bu nasıl insanlık, nasıl bir müslümanlık ve aslında KÜSTAHLIK…!

Bana sorarsanız eğer gündöndü fiyatlarıyla ilgili olarak neden yazmıyorsun? Diye valla benin tek branşım olmayan mevzu tarımdır derim. Bu konuda geçenlerde Doç. Dr. GAYTANCIOĞLU ayçiçek fiyatlarının binbeşyüz TL olması gerektiği konusunda beyanda bulunması üzerine ortalık karışmıştı ve bizim Doç. Beyanatına olumlu tepki almayı beklerken adamı tarım politikasını bilmediğinden ötürü adeta topa tuttular, onun için ben bulaşmayayım…

***                             ***                             ***

Akşam olunca geçince insan ajansları izleyip dünyada olup bitenleri öğrenmek için inanın insanlığından ve müslümanlığından utanmayan insan kalmamıştır herhalde. Uzunköprü’yü sarmışken bir seçim hırsı, nedense dünya genelinde kıyıma uğratılarak adeta birbirlerine kırdırılan müslümanların bu içler acısı hali dünyanın jandarmalığına soyunanları pek ilgilendirmiyor nedense. (neden olacak, çıkarlarına göre müdahale…)

Güçlü devlet ve güçlü lider istemeyen küresel güçler, dünyayı evrensel değerler ışığında değil, kendi menfaatlerine göre yapılandırmak istedikleri görünen bir gerçektir. Müslüman ülkelerde şu anda yapılmak istenen “ya diktatörlük ya iç savaş” iklimidir. Suriye’deki, Irak’taki iç savaş, Pakistan’daki iç karışıklıklar bu ikilemin örnekleri olarak diğer İslam ülkelerine sunuluyor. Ne acıdır ki, Mısır’da aynı tehlike ile karşı karşıyadır.

İslam coğrafyasında kan akmaya devam ediyor.İnsanlar evlerini, barklarını terk ediyor ve sığınmacı durumuna düşüyor. Yeni Dünya Düzeni insan odaklı olmayan bir yapılanma ile bir sistem kurmaya çalışıyor. Oysa yeryüzünde hayatı insan yaşar, tarihi insanlar yazar, medeniyeti insanlar kurar. Tarihsel ve toplumsal durumları da ancak insan değiştirebilir.

Bu gibi ağır meseleleri kurcalamak her ne kadar bizim gibi kasaba edebiyatıyla gazetecilik yapanlar beceremese de iş din üzerinden, iman üzerinden, yaradan üzerinden katliam yapanları görüpte sessiz kalamıyor insan bugünkü olduğu gibi.

Şahadet getirerek, ağzına Allah’ın, peygamberin adını alarak cinayet işlemek, insanın canına kastedmenin islamla, müslümanlık ve hatta insanlıkla ne alakası var Allah aşkına. Kısaca bir bakarmısınız müslüman ülkesinde salyangoz zannettiği din kardeşlerini acımasızca katleden katillere…

Elkaide, Hamas, Hizbullah, Hizb-u Tahrir ve Taliban örgütlerine. Kim sorarsa bu örgütler Allah için, din için, islamiyet için mücadele veriyorlar hadi be sende. Peki bu insanların kanlı ellerine bu silahları tövbe haşa yaradan mı sıkıştırıyor…! Bu insanların katli vaciptir diye bir fetva, ayet ya da hadisi şerif mi vardır da biz bilmiyoruz…!

Gezi Parkı’nda birkaç ağacın kesilmemesi için günlerce sokakları, caddeleri ve işyerlerini savaş alanına çevirerek insanları canlarından bezdirenler nedense böyle bir toplumsal olaylar karşısında çaresiz ve tepkisiz kalarak ;

“Bana ne ya, bu bizim işimiz değil.” diyerek insanlığını hatırlama zahmeti duymuyor yazık ki ne yazık… Bugün yine dün olduğu gibi Fenerbahçe-Arsenal maçı, milli takımın başına kim gelir tartışması, siyasi partilerin son anket sonuçları ve Hülya AVŞAR’ın bikinisi konuşulacak…!

Peki tüm dünyayı ahtapot misali saran ateş çemberinin yarın birgün Türkiye’yi de sarmayacağı ne malum, bunun garantisi var mı. Yok. Balyoz, Ergenekon ve Gezi Parkı olayları aslında darbecilerin ve dış mihrakların basit bir oyunuydu şükür ki oyun tam zamanında bozuldu. Düşünebiliyormusunuz Türkiye’de bir askeri darbe olduğunu, bugünkü Mısır’ın durumundan çok daha beter olurduk yemin billah.

Bakın Mısır ve Suriye’ye sivil ve savunmasız insanların yanısıra çocuklar, bebekler ölüyor, öldürülüyor. Bu katliamların  dinle, islamla, müslümanlıkla ne alakası var yaradan aşkına. Dünya üzerinde sürekli müslümanlar üzerinden çeşitli oyunlar tezgahlanırken her defasında masum sivillerin can çekişmesine daha fazla ne kadar katlanıp, dayanacağız onu da yüce yaradan bilir ancak ve ancak.