Bugün siz gazetemiz okurlarına kelebeklerin ömürleri ile ilgili kısacık bir sunum yapacağım artık ne alakası varsa, ancak konuya dalış yapmadan önce Uzunköprü’de çok lazımmış gibi yeni kurulduğu söylenen bir platformdan söz edeyim dedim.
Benim de kulaktan işittiğim kadarıyla Uzunköprü’de ömrü neredeyse senaryo yazmak veya oraya buraya tezgah (!) açmakla geçmiş bazı kişiler yine bir platform mu ne kuruyormuş. Ancak bu sözkonusu platformla kasabanın AKİL adamlığına soyunacakları ileri sürülen bu kişilerle ilgili olarak platform daha işlevine başlamadan halk bunlara lakap yakıştırması yapmış bile.
Bahse konu platformda siyasi kimliğe sahip insanlar var mı yok mu henüz bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla bu çok lazım platformun kurucuları arasında Ticaret ve Sanayi Odası’nın eski Başkanı ile Ticaret Borsası’nın eski Başkanı’nın yanısıra bazı seçim kaybedenler de yerlerini almışlar. Halk onun için bahse konu bu platform için ;
“Kaybedenler Kulübü”
“Akililer Takımı”
“Akıl Danışma Meclisi”
“Herşey Onlardan Sorulur Derneği”
“Küskünler Odası Uzunköprü Şubesi”
İsimlerini uydurmuşlar, doğru ya milletin ağzı torba değil ki büzüp susturaysın değil mi. Onun için demiyorlar mı ; “Ağzı olan konuşuyor.” Diye. Ancak bu gibi boş işler peşinde koşanların ömürleri de kelebekler gibi iktidarı göremeden çok kısa sürüyor…!
Hazır söz kelebeklerden açılmışken biraz onlardan da bahsedelim ki yazının kıvamı yerine gelsin. Kelebeklerin ömürlerine gelince, bu yaşam süresinden ne anladığımıza bağlıdır. Yaşamayı, doğmak, yaşamak ve ölmek şeklinde tarif edersek kelebekler aylarca yaşarlar. Kırlarda ve bahçelerde uçuşarak ince, zarif ve güzel renklerle bezenmiş kanatlarıyla yapraklara konan, bizim kelebek olarak tanıdığımız hali, ömrünün ölümüne yakın son aşamasıdır. Bu şekli ile yaşadığı hayat gerçekten çok kısadır.
Ömrünün bu en güzel kısmının ne kadar sürdüğünü kesin olarak söylemek güçtür. Bazı çeşitlerinin birkaç gün, bazılarının ise birkaç hafta yaşadıkları biliniyor. Tabiatta çok nadir de olsa bir yıl yaşayanları bile görülmüş.
Kelebekler aylarca tırtıl halinde yaşadıkları halde, kelebek olarak yetişkin iken çok kısa bir süre yaşarlar. Bu yüzden bir kısım kelebeklerde beslenme için ağız ve hortum bile bulunmaz.
Yani diyeceğim ve merakım o dur ki acaba diyorum bu kurulan ya da kurulacak olan platformda yeyinti olacak mı…! Bu platform sağdan-soldan, oradan-buradan, dolaylı yoldan kredi falan çekebilecek mi…! Hayır işlerine girecek mi, Ramazan ayında garibanları sevindirecek mi, birkaç öğrenciyi giydirebilecek mi.
Uzunköprü’de bu çok lazım platforma gerek varmıydı bilinmez ama bu kasabada bu ve buna benzer platform türünde o kadar dernek var ki sayamazsınız, hatırlayamazsınız. Kurulurlar üç-beş gün gelen giden olur, sonra her tarafı örümcek ağları kaplar kapılarını açan ya da hatırlarını soran olmaz. Şimdi gelelim yazının bam telineeeee, yukarıda ne yazmışım bir bakın şimdi. Demişim ki kelebeklerde beslenmeleri için ağız ve hortum bulunmaz, ama benim bu kelebeklere benzettiğim platform üyelerinde bunlar vaaar, eeee n’olcak şimdi. Bu insanlar yeyinti olmadan, beslenmeden nasıl yaşayacak değil mi…!
Bir de şu doğada kısacık ömürleri olan kelebeklerin yaşarken nerelere konduklarına da değinecektim ancak bu hayvanlarda hiç bekelenmedik yerlere hemencecik tüneyiveriyorlar canım…! Anladınız siz onuuu…
*** *** ***
RAMAZAN ESPRİSİ…
Of’lu hoca Cuma namazında içki içenleri fena azarlıyordu:
-“Paranızı sokağa atıyorsunuz! Kazanan kim? Meyhaneci…
En büyük dükkan kimin? Meyhanecinin…
En güzel ev kimin? Meyhanecinin…
Ya en güzel araba? Meyhanecinin.
Bu paraları veren kim? Aha sizin gibi kafasızlar…”
Aradan iki hafta geçer, bir adam koşarak hocanın yanına gelir ve ellerine sarılıp öperek ;
-“Allah razı olsun hocam, senin verdiğin içki vaazı sayesinde hayatım kurtuldu..”
Hoca memnun:
-“Aferin, içkiyi bırakmanın mükafatlarını ahirette de göreceksin oğlum.” der.
Adam düzeltir ;
“İçkiyi bırakmadım hocam, meyhane açtım…!”
Mübarek Ramazan ayınızı tebrik eder, onbir ayın sultanı bu günlerin tüm insanlığı ISLAH etmesini temenni ederim.