Hikaye bu ya, yüz adam toplamışlar.
İçlerinde bilim adamları, esnaf, memur, cahil, bilgili, çırak, çoban.
Kısacası her türden adam varmış.
Hikaye bu dedik ya, bunların hepsinin akıllarını almışlar, bir odaya raflara güzelce dizmişler, sonra salmışlar bu yüz adamı o odaya..
“Herkes beğendiği akılı alabilir, serbestsiniz, seçin seçin alın.” Demişler.
Herkes girmiş, başlamış beğenmeye.
Bittiğinde bir de bakmışlar ki, herkes seçe seçe yine gitmiş kendi aklını almış!!..
Hani cahil gidip bilim adamının aklını almamış, çırak çoban gidip patronun aklını almamış.
Meğer herkes aslında kendi aklından memnunmuş da haberleri yokmuş!!…
Sevgili dostlar, bu mesel günlük hayatımızda da birebir doğru ve geçerlidir.
İnsanlar sizi dinliyormuş gibi yaparlar, hatta takdir ederler, hatta alkışlarlar, baş tacı ederler, amma velakin yok mudur o kendi aklını beğenmek??
..Yine bildiklerini yaparlar….
Uzun süredir ara verdim bu köşedeki yazılarıma, yaklaşık 3, 3.5 ay..
İşimde yoğun bir dönem geçirdim, önce izlemeyi, sonra yorumlamayı tercih ettiğim bazı gelişmeler oldu. En önemlisi de, aslında yukarıda anlattığım hikayeye bire bir inanan biri olmama rağmen siz okuyucularıma akıl verme hatasına düştüğüm birkaç yazım oldu.
Kızdım kendi kendime.
Bundan sonraki yazılarımda “Kimseye akıl vermeme” kuralına çok daha sıkı sıkıya bağlı kalmaya her daim riayet edeceğim.
………………………….
Hem yerel, hem de genel siyasette çok hareketli bir dönem geçiriyoruz.
Yerel siyasete dair görüşlerimi paylaşmak adetim değildir, çok sıkışmadıkça ve Uzunköprü’ye kayıp yaratacak çok hayati hatalar görmedikçe girmemeye çalışırım yerelde olan bitenlere.
Bu defa da öyle yapacağım.
Bir takım karşıdan bakıldığında, ya da herhangi bir nedenle bizim menfaatlerimizle örtüşmeyen gelişmeler olduğunda müsaitizdir toplum olarak feryad-ı figan etmeye. Oysa inanıyorum ki, makam mevki sahibi olan tüm hemşerilerimiz zaten çok geri kalmış olan şehrimizin menfaatleri için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlardır.
Zaten oraya seçildikten sonra aksi bir davranışı benimseme ihtimallerini aklıma bile getirmem.
Bütün mesele, oylarımız ve katılımlarımız ile o makama ve mevkiye getireceğimiz kişileri; [GETİRMEDEN ÖNCE] iyi tartmak, o mevkiin adamı olup olamayacağını, bunu kaldırıp kaldıramayacağını, birikiminin yeterli olup olmadığını gayet güzel, akılcı ve duygularımız yerine mantığımızı kullanarak ölçüp, doğru adayı seçmektir..
Haaaa, bu konuda Uzunköprü’nün geçmiş dönemlerde gösterdiği hassasiyet ve bilinç yeterli midir? Uzunköprü bu konuda sınıfı geçmiş midir???
Maalesef..
Ben bu fikirde değilim.
………………………………….
Gelelim ülke konjonktürüne.
Normal tarihi Haziran 2023 olan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimleri 1-1.5 ay önceye alındı ve 14 Mayıs 2023 Pazar günü olacak gibi görünüyor.
En kutsal görevlerimizden biri olarak oylarımızı kullanacak, vekillerimizi meclise göndereceğiz millet olarak.
Ancak; hepimizin malumu olduğu gibi, 2018 yılında yaşadığımız gelişmelerden sonra artık yürütme TBMM çatısı altında oluşmuyor. Meclis, sadece kanun çıkartıyor; yasama görevini yerine getiriyor.
Yürütme, 2018’den beri değişen sistemle birlikte artık Cumhurbaşkanı ve onun meclis dışından oluşturduğu kabine(=Hükümet, Bakanlar) tarafından sağlanıyor.
Eskiden oyumuzu kullanır ve işi seçtiğimiz milletvekillerine havale ederdik millet olarak. Bizi kimin yöneteceğine onlar karar verirlerdi.
Oysa şimdi sorumluluğumuz arttı!!…
Bizi kimin yöneteceğine de bizzat biz karar veriyoruz artık attığımız oylarla.
Cumhurbaşkanını, yani; yeni yönetim sistemimizle Kabinenin başkanınını da biz belirleyeceğiz.
Çok dikkatli olmalıyız.
Artık benim babam demokrattı, benim sülalem falan partiliydi vs. deme lüksümüz yok.
Eski çamlar bardak oldu.
Atacağınız yanlış bir oyun vebali tamamen size ait.
Artık kriter Atamızın dediği gibi “Hattı müdafa değil, sathı müdafa” ‘dır.
O satıh bütün vatan, o vatanın geleceği, bekası, istikrarıdır.
Artık falan parti filan partiden çok daha fazla direk olarak kendi kaderimizi kendimizin belirlediği bir sistem ile karşı karşıyayız.
Siz bunun ne kadar farkındasınız bilmem, ama ben çok iyi farkındayım ve o kutsal oyumu daha sonra pişman olacağım bir yere atmamak için elimden geleni yapıyorum.
Ha, bu yazdığım da akıl vermek değil ha!!..
İsterseniz siz yine bildiğinizi yapın…