Her yıl eğitim-öğretime milyon dolarlar harcanmasının sebebi ne.? Akıllı ve biliçli bir nesil yetiştirmek için değil mi.? Evet ama bu eğitim-öğretimden hemde parasız, bedava nemalanıp az-biraz akıl sahibi olduğunu zanneden bir milleti aklı sıra yönlendirdiğini sanan bizim gibi medya leşkerlerine bir bakarmısınız. Memlekette ne olup bitiyorsa sorumlusu ya hükümet veya bu hükümetin başındaki Başbakan oluyor.
Ülke genelinde bir yığın olumsuzluk varken ve yaşanırken bazı gazetelerin köşelerini tutmuş paralı ama arsız meslektaşlarımız nelerle meşgul oluyor bir bakarmısınız lütfen. Hani bir-iki haftadır aşırı yağışlardan ötürü birçok yerlerde afet olmuş ve çoğu yerleşim bölgeleri sular altında kalmıştı ya bakın şimdi aynı afetten ülkenin başkenti Ankara’da nasibini alınca gazetenin attığı manşete bakarmısınız ;
“Belediye Başkanı GÖKÇEK buraya deniz getireceğim demişti ve sözünü tuttu…!”
Yani o kadar sığ ve yanlı haberler, yorumlar yapılıyor ki yüce yaradanın yağmurundan, çamurundan, dolusundan, depremine kadar tüm bunların sorumlusu başımızdaki hükümet… Taksim’le denediler, Gezi Parkı ile direndiler, Berkin’le yürüdüler, bir türlü deviremediler çünkü sadece milleti ikna edemediler, bir tek bunu beceremediler.
Hoş yakın etrafımızda Irak, Suriye, Mısır, Ukrayna v.s ülkeleri ateş çemberi sarmışken tüm bunlara rağmen Türkiye’de bunlar yok çok şükür diyen bir Allah’ın kulu çıkmıyor. Varsa yoksa eylem, yürüyüş, protesto, şiddet, muhalefet laf laf laf… Birde neredeyse herkes herşeyin uzmanı kesilmiyor mu başımıza ifrit olmamak elde değil. Bir muhabbet açılmaya görsün karşınızdaki insanın uzmanlık alanı ne olursa olsun mutlaka söylecek bir sözü vardır.
Mesela adam inşaat işçisi, köfteci, kahveci, otobüs ya da kamyon şoförü, çiftçi, seyyar satıcı her ne iş yaparsa yapsın ancak iş siyasete gelince mübareklerin hepsi birdenbire siyaset bilimci kesiliverir. Veyahut muhabbet ekonomiden mi açılıyor bu bahsettiğim üçüncü şahıslar aniden başımıza ekonomist kesilirler. Futbol maçındaysanı şayet yanınızdaki dakikada beş-altı spor yorumu yapıverir.
Yazının başında da dedik ya eğitim-öğretim için her yıl milyon dolarlar boşuna eğitime yatırılmıyormuş, bakın aslında biz millet olarak çok bildiğimiz için alakalı-alakasız her taşın altına maydonoz koyuyoruz. Örneğin daha geçen gün Diyarbakır-Lice’de hemde askeri birliğin içinde bulunan Türk bayrağı direğinden indirildiği haberi ile irkildik. Çocuk yaşta biri de yapmış olsa bir ulusun simgesi olan bir bayrağın ne demek olduğunu demek ki milyon dolarlar harcasak da eğitim-öğretime öğretememişik maalesef.
Hayır ben illede okuyup mezun olan veya her diplomalı insan bunu yapmaz demiyorum, zira bir insan çift dikiş üniversite mezunu da olsa içinden ;
“Yok ben illede bozguncu, kışkırtıcı, hain, puşt, pezevenk, gavat olacam…!” Derse ki diyenler oluyor bunları görüyoruz bunlara diyecek söz bulamıyoruz. Hazır söz eğitim-öğretimden açılmış ve yeri de gelmişken bu bayrak indirmeyle ilgili olarak dün gazetenin birindeki köşe yazarının son paragrafını aktarıyorum aklımda kaldığı kadar.
Bahsettiğim köşe yazarı bayrağı indiren çocuğun ;
“Ben bayrağı yakmak için indirdim…!”
Sözlerine karşı şu cümleyi yerleştirmiş köşesine ;
“Keşke yaksaydın o bayrağı be çocuk, keşke yaksaydın da ışığından aydınlansaydın…”
Yani lafın özü eğitim-öğretime milyon dolarlar harcamak da bazen Türk parası (!) etmiyor. En iyisi mi en iyi eğitim-öğretim ailenin içinden başlar elalemin piçinden değil, saygılarımla. (ne saygılı yazar)