Olmaz dedik, tutmaz dedik, ithal dedik, ayak uyduramaz dedik, bir daha uğramaz dedik. Dedik Allah dedik, dedik ama bu dediklerimizin boğazımıza düğümlendiğini hissettik. Evet evet iktidar partisinin Edirne milletvekili Mehmet MÜEZZıNOğLU’ndan söz ediyorum. Adamın adını buraya yazarken inanın suratım kızarıyor zira “ithal aday” yakıştırmasını kendisinin yüzüne direkt olarak partideki ilk basın toplantısında söyleyenlerden birisi de bizzat bendim.
Adam öyle bir çalışma ve çalıştırma sistemi kurmuş ki korku, endişe, hoşgörü, disiplin, sorgulama, azarlama, ödüllendirme, sevgi, sağduyu ne varsa hepsi iç içe. Gerek bağlı bulunduğu partinin alt ve üst kademeleri ve gerekse bürokrasi kanadını öyle kullanıyor ki hayret edip imrenerek izliyoruz.
Bir önceki vekil Necdet BUDAK’ın başlattığı projeleri tamamlamak için sarfettiği çabayı görmek için şahit aramaya gerek yok sanırım. Ancak hakkını yememek gerekirse BUDAK’ın bu projeleri hayata geçirmesinde yine bir önceki vekil Rasim ÇAKIR’ın katkılarını göz ardı edemeyiz. ÇAKIR ne zaman Meclis kürsüsünden Uzunköprü için yapılması gerekenleri dile getirdiyse BUDAK anında ilgili Bakan’ın kapısında 3-5 nöbeti tutmaya başlıyor ve işi koparıyordu.
O zaman ki CHP ile bu zaman ki CHP arasında ne oldu da bugün Genel Başkan kaba tabiri ile iplenmez oldu?
Bakın CHP’de Enerji Bakanı Taner Yıldız hakkındaki gensoru sırasında TBMM’ye gelmeyen CHP’liler arasında bizim Edirneli iki CHP’li milletvekili de var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun uyarma kararı aldığı milletvekilleri arasında Edirne milletvekilleri Recep Gürkan ve Kemal Değirmendereli’de bulunuyor. Bu adamların seçmenlerinin telefonlarına bile dönmediği söylenirken ne yalan söyleyeyim daha ne beklenir.
Lafla siyaset ya da muhalefet olmaz, olursa ÇAKIR’ın yaptığı gibi yapılır, yani diyorum ki GÜRKAN ve DEğıRMENDERELı Uzunköprü’ye bir şeyler verecekse bunun yolu MÜEZZıNOğLU’nu çalıştırmaktan geçer. Bunu MÜEZZıNOğLU bir basın toplantısında bizzat kendisi şöyle dile getiriyordu ;
“Keşan Belediye Başkanı Mehmet ÖZCAN iki proje için Ankara’ya bana geldi, tuttum kolundan dooooğru Bakan’a. Sonuçta kaptı parayı döndü Keşan’a. Ama sizin Başkanınız bi kere daha kapımızı çalmadı.”
Kardeşim her şeyi ben yaparım, her şeyi ben bilirim eda ve havasıyla iktidarın kudretinden yararlanamaz ve anaokulu çocuğu gibi ; “Ama ben muhalefetiiim.” Zırvasının arkasına sığınamazsın. Kaldı ki MÜEZZıNOğLU bağlı bulunduğu siyasi partinin olduğu kadar sizin bizin Edirnelilerin vekilidir. Sen Belediye olarak bizim için, Uzunköprü halkı için iste eğer vermezse biz onun tepesine binmesine biliriz.
Uzunköprü’ye bişeyler vermek, istemek, almak ve kazandırmak için yazının başlığında da dediğim gibi bazen tatlı kurnazına yatacaksın, bazen ip cambazı kesileceksin ama almayı bileceksin. Bu inatla, triple, kaprisle, kasılmalarla insanın ne kendine hayrı olur, ne de halkına.
Kaç kere yazdım sipariş olarak bi daha hatırlatayım bu kasaba halkı CHP’ye istediğinden fazlasını verdi onun için ; “Peki CHP bize ne verdi?” sorusunu sormakta son derece haklı. Bakın şimdi Uzunköprü CHP’ye Uzunköprü Belediyesinin yanı sıra
iki belde belediyesini,
Küçük Sanayi Sitesi Başkanlığını,
Kahveciler Odası Başkanlığını,
Berberler ve Kuaförler Odası Başkanlığını,
şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanlığını,
Ziraat Odası Başkanlığını,
Çiftçi Malları Koruma Meclisi Başkanlığının yanı sıra
üç ıl Genel Meclis Üyeliğini verdi daha ne versin değil mi?
Yazının ortalarına doğru yeniden dönecek olursak, CHP’li vekiller Genel Başkanlarını iplemeyip davetli oldukları halde gensoru oylamasına katılmazken bizim Belediye Meclis Üyeleri de Belediye Başkanının davet etmesine rağmen toplantılara katılmamalarının sözkonusu toplantıları pasifleştirdiği konuşuluyor.
*** *** ***
SataşıYORUM ;
”Ben ezelden beri aç yaşadım, aç yaşarım
Hangi hükümet beni kurtaracakmış? şaşarım
Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım
Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez başarım…”
*** *** ***
Benim lafım ; “YAZMAK tarzım değil, ÇıZERıM.”