köyümüze geri dönelim samanlığı ateşe verelim…

Şu sosyal medya denilen illet şeyle birlikte herkesin elinde, dilinde, cebinde, ensesinde, her yerinde gezen cep telefonları çok işe yarıyor çok. Mesela ben cep telefonundan yanıbaşımdaki arkadaşıma iletilen mesajı okuduktan sonra bu kanıya vardım. Kurban Bayramının son günüydü ve o arkadaşımın cebine gelen mesajı okuyorum ve sizlerle paylaşıyorum ;

“Arkadaşlar bugün saat 14.00’te ATİRUS alışveriş merkezinin önünde toplanarak IŞİD’in Kobani’ye saldırısını protesto etmek üzere otobüslerle Esenyurt’a hareket edeceğiz.

B.Çekmece …. İlçe Örgütü.”

Dün itibarıyla bu konuyla ilgili olarak CHP Uzunköprü İlçe Örgütü Başkanı İNANÇ kardeşimle iki kelam edelim diyorum Başkan aynen şunu diyor ;

“KASABALI abi neden başka ülkedeki savaş için benim ülkemdeki insanlar ölsün…!”

Son derece doğru değil mi, neden kardeşim suçsuz ve bir o kadar da masum ve mağdur olmuş insanlarımız hayatlarından olsun NEDEN? Yeterince bu ve buna benzer ölümleri yaşamadık mı YETMEDİ Mİ, demek ki yetmemiş ve bu gidişle yetmeyecek. Bayramın dördüncü ve son günü hem de insanlar hayatlarından memnun, huzurlu, çoluk çocuğuyla, hısım akrabasıyla bayram yapayım derken ne oldu da bu insanlar kendilerini ateş çemberinin içinde buldu…!

Çünkü birileri bu ülkede huzuru, barışı, sevgiyi ve kardeşliği istemiyor içine sindiremiyor. Tamam kardeşim dünyada savaşa hayır mı demek istiyorsun, tamam öyle demek istiyorsun da şiddete, talana, yakıp yıkmaya neden gerek duyuyorsun. Bu eylemi planlayanlarla birlikte bunların peşine takılanların ortalığı savaş alanına çevirmeleri bu ülkeye ne kazandırdı da şimdiden sonra ne kazandıracak.

Gezi Parkı olaylarında, Taksim olaylarında ve diğer protesto eylemlerinde tanık olduklarımıza bayramın son günü bir kere daha şahit olduk. İşi gücü olmayan, macera peşinde koşan, ne kadar işsiz ipsiz sapsız insan varsa yüzlerinde bez parçaları ve maskelerle sözde IŞİD’i protesto ediyorlar.

NASIL?

Belediye otobüsünü ateşe vererek, marketlerin camını kapısını indirerek, bankaların ATM’lerini kırarak dökerek, etrafa molotof kokteyli atarak, millete korku salarak şayet siz buna protesto diyorsanız bende buradan eğer belliyse sizi doğuran ANANIZA şikayet ederim…!

Atatürk’ün büstünü kırıp dökmekle, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin anlı şanlı bayrağını yakmakla IŞİD’in ne alakası var yaradan aşkına bana izah eder misiniz. Ve bunu savunacak demokrasi hamileri varsa lütfen karşıma geçer misiniz. Sanatçı Ferdi TAYFUR’un bir şarkısı vardır hani ;

“Hadi gel köyümüze geri dönelim, köyümüzde halay çekelim.” Diye.

Bu şarkı kadar benim asıl şarkının klibinde hoşuma giden ve dikkatimi çeken şey halay çekenler arasında aynı köyden olsa gerek bir de transseksüel insan vardı. Bu eylemlere karışan insan müsveddeleri bence bu transseksüel vatandaş kadar olamıyorlar, zira o bile ;

“köyümüze gidelim halay çekelim” diyor.

Ama eyleme katılarak şiddete başvuranlar ne diyor ;

“Memleketin göbeğine gidelim minareyi de, samanlığı da, çay ocağını da ateşe verelim.” Diyorlar yazık…

Sonra çıkıp her seçimden sonra kendi kendilerine ;
“Yahu biz neden iktidar olamıyoruz.?” Sorusunu soruyorlar, travesti kadar olamıyorlar bir daha yazık…