Türkçe olimpiyatları ve Fethullah GÜLEN

Gezi Parkı olayları devam ederken Türkiye’nin değişik illerinde barış ve kardeşlik mesajları veren Türk milletine hizmetin nasıl yapılacağını gösteren, dünya barışı için emek sarfeden bir topluluğun gösterileri vardı.

Ben Fethullah GÜLEN’i herkesin tanıdığı kadar tanırım, 1967 yılında Edirne’ye okumaya gittiğimde hoca efendi de zannederim ki üç şerefeli camiide imamlık yapıyormuş. Onu da yıllar sonra öğrendim. Esas hoca efendiyi 28 Şubat olaylarında televizyon ekranında çarpıcı vaazları verirken tanıdım.

Sonrada basından öğrendiğime göre Fethullah GÜLEN Nur Cemaatinin önderiymiş. Merak edip bunların kimler olduğunu sorduğumda, Saidi NURSİ efendinin talebeleriymişler. İslam dininin müslüman aleminin kutsal kitabı Kuranı Kerimi Saidi Nursi tefsirine göre yorumlayanlara NURCU denirmiş. Bunu da o yıllarda öğrendik, Fethullah GÜLEN 28 Şubat mağdurlarının en başta gelenidir.

O karanlık günlerde ERBAKAN hükümetini devirmek isteyen (bugünde Gezi Parkı olaylarının bir bölümünü tezgahlayan zihniyet) çok faal çalışıyordu. Askeri vesayet altındaki televizyon kanalları ve yazılı basın her flaş haber ve şok açıklamalar adı altında sonradan öğrendiğimize göre Uğur DÜNDAR yönetimindeki ekip hocanın sözlerini işine geldiği bölümleri yayınlayıp, Türkiye’nin din devleti haline getirilmek istendiği imajı veriyor halkı isyana teşvik etmeye, hükümeti devirmek için her türlü kirli oyunları deniyordu.

Birlik ve kardeşlik mesajları veren insanı demokrasi düşmanı gibi gösterip darbenin bir an önce yapılması için bütün tezgahlar kuruluyordu. Tabi bu gerçek 20 yıl sonra bütün çıplaklığıyla meydana çıktı. Tezgahı kuranlar şimdi ömür boyu veya 25-30 yıl hapis cezasıyla yargılanıyorlar, o yıllarda hoca efendi de yurtdışına çıkmak zorunda bırakıldı. Amerika’nın bir eyaletine yerleşti. 1997 genel seçimlerinde ECEVİT’e destek vererek DSP’in birinci olmasına çaba sarfetti, 10 civarında cemaat mensubu DSP milletvekili seçildi. Cemaatin ve hoca efendinin gücü o yıllarda yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Cemaat ilk önce üniversitelerde güçlendi, birçok fakir öğrenciye burs verilerek öğrenimleri tamamlandı.

Hızla dersaneler açılarak üniversiteyi bitiren öğretmen adayları buralarda istihdam edildi. Gece-gündüz demeden çalışan dersane öğretmenleri Türkiye’nin en başarılı öğrencilerini çıkararak bu dersanalerin Türkiye çapında gelişmesini sağladılar. Dersaneleri kapatmak için binbir çeşit şeytani oyun deneyen askeri vesayet ve onun uzantısı olan rektörler, savcılar, hakimler (bugün çoğu SÖZCÜ Gazetesinde toplandı.) emellerine bir türlü ulaşamadılar. Türk halkı her zaman zalimin karşısında mazlumun yanında oldu.

Dersanedeki başarılar bu cemaatin önünü açtı, tek düşünceleri İslama hizmet ve kardeşlik olan bu topluluk hızla büyüyüp gelişmeye başladı. Önce yurtlar açarak, burada fakir öğrenciler hiçbir menfaat ve karşılık beklenmeksizin barındırıldı. Öğrenimleri tamamlanması sağlandı. Anayada yapılan değişikliklerde özel okulların serbes kalmasıyla beraber yurt içi ve yurt dışında okullaşmaya gidildi, her yıl güçlenerek büyüyen bu topluluk görsel ve yazılı basında da yerini aldı. Bugün birçok televizyon kanalının sahibi olundu. Yazılı basında na doğru ve ilkeli haberlerle Türk halkının menfaatlerinden başka çıkar gözetmeyen bu cemaat Anadolu insanının gönlünü fethetti.

Büyük Anadolu kitlesi ve işadamlarını arkasına alan Fethullah GÜLEN dünyaya açIlmaya başladı. Dünyanın 140 değişik ülkesinde özel okullar açan Hoca efendinin yalnız Amerika Birleşik Devletlerinde 20 bin öğrencisinin öğrenim gördüğü söyleniyor.

Bu özel okullarda Türkçe okutuluyor ve öğretiliyor. Bütün dersliklerde Atatürk resmi bulunuyor, sabah öğrenci okula gelince Türkçe İstiklal Marşı eşliğinde göndere Türk bayrağı çekiliyor. Bu Amarika’da böyle, Rusya’da böyle, bilmem hangi Afrika ülkesinde de böyle. Bu okullarda o ülkelerin seçkin ve zeki talebeleri eğitim görüyor.

Şimdi size soruyorum, 140 ülkede Türkçe’nin öğretilmesi, göndere Türk bayrağının çekilmesinin ne sakıncası var? Bundan büyük hizmet, bundan büyük ülke reklamı, bundan büyük bir onur, bir şeref olabilir mi? Benim bu yazmamdaki asıl sebep televizyon ekranlarından Gezi olaylarını takip ederken kanalın birinde İzmir Atatürk stadında düzenlenen Türkçe olimpiyatlarında CHP’li İzmir Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU’nun yapmış olduğu konuşma ve değişik ülke çocuklarının söylediği Türkçe şarkılar, stadı dolduran yüzbinlerin müthiş coşkusu inanın insanın gözlerini yaşartıyor.

O muhteşem atmosfer ve otantik gösteri herhalde CHP’li Belediye Başkanı’nı da kendinden geçirmiş olacak ki kendisi bile ;

“Buradan Pelsinvanya’ya selam olsun…!” dedi.

İstanbul’daki Türk Telekom Arena’daki gösterileri de seyrettim, o da İzmir gibi insanlara duygula anlar yaşattı. Aslında bu güzel ve muhteşem gösteriler Gezi Parkı olaylarının gölgesinde kaldı. Türk medyasının % 90’ı Gezi Parkı’nı takip ederken, kardeşlik ve dünya barışı üzerine kurulmuş, bu güzel atmosferi takip etme fırsatı bulamadı. Sandıkta demokrasiyi bulamayanlar Türkiye’de sürekli kurumlara iftira atmakta çare ararlar.

“Bu hakimler Fethullah’çı.” “Polisin yarısı Fethullah’çı” “Asker Fethullah’çı” “Falan Fethullah’çı”  “Filan Fethullah’çı”  söylemleriyle serzenişte bulunurlar. Bende derim ki ;

Bre hey gafiller…! Bugüne kadar bu ülkede Fethullah’çı vergi kaçırdı mı…! Nerede eylem yaptılar.? Nerede dükkanları ve devletin otobüsünü yaktılar, taşladılar.? Ne zaman molotof kokteyli fırlattılar.? Kaldırım taşını yerinden söktüler.? Hangi cinayeti işlediler.? Bana zerre kadar suçlarını söyleyin buradan yazacağım.

30 Yıldır bu insanları görsel ve yazılı basından takip etmeye çalışıyorum. Fethullah Hoca kadar demokrasiden, düşünce özgürlüğünden, kardeşlik ve dünya barışından yana olan ikinci bir insana restlamadım. Hoca cami ve cemevi yan-yana olsun, her düşünce ve inanç eşit şekilde temsil edilsin diyor, devletin tam laik olmasından yana tavır koyuyor. Şimdi yine soruyorum size, İslamın, kutsal kitabımız Kuranı Kerimin ne olduğunu, ne anlattığını öğrenip bilmezsen sadece iftiraya sarılırsın. Sözde % 90’ı müslüman olduğu söylenen bu ülkede merak edip onların düşüncelerini öğrendin mi…! Nedir bu Milli Görüş…!, Nedir bu Süleymancılık veya Fethullaçılık. Bunların gayeleri emelleri ne.?

Şimdiye kadar bu insanlar veya bu cemaat mensupları neden herhangi bir anarşist eyleme katılmadılar, neden kimsenin canına, malına kastetmediler.? Kimseyi öldürmediler.? Devletin ve Türk halkının zerre kadar malına zarar vermediler. Altmış sene zulüm çektiler, kızılcık şerbeti içip ülkeyi kimseye şikayet etmediler. Demokrasiden vazgeçmediler, hep insan haklarından, özgürlüklerden yana oldular. Ülkelerini çok sevdiler, Türk milletine hizmet için dünyanın en ücra köşelerine gittiler. Türk halkının varlığını hissettirdiler, Peki sen ya da sizler bu ülke için ne yaptınız.? EYLEM…!