Ne de çabuk geçiyor zaman denilen ve önüne barikat çekemediğimiz günler değil mi? Oysa 29 Mart’ı 30 Mart’a bağlayan gece birileri için ne kadar mutluluk vericiydi öyle değil mi? Kimse istemez bu mutluluğunun elinden alınmasını ama aradan geçen bu zaman süreci ikili ilişkileri öyle bir yerlere taşıyor ki şaşmamak, şaşırmamak insanın elinde değil, (yine o soru) öyle değil mi?
ınsanoğlunun Harun ile Karun’dan başlayarak günümüze kadar olan kavgası nice barış dileklerine rağmen genetikleşmiş bir şekilde gelenekselmişçesine devam ediyor maalesef. Kabuslarla dolu dolu geçen yıllardan sonra bazı insanların bulunduğu mevkileri yeniden elde etme hayalleri nasıl zorlaşıyorsa bunları seyretmek demek bana mutluluk veriyor demek anlamına gelmez. Durduk yerde başka mana çıkarıpta maraza musallat olmayın şimdi, bakın insan gibi geçinip gidiyoruz işte.
Bu köşeye taşıdığımız bazı konu ve kişiler her nedense başka kardeşlerimize haber ya da yorum konusu oluyor ya bu da bizim bilmediğimiz ayrı bir meziyetimiz olsa gerek ki, onlara da malzeme konusunda öncülük edip yardımcı oluyoruz.
ıktidar partisinin de ana muhalefet partisinin de Uzunköprü’deki uzantılarına bakınca parti içerisindeki kısır çekişmeleri görmemek için kör olmak gerekir. Kaç defa dile getirdim, (gerçi dile getirdikçe mutlu oluyorum başka) ülke genelinde ana muhalefet, Uzunköprü’de iktidar olan partinin ılçe Başkanı’na bakıyorum, partisinin Belediye Başkanıyla Kurultay Delegeliği seçiminden bu yana küs. Gerçi ne olduysa partinin önseçiminden sonra oldu. Bir kısım Recep’çilerin eski vekil ÇAKIR’ı ham yapıp yemek için verdikleri mücadeleden mütevellit gözlerim yaşarmıştı doğrusu. (yalan) Bitti mi? Biter miiiiii…. Recep vekil partililerden aldığı bu cesaretle ve Uzunköprü yönetiminin desteğiyle ÇAKIR’ı partiden kovdurtmak amacıyla onu ıl Disiplin Kurulu’na sevk ettirdi. Yetmedi Recep vekil yarın birgün ayaklarına dolanır diye bu defa CHP Edirne Belediye Meclis Üyesi N. Kemal DÖLENEKEN’i bu defa tedbirli olarak disipline havale etmekle bir bakıma diskalifiye etmek istedi.
Parti içi bu dediklerimle fokur fokur kaynarken gazetelere bakıyorum CHP’nin Çorlu’da partililere yönelik “Parti ıçi Eğitim” dersi verdiğini okuyorum. Kardeşim siyasetin okulumu, dersi mi olur yaaa Allah aşkına. Sizde bu kavga hoşgörüsü olduğu müddetçe Uzunköprü halkı önümüzdeki Belediye seçimlerinde gereken dersi verecektir. Keşan’ı bilemem ama bu ders CHP’ye Edirne ve Uzunköprü’de verilecektir bunu da bir kenara yazın e mi.
CHP’nin balını tutarak parmağını yalayan SEDEFÇı Başkan durduk yerde bu defa iki dönem vekillik yapan ÇAKIR’a musallat oluyor. Dolayısıyla ÇAKIR’da gereksiz yere SEDEFÇı’nin seviyesine inerek gazetelere yaptığı açıklamayla malzeme veriyor. Bu partide ÇAKIR’ın gücü var mı? Var. Sadece Uzunköprü’de değil, Keşan’da da Edirne ve diğer ilçelerde de bu güç yadsınamayacak seviyede olduğunu hepimiz biliyoruz.
O halde yaklaşan seçimler öncesinde bu kavga başka siyasi partilere prim kazandırır mı o da ayrı bir tartışma konusu. Keza iktidar partisinde de durum bunlardan pek farklı değil. MÜEZZıNOğLU’nun parti Genel Merkezinde yeniden söz sahibi olmasıyla MÜEZZıNOğLU’nun yakın geçmişte karşısında olanları tatlı bir telaş sardığını görmek beni ne kadar mutlu ediyor anlatamam. MÜEZZıNOğLU’nun “VıZYON” söylemini ti’ye alanların adaylık gayretlerinin kursaklarında kalacak olması onları olduğu kadar beni bile endişeye düşürüyor desem inanmayacaksınız diiimi. ılçe Başkanı’nın üzerine gidilmek istenmesinin ardında ve altında yatan gerçekleri sanki ılçe Başkanı bilmiyor ya da tahmin etmiyor mu sanıyorsunuz. Maksat onu şaşırtmak, afallatmak ve yanlışa sürüklemek, ardından Genel Merkeze gammazlamak ve siyasi geleceğine barikat kurmak. Ancak ılçe Başkanı kurulan tuzakların her defasında farkına vararak kendisine ve partisine yakışanı uygulamaya sokarak Uzunköprü halkının gözünde ve gönlünde büyüyor. Belediye Başkan adayı olur veya olmaz onu zaman gösterecek, ancak öyle tahmin ediyorum ki Edirne başta olmak üzere ilçelerinde de adayların yolu kesinlikle MÜEZZıNOğLU’nun sınavından geçecek. Akıl hocalığına soyunanlar şimdiden Belediye seçimlerini bir kenara bırakıp milletvekili seçimlerine yönelik hesaplar yapmaya başlasalar hem zaman kaybetmemiş ve hem de MÜEZZıNOğLU’nu daha fazla karşılarına almamış olurlar kanımca kanaatimce.
Daha birkaç yıl öncesine kadar halkın karşısında birbirlerine karşı şirin gözükenler tam da seçimler öncesinde neden kavgalarını yine halkın önünde yaparlar? Ve bugün koltuklarda oturan partililerine neden açıkça, alenen “bu senin son seçilişin” dercesine ;
“gidişlerden gidiş beğen, derler ya o misal bir rüzgar olup fırtınalara karışıp çıkıp git hayatımızdan fark etmeyelim bile o beş para etmez heybetli bedeninin yokoluşunu…!” derler. Bunu ben değil, sizi bir yerlere taşıyanlar haykırıyor hem de gözünüzün içine baka baka.