Türkiye ve Mısır…

Ortadoğunun müslüman iki ülkesi kaderleri birbirleriyle % yüz benzemese de Mısır Türkiye’nin 60 yıl önce yaşadıklarını şimdi yaşamaya başlıyor, bir farklılıkla. Türk demokrasisinin ilk seçimde iktidara getirdiği Adnan MENDERES’e halk sahip çıkamadı. Mısır’lılar meydanlardan canları pahasına da olsa ayrılmayarak hem demokrasiye ve hemde liderleri Mursi’ye sahip çıkmaya çalışıyorlar. Mısır Arap baharının öncüsü oldu, iki yıl […]
Yazarlar - 17 Temmuz 2013 11:19

Ortadoğunun müslüman iki ülkesi kaderleri birbirleriyle % yüz benzemese de Mısır Türkiye’nin 60 yıl önce yaşadıklarını şimdi yaşamaya başlıyor, bir farklılıkla. Türk demokrasisinin ilk seçimde iktidara getirdiği Adnan MENDERES’e halk sahip çıkamadı. Mısır’lılar meydanlardan canları pahasına da olsa ayrılmayarak hem demokrasiye ve hemde liderleri Mursi’ye sahip çıkmaya çalışıyorlar.

Mısır Arap baharının öncüsü oldu, iki yıl önce müslüman kardeşlerin ateşlediği demokrasi meşalesi birçok Ortadoğu ve Afrika ülkesine örnek oldu. Dikta rejimleri değişmeye başladı, yıllarca kralların ve askerlerin yönettiği rejimler yerlerini demokrasiye bırakmaya başladı. Başa gelen yeni yönetimler Türkiye’yi kendilerine örnek almaya başladı.

Bu uyanış başlarda demokrasi ve insan haklarından bahseden ve özgürlük hareketlerini destekler gibi gözüken Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri değişen rejimleri kendilerini ekonomik ve siyasi olarak kayıplara uğratmaya başlayınca gerçek yüzlerini göstermeye başladılar.

Yüzyıllardır Afrika’yı, Arap dünyasını kene gibi emen bu emperyalistler darbeye darbe bile diyemeyip bazı grupların özgürlük müğcadelesine askerin destek vermesi denildi. Şimdi yavaş yavaş demokrasiden ve Mısır halkının oylarıyla seçtiği Mursi’ye sahip çıkmaya çalışıyorlar. Mısır halkının demokrasi mücadelesinin bir yıl gibi çok kısa sürmesinin çok değişik nedenleri var. Tarihi boyunca krallar ve Mısır ordusunun atadığı Cumhurbaşkanları ile yönetilen halk şimdi ekonomik güç elinde olmayınca muktedir de olunamayacağını anlamaya başladı. Mısır ekonomisinin % 50’sini ordu yönetiyor, bütün büyük işletmelerin sahibi Mısır ordusu.

Bankaların yöneticileri emekli generaller, kimse elindeki pastayı paylaşmak istemiyor. Halk ekonomik sıkıntılar içinde boğuşurken ordu ve mensupları Mısır gelirinin yarısından fazlasını paylaşıyor. Nüfusu 85 milyon civarında halkının büyük bir bölümü müslüman olsa da değişik dinlere mensup birçok inanç var. Hrıstiyanların yanında museviler ve 15 milyon civarında kıpti var, iki yıl öncesine kadar demokrasi için baraber mücadele eden bu değişik inançtaki insanlar şimdi birbirleriyle çatışır hale geldi.

Mursi yönetiminde istedikleri haklara sahip olamayan bu grupların bir bölümü darbe yönetimine destek vermeye başladı. Mursi’nin seçilmesinde en büyük desteği veren müslüman kardeşlerin ülkede çok düzenli bir siyasi hareket olsa da demokratik alt yapı oluşmayınca ve ekonomik gücü elinde bulunduranların desteğini alamayınca iktidar olsa da muktedir olamıyorsun.

Mursi’ye ekonomik ve siyasi destek vermeyen Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri darbe yöneticilerine kasaları açtılar. Krallıkla yönetilen ve aynı akıbete uğramaktan korkan Suudi Arabistan gibi petrol zengini ülkeler darbecilere hemen milyar dolar ekonomik yardım vaatlerini sıralamaya başladılar.

Türkiye’deki siyasi iktidar dik durarak Mursi’ye desteğini açıkladı, demokrasinin ve sandığın neyi gerektirdiğini dünyaya hatırlattı. Türkiye’de aynı oyunu oynamaya kalkan bazı gruplar Gezi Parkı olaylarıyla son denemelerini yaptılar ama Türkiye’nin o günleri çok geride bıraktığını 60 yıllık ite-kaka giden Türk demokrasisinin artık geriye dönüşü olmadığını sandıkla gelenin sandıkla gideceğinin farkına varmaya başladılar.

BENZER HABERLER