çıktık açık alınla on yılda her savaştan gerçi bıktık bu zihniyetle uğraşmaktan…

Dünkü yazımın eksik kalan kısımları için aldığım bir yığın uyarılardan bazıları neden şu dün bahsettiğim ortak AKIL…! platformuna maydonoz olanların isimlerini yazmamışım, ikincisi ise Çakmak Barajında Pazar günü düzenlenen törende köye gelen Bakan’ların ve diğer misafirlerin güvenliğini sağlamak jandarma bölgesi olduğu için neden asker değil de polis üstlenmişti. Bunları teyet geçtiğim için bende bazı eleştrilere maruz kaldım.

***                             ***                             ***

Çakmak Barajındaki törene gerekli katılımı sağlayamayan AK Parti İlçe Yönetimi bu organizasyonda kırık not alırken Bakan MÜEZZİNOĞLU bunun nedenlerini teşkilatlara soracaktır elbet. Baraja gitmek için adeta kırmızı saplı mumla davetiye bekleyenleri Ramazan’ın ilk günü başlayan iftar sofralarında yemekleri lüplerken görüyoruz ama.

Şimdi ben olsam İlçe Başkanının yerine başta köy ve mahalle muhtarlarına sorarım ;

“Heeyy muhtar Çakmak Barajındaki törene neden gelmediniz, ya da köyünüzden hiç olmazsa bir minibüs insan getiremezmiydiniz.?” Yarın herhangi bir işi için sıkışacak olan muhtar bu töreni göze almalıydı bence. Şahsen ben bir muhtar olsam kokiden de olsa sırf köyümün işi olsun ve iktidarın İlçe Başkanı’na haybeden yalakalık olsun diye bir otobos ya da damperli kamyon…! insanı ite-kaka götürürdüm anasını satayım. Kim ne derse desin, yeter ki köyün işi olsun. Ama böyle dirayetli teşkilat Başkanını ya da muhtarı ara da bulasın…!

***                              ***                             ***

Uluslararası birçok sol platformdan kovulmalarına rağmen Gezi Parkı’ndan sonra şimdi de Onuncu Yıl Marşı üzerinden politika yaptıklarını zannedenler çırpındıkça halk nazarında batıyorlar. Bunlardan birisi de Edirne halkının onca talipli insan içerisinden süzgeçten geçirerek seçtiği Recep GÜRKAN. Edirne Kırkpınar Yağlı Güreşleri üzerinden, Türk bayrağı ve Onuncu Yıl Marşı üzerinden sözde siyaset yapıyor. Vay efendim ayağa kalkmamışlar, bayrağa saygısızlıkmış, vay efendim Onuncu Yıl Marşımız söylenirken Bakanlar ve devlet görevlileri oturmuşlar. Birader benim bildiğim Türk milletinin tek milli marşı var, o da İstiklal Marşımızdır ve sadece bu marşımızda arşa doğru başı dik dururuz o kadar.

Ancak bunlar seksen küsur senedir hep aynı şeyleri söyleyip kafalarını aynı yere vurmalarına rağmen seksenbirinci sene yine aynı şeyi söyleyip farklı sonuç bekleyeceklerini umuyorlar. Ne dedi peki bu adamlar bunca yıl ;

“Laiklik elden gidiyor.” gitti mi, korkmayın gitmedi, gitmez.

“Cumhuriyet elden gidiyor.” giti mi, tırsmayın gitmedi, gitmez.

“Atatürkçülük ölüyor.” öldü mü, telaşlanmayın, ölmedi, ölmez.

Bunları bağırıp çağırmaktan başka bu adamlar hangi projeye bir imza attı, bir asıra yakın zamandır bunlardan millet hep aynı şeyleri dinliyor. Ancak son ON yılda bu millet hala ONUNCU Yıl Marşı’ını dinliyor ama bu adamları dinlemiyor. Bu millet bu iktidarı üç defa peş peşe tek başına iktidara getiriyorsa, sorun demek ki ne millette ve ne de iktidarda, asıl sorun demek ki milletin uyuşamadığı muhalefetteymiş.

Hiçbir seçim kazanamadıkları için artık demokrasiye ve sandığa da inanmıyorlar. Son zamanlarda yarattıkları kaosun öyle büyüsüne kapıldılar ki yaptıklarının sonuçlarından haberdar değiller. İşleri güçleri insanları işinden gücünden ederek sokağa dökmek, sorun çıkarmak, slogan atmak, kargaşa ve kaos yaratmak, yalan mı…

Sorayım şimdi size Çakmak Barajı ve yeni köprü bu kasabada ilk hangi yıllarda konuşulmaya başlanmıştı. DSP iktidardaydı ve üç milletvekilinin üçü de Uzunköprü’lüydü. Mustafa İLİMEN, Şadan ŞİMŞEK ve A. Ahmet ERTÜRK bu kasabaya bir çivi çakabildiler mi. İki dönem milletvekilliği yaptıktan sonra yuvadan uçarak CİNDORUK’un şemsiye partisine sezon sonunda transfer olduktan sonra DSP’nin posta güvercini gibi Ankara’ya uçtuktan sonra kendisinden bir daha uzun süre haber alınamayan bir başka solcu Erdal KESEBİR şimdilerde ise Belediye Başkanlığı için tırmalıyor.

Bir kenara çekilin de Uzunköprü’nün önünü tıkamayın be kardeşim, Uzunköprü’nün barajı da var, yolu da var, köprüsü de var, yüksekokulu, üniversitesi, öğrenci yurtları da var, toplu konutları da var, sizler olmasanız da olur. İşte mesele de budur…