YÜZLEŞME

Dostlar bugün sizlerle muhabbet etmek istiyorum.Birbirimizden uzak kaldık. Bu arada Kurban Bayramı’nı idrak ettik. YakınlarımızdanHacca gidenler oldu. Tatil süresi uzatılınca, yurt içi ve dışı seyahatler oldu. Hacca seksen bin insanımız gitti.Allah kabul buyursun. Bazılarımız yurt dışına tatile gitti. Bazılarımız yurt içi tatile gittiler. Hatta basından öğrendiğimize göre Antalya ve ilçelerine girişlerde kilometrelerce kuyruklar oluşmuş. Herkesin […]
Yazarlar - 28 Haziran 2024 14:11

Dostlar bugün sizlerle muhabbet etmek istiyorum.Birbirimizden uzak kaldık. Bu arada Kurban Bayramı’nı idrak ettik. YakınlarımızdanHacca gidenler oldu. Tatil süresi uzatılınca, yurt içi ve dışı seyahatler oldu. Hacca seksen bin insanımız gitti.Allah kabul buyursun. Bazılarımız yurt dışına tatile gitti. Bazılarımız yurt içi tatile gittiler. Hatta basından öğrendiğimize göre Antalya ve ilçelerine girişlerde kilometrelerce kuyruklar oluşmuş. Herkesin tatil anlayışı farklı. Beni sorarsanız bu bayram benim için çok farklı geçti.

Nasıl farklı geçti derseniz. Biraz geriye gitmekte fayda var. Hani biz insanlar boş vakit ve sağlığın kıymetini bilmiyoruz ya bu gerçek ile yüzleşme imkânım oldu.Bayram öncesi basit bir rahatsızlık gibi gördüğümüz bir olaydan dolayı devlet hastanesine gittim. Gencecik pırıl pırıl hanım kızımız dikkatli bir şekilde muayede ettikten sonra tahlil ve ultrason yapılmasını istedi. Ultrason çekiminde görevli hekim bey inceleme sonrası “Hocam umarım yanılıyorum.Ama sizin pankreas bölgesinde bir şeyler gözüküyor. Siz bir de doktorunuz ile görüşün MR çektirirseniz daha güzel olur.” uyarısında bulundu. Bu noktada Dr. Umut beye çok teşekkür ederim.Laf değil işini iyi yapanlardanmış. Herkes kendi alanında işini iyi yapsa laf değil bir şeyler üretse bu ülke dünyada birinci olur. Bileğimizi büken olmaz.

MR çekimi için sıra almaya gittiğimde sonraki güne sıra verdiler. Bu noktada Devlet hastanesine çok teşekkür ederim. İşler baya bir hızlı gidiyor. Hatta uzaktan ve köyden gelenlere öncelik veriliyormuş. Benim şahsıma özel bir durum yok yani.  MR çekiminden sonra bizim pankreasta bir oluşumun varlığı kesinleşti. Bir anda işin rengi değişti. Acaba kitle iyi huylumu? Kötü huylumu? Hemen Google aracılığı ile araştırmaya başlıyorum. Acaba işin sonucu nereye varır?Okuduğum makalelerin çoğunluğu iyi şeyler anlatmıyordu. Bir anda inanın her şey anlamını yitiriyor. Tabi soluğu Tıp fakültemizde aldım. Genel Cerraha kaydolduktan sonra gastroenteroloji bölümüne sevk yapıldı. Bir dizi çekimler burada da yapıldı. En ilginci ise PET dedikleri yaklaşık altı saat süren kanser taraması oldu. Önce randevu alıyorsunuz. Günü gelince çekim için Nükleer Tıp bölümüne gidiyorsunuz. Buraya gidince ne kadar da kanser hastası veya adayı insanın olduğunu görünce biraz rahatladım sadece ben değilim,birçok insan tedavi oluyor veya dermanını arıyor. Çekim öncesi birbuçuk litre ilaçlı su içiriyorlar, bekliyorsunuz. Bir çekim gerçekleşiyor. Daha sonra damar yolundan radyolojik madde veriyorlar iki saat bekliyorsunuz.Çekimler bitince; sonuçları bekliyorsunuz.Ah şu beklemek yokmu? İnsanın beynini kemiriyor. Şairin dediği gibi “Şeb-i yeldayı müneccim muvakkit ne bilir, Müptela-ı gama sor kim geceler kaç saat?(En uzun geceyi ne gök bilimciler ne de takvim yapanlar bilir en uzun gecenin kaç saat olduğunu acı gam keder yaşayanlara sor ki cevap bulasın, bize en uzun geceyi tarif edip kaç saat olduğunu söyleyebilecek birileri var mı?

PET (Kanser Tarama testi) sonuçlarıçıktı. Görüntüde pankreasta iki adet kitlenin varlığı kesinleşti. Sonuçları doktor beye arz edince; Doktor Bey “Ben sizin durumunuzu heyete sunacağım yol haritası çizeceğiz” dedi.  Yine Ya Sabır! deyip bir hafta bekliyoruz. Ama karışık duygular içindeyim.

Ne yani ben şimdi pankreastaki kitle kötü huylu çıkarsa tıp makalelerinde yazdığına göre iki ay ile altı ay en iyisi iki yıl ile altı yıl arası bir ömür mü yaşayacağım? Şöyle kendimi bir yokladım. Hadi bakalım Özcan Efendi şimdi imtihan başlıyor. İlk anda gözümde bütün her şey değerini yitirdi.İlk aklıma gelen:” Al-i İmran Suresi, 145. ayet: Allah’ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz.” Muhakkak ki Ondan geldik.Ona döneceğiz.Bu ilahi fermanı biliyoruz.Ancak hep ölümü başkası üzerinden tanımlıyor,başımıza hiç gelmeyecekmiş gibi davranıyoruz.

Cenaze törenlerinde görmüşsünüzdür. Yeşil bir örtü tabutun üzerine örtülür. Üzerinde de Kuran-ı Kerimden bir cümle yazılı” Her nefis ölümü tadacaktır. Dönüşünüz banadır.” Kuran ayetleri tabiri caiz ise çaresizlik içinde iken bana umut oldu.Allah dilemedikçe kimse ölmez. Ecelimiz bu hastalıktan ise yapılacak her türlü tedaviye rağmen ölüm bizi bulur diyerek Umudumu yitirmedim. Ayrıca rabbimiz bize şah damarından daha yakın değil mi idi. Allahvar. Gam yok.

Okudunuz mu bilmiyorum. Viktor Hugo’nun bir idam mahkumunun son günü diye kısacık bir kitabı var. Bir cinayet nedeniyle ölüm cezasına çarptırılan bir adam, 6 hafta boyunca ölümü bekleyen bir mahkûm. İlk başta kurtulacağına dair bir umudu olan ve daha sonraları bu umutları yok olan mahkûm, annesini, karısını ve kızını düşünmeye başlar. Nihayet beklenen an gelir. (“Bir İdam Mahkumunun Son Günü Özeti ve Konusu- Kitap Diyarı”) Cinayetten yargılanan mahkûm, duruşmasının ardından ölüm cezasına çarptırılır. Mahkeme, bu tutukluya beş hafta sonra idam cezası verdi. Her şeyden önce, hala affedileceği ümidine sahiptir ve bu süre zarfında af çıkarılması veya ölüm cezasının hapse çevrilmesi ihtimaliyle dikkatini dağıtır.

Mahkûm, idam cezasından sonra tam beş hafta boyunca sürekli olarak ölümü düşünür. Ölümden önce idam edilme ve ölme düşüncesi onu öldürmeye başlamıştır. Tüm ruhu daralmış, tüm ruhu ölüm düşüncesine saplanmıştır.  Ölme korkusu egosunun her noktasına nüfuz ederek. Yaşadığı her saniye ölümüyle ilgili ayrıntıları kurguluyor. Ölümünü bekleyen mahkûm, ruhunda birçok değişikliğe uğrar, hayata ve insanlığa karşı tüm hisleri de değişir

Ağzından şu cümleler dökülür. Aslında hepimiz İdam mahkumuyuz.Öleceğiz. Benim sizden farkım öleceğim günü biliyorum. Siz ise bilmiyorsunuz. Ama sizde öleceksiniz. Aklıma Viktor Hugo’nun bu kitabı geldi. Birgün hepimiz öleceğiz. Ama bazılarımız ne zaman ve nerede öleceğini bilmiyor. Ölmek kötü bir şey değil ki. Bazıları ölümü dünya sürgününün sona ermesi olarak görüyor.

-Devam edecek-

BENZER HABERLER