Türk Solunun Özgürlük Anlayışı

Dünyanın birçok ülkesinde yönetim anlayışı değişik modellerle oluşuyorsa Türkiye’de de sol zihniyetin özgürlük ve yönetim anlayışı değişik yorumlara sebep oluyor. (mesela İngiltere, İspanya, Norveç, Belçika gibi birçok Avrupa ülkesi krallık kimisi başkanlık. Afrika’nın da birçok ülkesi diktatörler tarafından yönetiliyor.) Nasıl bu ülkelerin demokrasiye bakış açıları değişik ise Türk solunun da Türkiye’de özgürlük ve demokrasiye bakış açısı değişiktir.

Türk solunun özgürlük anlayışı daha ziyade eski doğu blok ülkelerinin şekli olan kominizim den ve onun kurucusu Lenin’den esinlenmiş olup demokratik özgürlüğün yalnız kendileri gibi düşünenler için var olduğunu kendileri gibi düşünmeyenleri ya faşist ya da yobaz olarak görmüşlerdir. Ülkenin sermaye sahiplerini de en büyük düşman ilan etmişlerdir.

İslam inancını kalkınmanın ve gelişmenin önünde en büyük engel olarak ilan etmiş olan bu zihniyet Cumhuriyet’ten sonra din ve vicdan hürriyetini yok etmenin yollarını aramış ve 60 lı yıllarda darbe ile iktidar olanlar İslam inancını ülkemizde nasıl zayıflatıp Türkiye’yi Hristiyanlaştırmanın yollarını arayıp ezanı bile Türkçe okutmak için yasa çıkarıp Anadolu’da birçok Camii hayvan ahırlarına çevirmişlerdir. 1960 darbesinden sonra DEV YOL, DEV SOL, DHKPC, POL DER, TÖP DER gibi bütün aşırı sol gruplar devrimcilik adı altında CHP bünyesi altında toplanıp Türkiye’de ki demokratik rejimi değiştirip eski komünist Rusya’ya bağlı bir rejim hayali kurmuşlardır.  İlk defa Türkiye’de 70 li yıllarda bankalar soyulmuş Amerikalılar kaçırılmış, İzmir ve Diyarbakır’da ki Tekel fabrikaları devrimci işçiler tarafından yakılarak bu gün gezi parkı olaylarının bir benzeri tekrarlanmıştır. 1977 de Taksim’de CHP iktidarında 1 Mayıs kutlamalarında 33 vatandaş derin devlet tarafından vurulmuş Türkiye’de 1980 darbesinin alt yapısı oluşturulmuştur. Uğur MUMCU, Bahariye ÜÇOK, Ahmet Taner KIŞLALI, Abdi İPEKÇİ gibi sol görüşlü aydınlar bombalı saldırılarla öldürülüp cinayet suçları ülkücüler ve milli görüşçülere lanse edilip ülke kaosa sürüklenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bürokrasisi her darbeden sonra cuntacılar tarafından kendini solcu ve sosyalist olarak nitelendiren kişiler tarafından doldurulmuş ve her yapılan demokratik seçimde seçimleri kazanan sağ iktidarlar olsa da devlette, adalette, askeriyede, milli eğitimde hep sol bürokrasi iktidar olmuş Türkiye’nin gelişmesi önleyip 1971 muhtırası ve 80 darbesi ile Türkiye hep kaosta bırakılıp Amerika ve Avrupa ülkelerinin kölesi yapılmıştır. 2007 yılına kadar demokratik yollarla seçilen bütün iktidarlar Genel Kurmayın nefesini hep enselerinde hissetmiştir.

Dünya solu hangi ülkede iktidar olursa olsun özgürlükleri geliştirmede hep öncü olmuş ülkelerinde demokrasinin gelişmesini sağlamışlardır. Avrupa birliği ülkeleri dâhil her demokratik ülkede din ve vicdan hürriyeti genişletilmiş okullarında ve üniversitelerinde her türlü inanca saygı duyup inanç ve düşünce özgürlüğü yaslarla teminat altına alınmıştır.

Türkiye gibi dini İslam olan ülkede insanlar ibadetlerini gizli kapılar ardında yapıp camiye gidenlere yobaz sıfatı takılırken dini Hristiyan olan ülkeler üniversite kapılarını Müslüman öğrencilere açmış her türlü eğitim olanaklarından faydalandırmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin belirli kamu kurumlarında inancından dolayı insanların buraya girmeleri çalışmaları buralarda ki kişilik haklarından yaralanmaları yasaklanmış dünyanın her ülkesinde özgürlükler gelişirken bizim ülkemizde 2002 yılına kadar özgürlükler darbecilerin yapmış olduğu Anayasa ile yasaklanmıştır. Özgürlükleri genişlemiş ülkeler hız ile kalkınırken ekonomilerini güçlendirmişlerdir. Bizim solcu zihniyetimizde ki bütün ülkelerin ekonomileri batmış birlikleri dağılmıştır.

Düşünce din ve vicdan hürriyetinin olmadığı yerde insanlıkta yoktur.