Başkan Erdoğan’ın “Yeter söz milletindir” sloganını neden tercih ettiğini AK Partililer bile tam olarak anlayabilmiş değil.
CHP’lilerin anlayamaması gayet doğal.
Zaten anlasalardı, kendi kalelerine gol atarcasına söz konusu sloganı genel merkezlerine asmazlardı.
Anlaşılan o ki “alışkanlığı” hepten huy edinmişler.
Hani.
İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu bir iki hafta önce İmamoğlu’nun “emek hırsızı” olduğunu ilan ettiği konuşmasında;
“Siyasetçiler genelde başkalarının emeğinin üzerine konmayı severler. Bu bir alışkanlık oldu.” demişti ya, onu diyorum.
***
Meğer başkalarının emeğinin üzerine konma alışkanlığında CHP, İmamoğlu’ndan hiç aşağı değilmiş.
Hem de CHP’nin tek parti rejimine karşı 14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti’yi iktidara taşıyan mezkûr mottoya gündüz gözüyle konacak kadar.
İşin acıklı yanı…
Menderes, “Yeter söz milletindir” diyerek iktidara geldikten on sene sonra idam sehpasına çekilmiş, bu CHP de yıllar yılı bu cinayeti bayram olarak kutlamıştı.
CHP gerçekten de kendinin farkında değil, tamamen refleksle/alışkanlıkla hareket ediyor.
Yoksa serbest seçimlerin yapılmamasına isyanın ifadesi olan “Yeter söz milletindir” sözüne gündüz gözüyle konmaya kalkışmazlardı.
Kaldı ki, AK Parti dönemi kadar hiçbir dönemde seçim yapılmadı.
Peki, AK Partililer için “Yeter söz milletindir” sözü günümüzde neyi ifade ediyor?
AK Parti iktidarda işte, milletin sözüne engel olan mı var? Serbest seçimler mi yapılmıyor?
Daha direkt soralım:
Sözü millete vermeyen kimdir ki, ona “Yeter” deniliyor?
*** *** ***
Bir evvelki muhabbetimde hafta sonu gerçekleştirilen kasabanın Esnaf Sanatkarlar Kredi Kooperatifinin kongresinden bahsetmiş ve bahse konu Kooperatif Başkan ve yöneticilerinin hükümet tarafından gönderilen onca paraya rağmen hükümeti ağızlarına bile almayarak bir teşekkürü bile çok gördüklerinden mütevellit bir örnekle eleştirmeye gayret etmiştim. Buraya kadar her şey normal, burada asıl gocunması gereken söz konusu Kooperatif Başkan ve yöneticiler dururken vermeye çalıştığım örnekten yok yere gocunan CHP İlçe Başkanı Sayın ÇETİNER klavyenin arkasına sığınarak ve saklanarak aklı sıra şahsen ben KASABALI’ya ders vermeye çalışmış. Malum sohbet-muhabbet ve yazımda “ATATÜRK’ün adını bile zikretmemiş olsam da Sayın ÇETİNER mevzuuyu böyle anlamış algılamış. Demek ki anlayışı bu kadarmış (!) ya da yazım da saldırıya geçmek için özel bir kasıt aramış.
*** *** ***
Sayın ÇETİNER’e sadece şu basit hatırlatmalarda bulunmak KASABALI arak bence şart ve farz oldu anlaşılan.
ATATÜRK’ekafir-kefere diyenlere (BEKAROĞLU) kucak açarsınız, yetmezmiş gibi partiye kaydını yaparsınız, üstüne üstlük yakasına parti rozeti takarsınız, bahşiş olarak adamı “VEKİL” yaparsınız aklınız sıra KASABALI’nın Atatürkçülüğünü sorgulamaya kalkarsınız.
Senin partinin İstanbul İl Başkanı Atatürk’ün adını anmaktan, zikretmekten, söylemekten imtina edecek bu insanı disipline bile veremeyeceksin. Ortak olduğun partinin önde gelen birisi senin-benim-hepimizin önderi ve onun kurduğu parti üyeleri için yani sizler için ;
“Ne Atatürk’ün askerleri, bunlar Atatürk’ün köpek sürüleri…!” (Sırrı Süreyya ÖNDER) Diyecek gene bir şey diyemeyeceksin sonra yine kalkıp birisi ATATÜRK için DİKTATÖR diyecek, ötekisi DERSİM katliamcısı, soykırımcı diyecek, hakaret edecek bunlara ses etmeyeceksin tepki göstermeyeceksin iş KASABALI’ya laf yetiştirmeye gelince aslan kesilip kükreyeceksin.
Kusura kalma ama CHP İlçe Başkanı Sayın ÇETİNER şimdilik sadece bunları hatırladığıma ve karaladığıma şükredeceksin.
Kaldı ki daha dün gene senin partinin önde gelenlerinden birisi (Engin ALTAY), “BİRİ DE BİRŞEY DEMİŞ” diyerek ismini anmadığı Atatürk’ü, HİTLER’le, Mussolini ile, TRAMP’la aynı cümle içerisinde harmanlayacak, sen bunları duymayacaksın ama hop oturup hop kalkıp yazdıklarından ötürü peşine taktığın taraftar grubuna dahil ettiğin ADD, DEVA ve Demokrat Partileriyle zıp-zıp KASABALI’ya zıplayacaksın.