Halk arasında ;
“karga mandayı babası hayrına bitlemez.!” Diye okkalı bir söz vardır ki bu sözün anlamı da başkasına bir hizmette bulunan kimsenin kendisinin de bir çıkarı var demektir.
Seçim bitti tartışması ve parmak hesabı hala bitmiş değil, kim kimden neyin kamasını çıkardı, şimdi kimler neden pişmanlığını haykırarak meydanlarda “YANLIŞ YAPTIK” melodisini mırıldanıyor anlamak mümkün olmasa da bunun iyiye işaret olduğunu algılayabiliyoruz en az onbeş-yirmi sene sonrası için.(!) Çünkü tavşan bayırı çoktan aştı bir kere.
Kardeşim adamların Atatürk’ün üzerinden politika yaptığını hepiniz biliyorsunuz ama buna rağmen hala bazı şeyleri gözden kaçırıyorsunuz ya da değer vermiyorsunuz. Bakın şimdi dün bayram kutlaması yapılıyor CHP tam kadro yerini alıyor, MHP’nin ne İlçe Başkanı oradaaaaa ne de Belediye Meclis Üyesi. İktidar partisinin de İl Genel Meclis Üyesi meydanda yok, sonra adamlar işin en kolayına kaçıp ;
“Biz ATATÜRKÇÜYÜZ” dediklerinde kızıyorsunuz, alınganlık yapıyorsunuz. Adamların zaten Atatürk’ten başka sarılacakları neyi kaldı ki, icraata gelince sadece herşeye karşı çıkmak, muhalif olmak işe gelince “Biz Atatürkçüyüz” bu söylem bayatlamasına rağmen bizim bu bölgede hala prim yapıyorsa bu ve buna benzer etkinlik, bayram, tören ya da kutlamalara diğer siyasi partilerin özen göstermemelerinden kaynaklanıyor bilesiniz. AK Parti İlçe Başkanı orada ama İl Genel Meclis Üyesi’ne sözünü geçiremediğinden onu alana getiremiyor yok böyle bir şey…
Bir de şu ayrıntıya dikkat çekeyim 30 Mart’ta ÇOBANOĞLU 7.854 oy alıyor İl Genel’de partinin oyu daha fazla olacağı yerde 7.343’e düşüyor, bunun sebebi sizce ne olabilir. Sevimsizlik olabilir mi bence tam üstüne bastım.
Dün ne diyor CHP Grup Başkanvekili Muharrem İNCE bir göz atalım bakalım ;
“Sayın Genel Başkanım, siz de Sayın Baykal gibi sağdan ve sağcılardan medet umdunuz ve başarısız olduk. Sağdan adam transfer edilerek sağcıların oyu alınmaz. Bize sunum yapan anketçimiz bile sağcı…!”
Öyle ama Uzunköprü’de sağcılar olmasa CHP seçimi alabilirmiydi sayın İNCE, bak Ankara’dan istersen Uzunköprü’ye doğru ince ince.
Dünkü ulusal gazetelerin birinde bu konuyla ilgili olarak kaleme alınmış olan köşe yazısından bir-iki paragrafı aktarıyorum buradan yazarın da ismini vererek ;
“Atatürk bize bu yüce meclisi armağan etmiş, sonrasını da irademize bırakmıştır. Yani, ortada bir beceriksizlik varsa, tamamen bize aittir. Kimse Atatürk’ün arkasına sığınmasın. Ulu önder, yattığı yerden millet hakimiyetini sağlayacak değildir. Seçime girip yarışacak da değildir. Hele seçim kaybedenlerin faturasını üstlenecek hiç değildir.
Lakin, sömürücülerden rahatlık yok. Öyleyse? Atatürk’ü korumanın yolu, önce nerden geçer bilirmisiniz?
Önce nerden geçer?
O’na da sormadan O’nu seçimlere sokanlardan kurtarmak lazım. Çünkü hiç kimse, girmediği bir seçimin mağlubu addedilemez.
Esasen millet hakimiyeti, ulu önder’le hiçbir zaman yarışmaz.
Böyle bir günde tek dileğim budur ;
-Düşün artık yakasından…” ( Posta gazetesi yazarı Rauf TAMER)