CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU “ÇATI ADAYI” için kapı kapı dolaşıp bu kavurucu hava sıcaklığında memleket için adeta kendisini telef ederken öte yandan MHP Genel Başkanı BAHÇELİ’de aynı şekilde Başbakan ERDOĞAN’ı Cumhurbaşkanı adayı yapmamak için kendini koparıyor.
KILIÇDAROĞLU son olarak kimlerle görüşmüş ilk önce bir ona bakalım ;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda görüş alışverişinde bulunmak üzere, sanatçı, akademisyen, gazeteci, yazar ve bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle İstanbul’da bir araya geldi.
Toplantıya, İlber Ortaylı, Edip Akbayram, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Yavuz Top, Emre Kınay, Attila Özdemiroğlu, Orhan Alkaya ve Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı, şarkıcı, artist ve akademisyenlerle bir araya geldi. Eeee hani bu kişiler arasında HALKın içinden neden insanlar yok.? Peki Cumhur ne demek.? “HALK” demek değil mi, partisinin içinde “HALK” geçiyor ancak gelin görün ki KILIÇDAROĞLU’nun gönlünden HALK’a danışmak geçmiyor nedense. O zaman bu demektir ki sen seçimlerde HALK’ı piyon olarak kullanıyorsun öyle değil mi…!
CHP, MHP, DSP, ÖDP v.s hepisi birlik olmuş ÇATI ADAYI’nı belirlemek için herbiri çimento, tuğla, kiremit, kireç, kum, biriket arayışına girmişler memleketin çatısını inşa etmeye çalışıyorlar. Ancak ya bu adamlar malzemeden çalmaya kalkışırlarsa, ya bu ÇATI küçücük bir fırtınada başımıza çöker ve bu birlikte çalışan çatı ustaları yarın-birgün anlaşamayıp pişman olurlarsa memleketin hali nice olur hiç düşündünüz mü…
*** *** ***
Uzunköprü’de yayımlanan vasıflı gazetelere bakıyorum İcra Dairesi tarafından SATILIK ARSA ve SATILIK TRAKTÖR ilanlarının arttığına tanıklıkla muhatap oluyorum çiftçi tanıdıklarımla. Bizim köyden koyu Halk Partili Şevket aga suratını ekşiterek şöyle diyor ;
“Bu hükümet çiftçiyi bitirdi…!”
“Neden.?” Diye sorduğumda ;
“Baksana be gazteci kardeşim çiftçinin tarlası, çiftçinin motoru, tırmığı, pulluğu satılıyor.”
Satılır elbet agacığım satılır, bu memlekette otuz dönüm tarlası olan çiftçide de klimalı çifteker traktör var, üçyüz dönüm tarlası olanda da aynı konfor var. Çiftçi bugünkü destekleme ödemeleriyle tarlaya bile gitmeden köy kahvesinde komşusuyla maça kızı oynarken bankadan parasını alıyorsa, çiftçi bugün yumurtayı bile, sofradaki ekmeğini bile, domatesi-biberini bile marketten alıp ekmiyorsa adamın çiftçiliği nerede kaldı. Yirmi sene geriye gidip birde değerlendirmeyi öyle yapın bakalım. Öküz arabalarıyla buğday tarlasına in elinde oraklarla bunaltıcı sıcaklar altında kavrul, yetmedi buğdayı harmana taşı, günlerce taneyi sapından ayırmak için kan-ter içinde mücadele et ve hasattan sonra rabbine şükret. Şimdi vay efendim bunun suçlusu, sorumlusu hükümet. Peki o tarihlerde bu zahmeti çeken çiftçilere bir sorun bakalım çiftçilik bu kadar kolay ve zahmetsizce yapılıyorsa bunda hükümetin miç mi payı yok…
*** *** ***
Şimdi de IŞİD diye nerden musallat olduğunu bilemediğim bir musibet, bir virüs taptaze bir terör örgütü bulaştı dünyanın ve Türkiye’nin atardamarına. Hasan CEMAL diye öteden beri PKK sempatizanı olarak bilip tanıdığım bir gazeteci neredeyse hükümet üzerinden muhalefet yaparken bu IŞİD’e methiyeler düzüyorsa pes yani.
Ancak dünyanın her ülkesine özellikle petrol bölgelerine yuvalanan ABD ve Birleşmiş Milletler (NATO) bu terör örgütünün saldırıları karşısında adeta dut yemiş saksağana dönüşüveriyor. Neymiş efendim bu terör örgütünün çatışması mezhep çatışması olduğu için bunların yani ABD, AB ve NATO’nun ilgi alanına girmiyormuş, sizi gidinin müslüman düşmanı kafir zihniyetliler siziiii…. Memleket genelinde zaten aşırı yağışlardan dolayı yeterince kuraklık yaşanacak olurken birde bu IŞİD denen illetin çıkardığı bataklık huzurumuzu daha da bozguna uğratmaya yetti yani.