Tüm Sağlık-Sen Genel Başkanı Okay Erözgün, hekimler ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet vakalarının giderek arttığını belirterek, son olarak İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görevli iki asistan hekimin bir hasta yakını tarafından saldırıya uğramasını şiddetle kınadı.
Şiddetin asıl kaynağının sağlık çalışanı değil, sağlık sisteminin işleyişindeki aksaklıklar ve olumsuzluklar olduğunu dile getiren Tüm Sağlık-Sen Genel Başkanı Okay Erözgün, bütün olumsuzlardan sağlık çalışanlarını sorumlu tutan şiddet yanlısı vatandaşın cezasının caydırıcı olması gerektiğini söyledi.
Sağlık çalışanına el kaldırarak insan hayatını riske atan, vatandaşın sağlık hakkını engelleyen, işleyişi aksatan bir şiddet olayının cezasının salıvermek değil, tutuklu yargılama olduğunu kaydeden Erözgün, hükümetin bu konuda en kısa süre içerisinde ciddi adımlar atması gerektiğini vurguladı.
Erözgün, artan şiddet olaylarının gün geçtikçe dayanılmaz hale geldiğini belirterek, “Şifa bekleyen vatandaşın nasıl sağlık hizmeti görme hakkı varsa, şifa veren sağlık çalışanının da saygı görme ve güvenli çalışma hakkı vardır.” dedi.
Sağlık çalışanlarının şiddete karşı hukuki olarak güvence altına alınması gerektiğini ifade eden Erözgün, şunları söyledi: “Sağlık çalışanına kalkan bir ele, yapılan bir hakarete dahi tahammülümüz kalmamıştır.
Tüm Sağlık-Sen olarak sesimizi duyurana kadar susmayacağız ve tüm sağlık çalışanlarının haklarının savunucusu olarak yanlarında olacağız.
TAŞREONLAŞMA
SAĞLIĞI ZEDELİYOR
Tüm Sağlık-Sen Genel Başkanı Okay Erözgün, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümü’nü okuduğu halde işsiz kalan Tıbbi Sekreterlerin sorunlarına değinmek için bir basın açıklaması yaptı.
Tüm Sağlık-Sen Genel Başkanı Okay Erözgün, taşeronlaşma adı altında yapılan adaletsiz uygulamalar neticesinde hastanelerde çalışan taşeron Tıbbi Sekreter sayısının hızla arttığını belirterek, bu şekilde yapılan geçici ve niteliksiz personel istihdamının faydalı olmayacağını ve atama bekleyen Tıbbi Sekreterlerin önünü kapattığını aktardı.
4 yıl lisede ve 2 yıl üniversitede bu işin eğitimini almış Tıbbi Sekreterlerin çalıştırılması gerekirken Milli Eğitim Bakanlığı’ndan aldıkları 3 aylık sertifika ile çalışan taşeron Tıbbi Sekreterlerin çalıştırılmasının sosyal adalet kavramıyla bağdaşmadığını dile getiren Erözgün, “Sağlıkta işi o işin ehline verin.
Sağlık alanında günden güne artan şiddet olaylarına çözüm bulmak eğitimli personelle mümkün.
Taşeronlaşma sağlığı zedeliyor.
Tek çözüm eğitimli kadrolaşmadadır.” ifadelerini kullandı.
Doktor başına bir tıbbi sekreter çalıştırılması gerekirken 15.000’den fazla Tıbbi Sekreterin iş beklemesi ve birçok hekimin sekretersiz çalışmasının mantık dışı olduğunu belirten Erözgün, en kısa süre içerisinde Tıbbi Sekreterlik bölümüne hak ettiği atama sayısının verilmesi gerektiğini vurguladı.