kasabaya CAN lazım ama nasıl bir CAN…!

Zifiri karanlığında bir hava var dışarıda insanların ihanet ve kalleşliğinden gökyüzü ağlar gibiydi, sanki kainat insanlığa küsmüş, darılmışçasına bulutsuz bir ortamda ıslak ıslak konuşuyordu. Ama anlayan kim? Varlığına kurban olduğum kainatı yaradan büyük ustanın kıymet ve kıyametini bile almaya çalışan kullarını izlerken içim sızlasa da tökezlenerek yürüyoruz dirsek temasında. Her ne kadar insanların insanlara olan […]
Yazarlar - 20 Aralık 2012 10:43

Zifiri karanlığında bir hava var dışarıda insanların ihanet ve kalleşliğinden gökyüzü ağlar gibiydi, sanki kainat insanlığa küsmüş, darılmışçasına bulutsuz bir ortamda ıslak ıslak konuşuyordu. Ama anlayan kim?

Varlığına kurban olduğum kainatı yaradan büyük ustanın kıymet ve kıyametini bile almaya çalışan kullarını izlerken içim sızlasa da tökezlenerek yürüyoruz dirsek temasında. Her ne kadar insanların insanlara olan temasları giderek bozulsa da sabırdan gayrı neyimiz kalmış ki.

Müslüm’ün arabeski, Fener’in Aleksi örnek alırken bugünün delikanlı erkek gençleri, Hülya’nın tangası, Müjde’nin dekoltesi, Meltem’in bilmem neresi ilgilendirir olmuş kız gençlerimizi.

Kıyamet zaten kopmuştur bence onlar için zira cenneti peşin peşin yaşamıyorlar mı…! (21 Aralık kıyamet günü)

***                             ***                             ***

Dünkü Uzunköprü Gazetesini bilmem okudunuz mu. Gazetenin manşeti güzel olmayan bir meseleye temas etmiş iktidar partisinin VEFASIZLIğI…! konusunda. Ben ayıp olmasın diye vefasızlık değil de unutkanlık diyeyim de işi yumuşatayım meseleyi. Gazetenin sıraladığı dönemin iktidar partisi aracılığı ile bu kasabaya öyle veya böyle bir şeyler kazandırmış olan başta partinin kurucularından merhum Burhan AYDIN, eski ıl Genel Meclis Üyesi sevgili ağabeyim şerif ÖZBEN, dönemin Belediye Başkan adayı rahmetli Bülent KESKıN ve Sami KIZILKAYA aramızdan ayrılırken kendileriyle bir zamanlar kol kola siyaset yapanlar tarafından maalesef unutulup giderken hatırlatmak yine her zaman ki gibi bizim gazeteye düştü.

Doğru ya neden mübarek Ramazan ayında çarşaf çarşaf iftar sofraları kurulur da bu saydığımız rahmetliler hatırlanıp bir mevlüd-i şerif ya da iki Fatiha ile hatırlanıp yad edilmez. Bu kasabada Deniz GEZMış’ler anılır, hatırlanır, kendileriyle ilgili konferanslar yapılır. Bu kasabada Erdal ERENLER’e cadde ismi verilmeye kalkışılır, bunlar hatırlanır da kendi insanımızın kabrinin yeri bilinmez. Yazık…!

Boşuna dememişler ;

“Ayrılık küçük sevgileri öldürür, ama büyük sevgileri güçlendirir. Tıpkı rüzgarın mumu söndürüp, yangını körüklediği gibi…” diye…

***                             ***                             ***

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Uzunköprü’deki suskunluğunu yaza yaza nasıl önceki gün ayağımıza kadar getirdiysek istersek tek manşetle hükümeti deviririz. (Çüşşş) Sıkıysa yaz bakalım da gör ebenin yaşının kaç olduğunu…!

MHP ıl Başkanı M. Tolga AKALIN’ın ifadeleri ile partinin boş olmadığı ve iktidar partisi ile CHP’nin alternatifinin MHP olduğu iddiası ortaya atılırken bu iddia her iki partinin küskünleri eğer doğru bir aday seçimi yapılması halinde Uzunköprü’de Belediyeyi kendilerinin neden almayacakları konuşuldu.

ıyi de adayın iyisi ve doğrusu nasıl bulunur? Burada herkes birbirini tanır, bilir. Ben şu sıralar ilçe kamuoyunda Dr. Fikri YURDACAN’ın MHP’den Belediye Başkan adayı olabileceğini duyuyor ve duyduğum gibi kendisine yakıştırıyorum. (gaz değil, gerçek) bir de erCAN konuşuluyor o kadar.

***                             ***                             ***

 

Yarın büyük bir olasılıkla Suriye’ye cenazeyi almaya gideceğimden beni bu köşede bulamayabilirsiniz. Eeee malumunuz üzere esas çocuk Polat ALEMDAR şehit düştü, ne işi varsa Suriye topraklarında…

şimdi yukarıdaki ilk paragrafla bu paragrafı yan yana getirip okuyun yaradanın serseri kulları kıyameti konuşurken biz gibi akıllı (ne akıl ama) kulları nelerle meşgul oluyoruz.

Bir Prof.’un şu ifadelerini okudum dün dizilerle ilgili şu tespitini ;

”Tarihimizin en tepe noktasını konu alan filmler maalesef sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da, Arap ülkelerinde, Balkan ülkelerinde izlenen bir diziler.  Osmanlı’yı kiliseleri basan, ıncil okuyan kişileri öldüren cani insanlar olarak tanıyacaklar. Biz bunu Türkiye’de anlatamıyorsak Balkanlar’da, Avrupa’da, Arap ülkelerinde nasıl anlatacağız?”

***                             ***                             ***

 

CUK OTURDU ;

“Sen yanmazsan (yazmazsan) ben yanmazsam (yazmazsan) nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…”

 

BENZER HABERLER