’nun o tarihte arkasında parti gücü yok gibi birşeydi ve yanına aldığı arkadaşlarıyla hatırı sayılır bir oy potansiyelini peşinden sürüklemişti ancak yetmemiş, yettirememişti. Şimdi İŞBİLEN’le ÇOBANOĞLU eşit, hatta İŞBİLEN Başkan olduğu için maça 1-0 önde başlayacak. Ya maçın rövanşı alınacak, ya da Uzunköprü bu defa iktidardan yana olacak. (anladınız siz onu…!)