ne niyeti belli ne de akıbeti ama peşinden sürükler milleti…

 ınsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü’l-evvel ayının 12. gecesi doğduğundan bu mübarek geceye “Mevlid Kandili” denilmektedir. ınancımız ve okuduğumuz kitaplardan edindiğimiz bilgilere göre O’nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık […]
Yazarlar - 24 Ocak 2013 15:29

 ınsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü’l-evvel ayının 12. gecesi doğduğundan bu mübarek geceye “Mevlid Kandili” denilmektedir.

ınancımız ve okuduğumuz kitaplardan edindiğimiz bilgilere göre O’nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.

Sevgili Peygamberimizin tebliğ ettiği ıslâm dini ile dünya aydınlandı, tek Allah inancı ile kalpler nurlandı. Eşitlik, adalet ve kardeşlik geldi. O’na inanan toplumlar gerçek huzura kavuştu. O’nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.

Ne ince bir detaydır ki uzun yıllardır tövbe haşa Allah’ı inkar eden dünyaca ünlü fizikçi ateist adam Stephen Hawking 70 yaşında dün Mevlid Kandili gününde Allah’ın varlığını kabul etti. Sizce bu bir tesadüf olabilir mi? Bu çok mu önemli de kaleme almışsın KASABALI? diye sorarsanız evet önemli derim çünkü bunun çevrimini günümüze göre yaptığımızda bazı riyakarlıkları cami avlusunda bile göresiniz diye yazdım.

Özellikle günümüz siyasilerinin siyasi çıkar amaçlı Cuma namazı ya da tanınmış kişilerin cenaze namazlarında saf tuttuklarına tanık olurken insanın midesi bulanıyor, millet dininden soğuyor be.

Maneviyattan yoksun bir insanlık sarmışken ruhlarımızı günde kırk hatim indirsen, beş değil ellibeş vakit namaza dursan ne yazar. Ben öylelerini tanıdım bildim bu havasını birlikte soluduğumuz kasabadaki adam Cuma namazına veyahut meftanın birinin cenaze namazına giderken okey masasından kalkarken yerini arkadaşına devrediyor.

Yaaa kardeşim sen şimdi namazdayken yaradana dua mı edecen, meftaya son görevini yerine getirip hakkını mı helal edecen yoksa okey masasındaki sarı beşli’yi mi düşünecen. Namaza dururken niyeti belli olmayanın akıbeti belli olur mu? Olmaz elbet.

Bir de evinin duvarında dedesinden kalma mushaf olduğundan böbürlenen, nenesinin on kere hatim indirdiğinden dem vuran zavallıları tanıdım ben bu kasabada. Bunların yanında bir de Kur-an Kursu ve ımam-Hatip düşmanlarını da saymadan verdiler bana sanki çok lazımmış gibi.

Bilirim şimdi kimbilir bugünkü yazıyla ne kadar sıkılanlar ve yazıyı okumayı yarıda bırakanlar olmuştur ama tamam sofu olmasakta dinsiz imansız da değiliz tövbe haşa.

“Cevahir var iken pul neye yarar, aczini bilmeyn kul neye yarar, herkes bir yol tutturmus gidiyor Mevlaya varmayan yol neye yarar.” Bugünkü yazımızla kimseye fetva vermek, dinini öğretmek gibi bir şımarıklığımız olamaz ancak hiç olmazsa mübarek gün ve gecelerde bu şekilde haddimizi bilelim istedik o kadar.

Ne demiş atalarımız ;

“Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve onun kadar da alçalamaz.” Ben alçaklardan vazgeçtim, yüksekleri seçtim. ıyisi mi sizde öyle yapın…

BENZER HABERLER