neden yazdık ki niçin okuyorsunuz bu yazılanlardan ne anlıyorsunuz…

Bazen gerçekten insan yazılanları bir kere okuduğunda anlamayabilir, ya da tam aksini düşünerek  cahilcesine tepkisini koyabilir. Ancak zaman zaman bu tepkilerin dozu o kadar abartılıyor ki inanın insanın yazası gelmiyor. Peki ne yazıyoruz biz? Genelde Uzunköprü’de özellikle bildiklerimizi, sonra ilçede konuşulanları ve bizzat bize gelerek verilen bilgileri ve en ahir olarak ta duyduklarımızı kaleme alıp […]
Yazarlar - 10 Mayıs 2013 10:37

Bazen gerçekten insan yazılanları bir kere okuduğunda anlamayabilir, ya da tam aksini düşünerek  cahilcesine tepkisini koyabilir. Ancak zaman zaman bu tepkilerin dozu o kadar abartılıyor ki inanın insanın yazası gelmiyor.

Peki ne yazıyoruz biz? Genelde Uzunköprü’de özellikle bildiklerimizi, sonra ilçede konuşulanları ve bizzat bize gelerek verilen bilgileri ve en ahir olarak ta duyduklarımızı kaleme alıp siz okurlarımızı eğlendiriyoruz. Pardon orası “BİLGİLENDİRİYORUZ” olacaktı.

Bu yaptıklarımızla bir bakıma esnafın, işadamının, tacirin, tüccarın, zahirecinin, işletmecinin, kahvecinin, siyasetçinin dikkatini gerek ticarette ve gerekse siyasette gizli pazarlıklara çekerek bu insanların çok af buyrun ama uyanmalarını sağladığımıza inanıyoruz. (inançlı bir adamım…!)

Gerek Oda’lar, Borsa’lar, Dernek ya da sivil toplum kuruluşları zerrelerin değil, zümrelerin ortak kullanım alanlarıdır. Böyle olunca buradaki  Başkan ve Yönetici kesimi insanlar kişilerin değil, kitlelerin menfaatlerini gözeterek görevlerini yapmalıdır, ancak gelin görün ki bu saydıklarımızdan bazıları yıllardır aynı kişi ve ticarethanelerle işbirliği içerisinde oldukları ortaya çıktığında mahçubiyetleri gizlenemez bir hal alır…!

Borsa seçimlerini bir şekilde geride bırakırken Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri konusunda “AKİL İNSAN..!” olmak istemem bu saatten sonra. Zira Oda yönetimine talip olanlar arasında yeterince akil insan olduğunu bilmesem de en azından samimi olarak tahmin ediyorum. Onun için bu insanlara akillik yapmak gibi bir lüxümüz olamaz.

Borsa seçimlerinin ardından bazılarının ortalığı destek bulamadıkları bahanesiyle telefon trafiğine tuttuklarını, hatta bunun sonucunun ağır bedellerle ödetileceği falan konuşuluyor. (vah vah eyvah eyvah…!)

“Neler olacak neler” diye bir fıkra anlatmıştım sizlere bu köşede bilmem hatırladınız mı…! Hani köyün delisinin anası hastaymış, deli anasının öleceğine sevinirken aksine babası ölmüşte anası yeni bir koca almış ya işte o mesele. Neyse siz en iyisi mi Pazartesi’ye kadar sabredin belki başkalarından duyarsınızda bende yazmaktan ve günah keçisi olmaktan kurtulurum.

İrTİFA…! Kaybetmek sizce ne manaya gelir? Hepiniz ; “yükseklik kaybetmek” dediniz ama siz kaybettiniz. Çünkü kelimedeki tek harf sizce acaba neden küçük yazılmış, ya da o küçük harfin yerinde başka bir harf olacaktı da ben yanlış yazmışım? Çok sıktım sizi bu sudoku gibi son paragrafla değil mi? Dedik ya Pazartesi’ye kadar duydunuz, duydunuz yok duyamadınız o zaman ben buradan duyururum.

Eeee bunun daha en başından bu seçimlere siyaset bulaştırılmasın dedik ama dinleyen kim. Madem bulaştırdınız kime bulaştırdıysanız sözünüzü geçiremediyseniz sonucuna da katlanırsınız. Hiç olmazsa Ticaret Odası seçimlerinden elinizi çekin de zararınız o kadarla kalsın…!

Şimdi yazının en başına geri dönelim de Borsa seçimleri öncesi yaptığımız gibi bir hatırlatmada daha bulunalım. Dedik ya buraları Uzunköprü’nün ortak kullanım paydaları, ama ortak dediysek sen de kalkar bütün alışverişlerini aynı bakkaldan, manavdan aynı tezgahtan, aynı çiçekçiden, aynı taksiciden, pastaneciden, aynı kırtasiyeciden, aynı gazeteciden, aynı şirketten, yaparsan ortaklık bozuluuuur…!

***                             ***                             ***

Üniversite ziyaretlerinden birinde sol görüşlü bir öğrenci DEMİREL’i sıkıştırmaya çalışır. Öğrenci ; “İşi sahiplenmek gibi bir âdetiniz var mı?” der.

DEMİREL ise ; “Sen nerede oturuyorsun?” diye yarı ciddi yarı şaka sorar.

Öğrenci, Kadıköy’de oturduğunu yüksek sesle söyler.

DEMİREL: “Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya… Onu ben yaptım…!”

Yaniiii, uzun lafın kısasııııı bugüne kadar kimler neler yaptıysa, elçi olup bir şekilde yaptırdıysaaaaa yaptırdı temcit pilavı gibi milletin önüne önüne koymaya, gözüne gözüne sokmaya gerek yokmuuuuuş. En azından ben bunları gereksiz buluyorum.

Bakın eski vekil BUDAK’ta Çakmak Barajının, ikinci köprünün, Ergene İletim Kanallarının imzalarını attı ama bakın görün ki adamın sesi soluğu kesildi. Neden?

Neden olacak, görev süresi biti de ondan. Lütfen beyler bir zamanlar Cem UZAN’ın dediği

gibi ; “Açın Türkiye’nin önünü…. DURDURAMAZSINIZ….”

“Açın Uzunköprü’nün önünü daha fazla YILDIRAMAZSINIZ.”

 

 

 

 

 

 

 

BENZER HABERLER