Yıllar önce daha bıyığı terlemeden 14-15 yaşlarında serçe yavrusu misali leş kargaları akbabalar tarafından yuvalarından kaçırılan kürt çocukları için kürt ana-babaları PKK terör örgütünden korktukları için seslerini çıkaramazken yıllar sonra ne oldu da bugün hemde Diyarbakır’dan kürt analarının çığlıkları ve PKK’ya olan isyanları duyulur oldu.?
Çünkü yıllar sonra bu çocukların ana-babaları da barış süreci ile umutlandı, akan kanların duracağına inanıp kanaat getirdiler.
Yıllarca ;
“Şehitler ölmez vatan bölünmez.”
Naraları atarak elimize bir şey geçmediği gibi elimizden çok değerler heba olmadı mı.? Nice canlar kurban verilmedi mi.? Berkin ELVAN için ortalığı birbirine katanlar, bahane bulmuşken her bir yanı ateşe verenler, esnafa, polise sataşanlar, saldıranlar, gazetelerin tellalbaşları örgütün kaçırdığı bu masum kürt çocukları için neden kıllarını bile kıpırdatmazlar.? Neden kıpırdatsınlar ki değil mi onlar ülkede huzur olsun, barış olsun, istikrar olsun herkes kardeşçe, özgürce yaşanmasını zaten istemiyorlar ki değil mi.
Onun için ;
“İncir ağacından oklava, darı unundan baklava olmaz.” Yani bu adamlar adam olmaz dedik.
*** *** ***
Geçen gün ulusal basının hemen hemen bütün gazetelerinde ABD Ankara Büyükelçisinin Pensilvanya ile ilgili açıklamasına yer veriliyordu. Adam ne dese beğenirsiniz Pensilvanya göçmeninin iadesi için biliyormusunuz.?
“Bu sizin aile içi kavganız, biz karışmayız…!”
Eğer bu adamı bir ajan olarak kullanmıyor olsaydınız ve bu zat şayet sizin işinize yaramasaydı siz, yani ABD bu kişiyi acaba orada bir dakika tutarmıydınız.? Ancak eninde sonunda bu adamın ölüsü dirisi doğup büyüdüğü bu topraklara geri gelecek ve bir şekilde getirilecektir. Seneler önce bu ülkeye ihanet etmiş ne şairler, ne sanatçılar, ne yazarlar, ne siyasetçiler ve ne de ÖCALAN gibi yılanlar gördük biz. İşinize gelenleri yıllarca Türkiye’ye karşı çok iyi kullandı bu dünya jandarması ancak yıllar öncesinin pısırık Türkiyesi yok artık ABD’nin karşısında. (Bu arada Amerika’ya bile kafa tuttum ya helal olsun bana)
Onun için bu iade meselesine sıcak bakmayan ABD için ;
“İncir ağacından oklava, darı unundan baklava olmaz.” Yani bu ABD adam olmaz dedik.
*** *** ***
Geçenlerde AK Parti İl Başkanı Müjdat KAHVE’nin görevden alınmasıyla ilgili olarak kaleme aldığım bir-iki paragraf yazıdan sonra şimdi gözlerin 30 Mart seçimlerinde BAŞARISIZ olan ilçe Başkan ve yönetimlerine çevrildiğini görüyoruz. Uzunköprü’de seçimin kaybedilmesiyle ilgili olarak hiç kimse mazeret üretmeye kalkışmasın zira bu işin böyle sonuçlanacağı en başından belliydi.
Bu belli olan nedenlerden sadece birkaçını sıralarsak sanırım kendimizi kandırmış olmayız. Birincisi bir kere İlçe Başkanı ve Kadın Kolları seçime kavgalı girdiler, Gençlik Kolları’na Uzunköprülüler YABANCI yaftasını yapıştırmıştı. İl Genel Meclisi sıralamasına gerek partililer ve gerekse ilçe halkı birinci sıraya Şeref ATEŞLİ’nin yerleştirilmesini ısrarla isterlerken maalesef büyük tepkilere rağmen Nedret AKBULUT’tan vazgeçilmeyince parti seçimlerde beklemediği ve tahmin etmediği kaybı yaşadı.
Başkan Çağatay YILMAZ seçim süreci boyunca sürekli kendi reklamını yapmaya gayret gösterip, Belediye Başkan adayının bile önüne geçmeye çalışması halkın tepkilerine neden oldu. Belediye Meclis listesinde vatandaşların beklediği isimler arasında yer alan Kamil YILDIZPARLAK, Abidin KAZANÇ ve Hasan KAVLAK gibi getirisi olan kişiler yer almayınca liste cılız kaldı.
Yine seçim süreci boyunca partinin ileri gelenleri olarak görülen Erkan BAKIR, Mustafa İsmail OKUR, Şadan ATALAY ve Dündar RAVALLI gibi isimler mahalle ve kahve ziyaretlerine katılmayıp sadece konvoyda görünmeleri parti içerisindeki dağınıklığı gözler önüne serdi. Tüm bunlara bir de 17 Aralık olayları tuz-biber ekince manzara 30 Mart akşamını zaten müjdelemişti. Umarım sayın Sağlık Bakanımız Mehmet MÜEZZİNOĞLU be gerçekleri göz önünde bulundurur da hiç olmazsa 2015 seçimlerinde aynı hüsranı Edirnelilere yaşatmaz.
Ben şahsen tüm bunları göz önünde bulundururak ;
“İncir ağacından oklava, darı unundan baklava olmaz.” Dedim. Yani bu kafayla bu parti bundan sonra ne Trakya’da ve ne de Edirne’de kolay kolay adam olmaz dedim…
Mübarek ne incir ağacıymış be, gerçi ben hiç hiç incir ağacından düşmedim ama neyse. 30 Mart’ta ne incir kaldıııı ne de bizi birbirimize bağlayan o zincir….