ıHTıYAROğLU sana diyorum gazetecilikten istifa ediyorum…

şunu peşin peşin ifade edeyim ki sonra veresiye veresiye pişimden gelmeyin.  Bu meslek öyle illet bir meslek ki nice televizyonu olanlar, ne nam sahibi olmuş kalemi kuvvetli üstadlar  karşılaştıkları barikatları aşamadıklarından ziyan olup gittiler. Onu diyecem ya, yaaa ıHTıYAROğLU bu meslek tanımaz öyle ne MıROğLU ve ne de ÇOBANOğLU. Olacak iş değil yani ıHTıYAROğLU Adnan’ın […]
Yazarlar - 28 Aralık 2012 13:32

şunu peşin peşin ifade edeyim ki sonra veresiye veresiye pişimden gelmeyin.  Bu meslek öyle illet bir meslek ki nice televizyonu olanlar, ne nam sahibi olmuş kalemi kuvvetli üstadlar  karşılaştıkları barikatları aşamadıklarından ziyan olup gittiler.

Onu diyecem ya, yaaa ıHTıYAROğLU bu meslek tanımaz öyle ne MıROğLU ve ne de ÇOBANOğLU.

Olacak iş değil yani ıHTıYAROğLU Adnan’ın onca işi gücü var, yetmemiş az gelmiş olacak ki bizim mesleğe de parmak atmış. Bize ekmeğin yanında iki kuru zeytin yetiyordu katık edelim diye ama ürktüm şimdi zeytinimiz elimizden alınacak diye ne yalan edeyim.

Hadi gazeteyi himayen altına aldın diyelim yeni yerdeki bu kadar şatafata ne gerek vardı sayın büyüğüm diyecem, diyemiyorum. Zira yıllardır Uzunköprü’nün ve Uzunköprülülerin en güzeline, en iyisi ve en doğrusuna layık olduğunu yazıp-çizenlerden birisiyim.

Yıllardır berbat, çirkinmi çirkin, karmakarışık olan yapısıyla zifiri karanlık görüntüsüyle yaya ve araçlara illallah dedirten Anabacı Caddesine taşınan Uzunköprü Gazetesi bembeyaz görüntüsü ile zambak gibi, pardon kabak gibi, hadi diyelim kardelen çiçeği gibi açtı.

Yeni gazete mekanının karşısındaki, altında ve üstündeki birahanelere girip çıkarken ne yalan diyeyim karşı kaldırımdan gazeteye bakarken insanın içi açılıyor, sarhoşluğu gidiyor. ıçeri girip şöyle bir “hayırlı olsun” mazeretiyle o bembeyaz koltuklardan birine popomu iliştireyim diyorum ama rakibimiz ve refikimiz olduğu için birileri görür diye çekiniyorum.

Gazete sahibini adını duyduğum kadarıyla pek tanımam etmem. ınşaatçı mı neymiş beni enterese etmez, eden yanı inşaatçı adamın gazetecilikle ne alakası olur? Ancak Altılı Ganyan müptelası olduğumdan tahmin ederim ileriki tarihlerde kızlarından birine devreder herhalde.

ıHTıYAROğLU Adnan büyüğümün çevresindeki bazı kişilere bu konuda ;

“Benimle yirmi sene arkadaşlık edersiniz ama beni yirmi sene çözemezsiniz” cümlesini sık sık telaffuz ettiğini duyuyorum. Ancak ben buradan hemde haddim OLARAK kendisine bir nasihatta bulunacam. Bu gazetecilik mesleği öyle inşaattır, tuğladır, betondur işine benzemez. Üzerine alınmasın ama kendisine buradan şöyle sesleniyorum ;

“Zordur bataklık içinde TEMıZ kalmak, yalanın, dolanın, ihanetin, çirkefliğin ortasında DıMDıK durmak.

Ama hayatın koşuludur ONURLU, TEMıZ ve VıCDANLI kalmak.”

Ayakta durmak ve sürekliliği korumak için bu meslekte madara oldun mu bittin-gittin demek. Kazandığın itibarın gazetendeki bırak bir haberi, bir cümle ile zedelenir gider, o bembeyaz gazete ofisi bir anda kapkaranlık olur haberin olsun.

Bilmem işinin gücünün yoğunluğundan izledi mi bir zamanlar Kurtlar Vadisi gibi bir dizi vardı MıROğLU diye, miadını doldurdu bitti-gitti, unulup gitti. Bak bir zamanlar bu kasabanın ÇOBANOğLU diye bir Başkanı vardı ama şimdi yok.

Yani diyeceğim o ki gazete işinde kendinizi deyim yerinde ise kız gibi korumanız, kollamanız lazım gerekir ki gazetecilik piyasasında heba olup gitmeyesiniz. Benim bu nasihatlerimi ister dostane fikirler olarak, isterseniz rakip gazetenin fesatlığı olarak kabul edin, ya da hiç kabul etmeyin önemli değil, önemli olan Uzunköprü’nün gazete gibi bir GAZETE kazanmış olmasıdır.

Neyse işte aramıza hoş geldin ıHTıYAROğLU Adnan’lı Uzunköprü Gazetesi, hayırlı ve uzun ömürlü olsun…

***                             ***                             ***

DEMEK ıSTEDığıM ;

“Sevgi teleskoptan bakar, kıskançlık ise mikroskoptan.”

 Aramızda kalsın ben her ikisinden bakıyorum…

BENZER HABERLER