Günümüzde Deniz GEZMİŞ’in doğum günü/ölüm yıl dönümleri için düzenlenen etkinliklerin katılımcıları arasında çok sayıda CHP’li ve ulusalcı da var. Oysa Deniz GEZMİŞ’in idamına, dönemin CHP milletvekillerinin büyük kısmı evet demiş ya da çekimser kalarak gizliden gizliye bu idamları onaylamıştı. Ancak ben buradan bu gerçekleri haykırıp gün ışığına çıkarınca her nedense bazı insanlar tarafından anında hedef tahtasına oturtuluyorum. Hal böyle olunca gerçekleri yazmaktan ve söylemekten geri kalacak değiliz ancak hani ya siz Atatürkçü değilmiydiniz.?
Eeee madem Atatürkçüsünüz peki ne demiş bu konuda Atatürk hatırlatayım ;
“Gerçekleri söylemekten korkmayınız.” (M. Kemal ATATÜRK)
Ancak biz buradan gerçekleri söyleyince bazıları korkuyor işte…
Deniz GEZMİŞ ve iki arkadaşı idam edildiğinde Başbakan kimdi, CHP’li Nihat ERİM’di. Hükümet üyelerinin önemli kısmı sol eğilimli idi. İdam kararı veren askeri mahkemeydi. 18 idam kararı Askeri Yargıtay’a gitti, 15 idam cezası bozuldu. Üç idam cezasının infazıyla ilgili kanun maddesi ise TBMM ve Cumhuriyet Senatosu’nda sadece AP’lilerin değil, CHP’lilerin de oylarıyla kabul edildiğini biliyormuydunuz. (kızmayın şimdi)
Tatlı su hümanistlerinin bilmediği gerçek evet, Deniz GEZMİŞ hakkında verilen idam kararı Meclise geldiğinde o dönem mecliste bulunan 144 CHP’li milletvekilinden sadece 47’si idama karşı çıkmış, geri kalanları idamın onaylanması yönünde oy kullanmışlardır.
Hakeza, senatoda 34 üyesi bulunan CHP’nin, senato üyelerinden 18’i Deniz GEZMİŞ’in idamına “hayır” demiş, geri kalan 16’sı ise “EVET” oyu vermiştir.
Evet, şimdi Deniz GEZMİŞ üzerinden siyaset yapabilirsiniz…
*** *** ***
Yazının şurasında asılan suratları biraz tebessüm ettirme vakti gelmiştir diye düşünüyorum ;
Temeli bir gün idam sehpasına götürmüşler. Cellatlar adama sorar:
“-Temel bir isteğin var mı?”
Temel :
“-Yok.”
Bir daha sorar ve yine aynı cevabı verir. Cellatlar boynuna ipi geçirip sandalyeye tekmeyi vurunca Temel işaret eder ve çırpınır. Cellatlar bir isteği var derler ve Temel’i kaldırırlar. Temel biraz soluklanınca:
“-Ne yapaysinuz ula az kalsun boğuliyidum.!”
*** *** ***
Hafta sonu oynanan Fenerbahçe-Akhisarspor maçını izlerken Akhisarspor’lu oyuncuların Fenerbahçe’li sporcuların sahaya çıkarken alkışlamaları bana yine ülke siyasetini hatırlattı. Hani diyorum sporda yaşanan bu dostluk ve kardeşlik örneği neden siyasette de yapılmasın ve yaşanmasın. Kardeşim dün de dediğim gibi adamlar üç dönemdir iktidar yani şampiyon, neden bunu hazmetmek yerine Gezi olayları ve Taksim Şiddet Meydanında ısrarcı olunarak milletin gözünden daha düşmeyi tercih ederler anlamak mümkün değil.
Bir kere alkışlamayı deneseler öyle sanıyorum ki memleketimin güzel insanları da Fenerbahçenin şampiyonluğunu alkışlayan Akhisarspor gibi muhalefet partilerini alkışlayak, sevecek ve kucaklayacaktır ama nerdeeeee. Muhalefetin bu tutumu bana Fenerbahçenin şampiyonluğunu çekemeyen Beşiktaş (BAHÇELİ) ve Galatasarayı (KILIÇDAROĞLU) hatırlatıyor ve anımsatıyor yalan mı.
*** *** ***
Kafaya bakarmısınız, düşünceye bakın, zihniyete bakarmısınız dün adamın tekiyle şu Taksim olayları ile ilgili olarak dalaşıyoruz. Tartışmıyoruz gayrıresmi dalaşıyoruz diyorum ki kafanıza iyice yer etsin diye. Adam diyor ki ;
“Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de yeni bir Gezi Parkı direşleri olacak o zaman göreceksiniz memleketin halini.”
Neyse daha fazla uzatmayayım adam dediği aynen şu ;
“Yıllar önce Çanakkale Geçilmez neyse şimdi de Taksim Geçilmez o’dur…!”
Şimdi bu zihniyetle, bu düşünceyle gel dalaşma da tartış, git işine diyeceğim ama adamın işi-gücü memlekette kaos olsun, kargaşa olsun, iç savaş çıksın bu. Boşuna dememişler cahil ile tartışma, tartışırsan bunun sonucu kavgaya sebep verir diye. Kavga etmeden dünü de kurtardık böylece hadi bana geçmiş olsun yazı da bitti….