kazık yemek, karar vermek ya da benim yanıma tüymek…

Ben onu bilirim bunu söylerim ;

“Susarak kazandığın değeri, boş konuşarak harcama.”

Geçen gün bazı milletvekili aday adayları ile ilgili olarak demiştim ki ;

“Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz.”

İşte benim lafıma içerleyen Cumhuriyet Halk Partisi’nin Uzunköprü’deki yılların eskitemediği ancak seçilenlerin bir çırpıda eskittiği (!) Sobacı Kadir (ÖREN) dün bana sitem ederek aynen şu soruyu yöneltiyor ;

“Sevgili KASABALI kardeşim son 30 Mart seçimlerinde Belediye Meclis Üyeliğine aday gösterilen hangi CHP Meclis Üyesinin benim kadar bu tarlada izi olmuştur.?”

Bence bu sorunun muhatabı ben miyim yoksa CHP İlçe Yönetimi mi yoksa Belediye Başkanı mı.? Neticede kimlerin aday gösterileceğine onlar karar vermediler mi. Bana ne öyle değil mi…!

***                             ***                             ***

Dün beni işlettiler mi yoksa gerçek mi dediler bilmiyorum ama ne yalan söyleyeyim ben bu zarfı yuttum. Hani şu Şubat ayında yapılacak olan Ziraat Odası Başkanlığı seçimleri öncesinde bir ateşlen bir közlenen kulisler dün Perşembe pazarı olması ve köylünün kasabaya hücum etmesiyle bir kere daha alevlendi. Devrik Başkan KARAMOLLA’nın hangi adaya destek vereceği tartışmaları sürerken mübarek adam KARAMOLLA’nın ağzından kerpetenle bile laf alınmayınca biz de delegelerin ağızlarına bakıyoruz.

Ortaya atılan son iddiaya göre (ben zerre kadar ihtimal vermiyorum) KARAMOLLA her geçen daha da güçlenen Kayahan ÇOLAK ve Yıldız KILIÇ ikilisinin karşısına Mustafa ALAŞ’ı hazırlıyormuş. Olacak iş mi bu şimdi. ALAŞ’ın rahmetli babasının koyu bir Cumhuriyet Halk Partili olduğunu bu kasabada bilmeyen yoktur. Ancak ben ALAŞ’ı siyaseten ilk olarak Genç Parti’den Belediye Meclis üyeliğine aday olmasıyla daha sonra yani şimdi ise AK Parti saflarına katılarak sürdürdüğünü biliyorum. Ve diyorum ki böyle bir şey bu dikiş ÇOLAK ve KILIÇ ikilisine karşı tutmaz.

Zira Kayahan ÇOLAK ve Yıldız KILIÇ’ın birleşmeleri öyle anlaşılıyor ki KARAMOLLA’nın hesaplarını hem alt-üst etti hem de bozdu. Uzaktan takip ettiğim kadarıyla gerek ÇOLAK ve gerekse KILIÇ Paşayiğit cambazları gibi girilmedik köy dinlenmedik delege bırakmıyorlar, hayırlısı bakalım. Ah be KARAMOLLA aynen Rasim agamın mahallesinden delege çıkamadığı gibi sende kendi köyünden delege çıkamadın ya ben ona yanarım işte tüh yazık…!

Onun için ben şimdi henüz erken ve hala vakit varken diyorum ki ;
“Ey Türk çiftçisi (delegesi) birinci vazifen seçeceğin insanı iyi tanımak, ikinci vazifen şimdiden birilerine yaranmak ve yamanmak, üçüncü vazifen delege pazarından kazık yemeden karar vermek veya benim yanıma tüymek…!”

Delege olarak şayet seçimden sonra ;

“Adam bizi kazıkladı…!” şikayetinde bulunmamak için önce kazık yememeyi öğreneceksin arkadaş…

***                             ***                             ***

ESPRİ KIRINTISI…

Temel günün birinde İstanbul’dan köyüne kahkahalar içinde geri dönüyormuş. Bunu duyan köylüler, Temel`e neden güldüğünü sormuşlar.

Temel de:

“- Otobüs şoförünü kazıkladım.” Demiş.

Köylüler:

“Nasıl ya!?”

Temel demiş ki:

“ – İstanbul`da gidiş-geliş bileti aldım, şu anda geldim fakat geri gitmeyeceğim….!”