İletişim bozukluğumudur, yoksa iletişim yoğunluğumudur daha donunu-pantolonunu zor toplayan ilköğretim okulu öğrencilerinin ellerinde cep telefonlarıyla okula gidip gelmeleri konusuna ne okulda öğretmenler ve ne de evdeki ebeveynler önlem alamamış görüp izlediğim kadarıyla.
Minik öğrenciler bu teknoloji harikası telefonlarıyla o kadar haşır-neşir olmuşlar ki değmeyin gitsin. Bizim okul zamanlarımızda okul yasaklarıyla ilgili olarak hiç olmazsa haftada birkez sınıfta arama yapılırdı, sanırım Milli Eğitimin sık sık değişen müfredatından bu tür aramalar kaldırılmış olsa gerek ki okullardaki serbestlik, ilgisizlik ve vurdumduymazlık almış başını yürümüş…!İlköğretimlerde gördüğüm kadarıyla şimdilik cep telefonları, ya liselerde ise öğretmenler bir göz atsın bakalım özellikle okul çıkışlarında erkek öğrencilerin dertlerinden olsa gerek sigaralarını nasıl da keyifle tüttürüyorlar…!
İşte bu gelecek nesillere CUMHURİYETİ daha çoooook uzun yıllar masal misali anlatır gideriz…!
*** *** ***
Yolda bir trafik kazası olmuştu. Olayı gören herkes oraya yığılmıştı. Kurnaz geçinen gazetecinin biride fotoğraf çekmek için olayın yakınına gitmek istiyordu, fakat kalabalıktan bir türlü o tarafa doğru ulaşamıyordu. Aklına kurnazca bir fikir geldi ve bu fikrini uygulamaya başladı:
“Lütfen çekilin geçeyim efendim. Yerde yatan babamdır, lütfen efendim izin verin babamın yanına gideyim.”
Bu şekilde kaza yapan otomobilin yanına yaklaştı yaklaşmasına ama yerde yatmakta olan bir eşekle…! karşılaştı.
Milletin kanına yıllardır aynı taklitlerle girerek onlara güya yol gösterdiğini, kılavuzluk yaptığını zannedenlerin maskeleri yukarıdaki risalede olduğu gibi her zaman olmasa da zaman zaman düştüğüne benim gibi siz Uzunköprü halkı da tanık olmuştur.
Millete bu şekilde akılları sıra kıyak yaptıklarını zannedenler aslında millete ne derece şer getirdiklerini bilmelerine rağmen bu huylarından vazgeçmeyi düşünmezler. Kardeşim sadece millete mi bu dediğim kişilerin zarar ziyanları. Ya devlete verdikleri ve yükledikleri kamburlara ne diyelim…! Yukarıda da dedik ya hadi millete faydan yok hiç olmazsa devlete zararın olmasın.
Halk önünde itibar görmek istiyorsa bir insan önce dürüst ve samimi olacak, milletin güvenini kazandımı bunu maddiyat için çöpe atmayacak. Devletten çizik yemeyeceksin, sicilin bozuk olmayacak, varsa devlete-millete olan borcunu zamanında ödeyeceksin, yanlış işlere işyerinde izin vermeyeceksin. Bu gibi adamlarla ister siyasi ve isterse ticari olarak yola çıkanların nasıl yarı yolda kaldıklarını yakın geçmişte sizlerde çok net bir biçimde görüp izlediniz.
Bahse konu bu kişilerin yaklaşan Belediye seçimleri öncesi siyasileri tırtıklama çalışmalarına start verdiklerini duyarken ilgili kişilerin bundan tezi yok bu köşede dediklerimi ve diyeceklerimi yabana atmasalar kendi menfaatlerinedir hatırlatayım istedim.
Sadece siyasilere yönelik değil, çıkarları doğrultusunda hemen hemen her meseleye müdahil olarak kendilerine maddi ya da manevi çıkar temin etmek için her yolu mübah sayan bu zihniyetler zaman zaman sizlerinde tanık olduğunuz gibi ilçenin ombudsman’lığına soyunmaktan geri kalmazlar.
(Ombudsman’ın Türkçe karşılığı için kamu denetçisi, arabulucu, kamu hakemi, medeni hakların savunucusu, parlamento komiseri gibi tanımlamalar yapılır.)
*** *** ***
“Ulusal egemenlik (CUMHURİYET) öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taş ve tahtlar batar, yok olur.” (M. Kemal ATATÜRK)
Gazetemiz okurlarıyla birlikte tüm Uzunköprü halkının Cumhuriyet Bayramını kutlar, sağlıklı, huzurlu ve mutlu nice bayramlar dilerim.