Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi kulaktan kulağa yayılan rivayetler insanların boş yere ne kadar gerginleştiğini gözler önüne seriyor. Dün öğle saatlerinde sohbet ettiğim üç-dört esnafımızın bana söyledikleri ve bunları gazetede dile getirmem için rica ettikleri mesele hiçde hafife alınacak cinsten şeyler değildi hani.
Esnafların sözkonusu ifadelerine göre bazı kendini bilmez kişiler Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi bir birbirlerine cep telefonu aracılığı ile mesaj çekerek ;
“Falanca kişiden alışveriş yapma o kişi Cumhurbaşkanlığı seçiminde falanca adayı destekleyecek.”
Diyebilecek kadar işi çığırından çıkarıyorlar maalesef, biz istediğimiz kadar buradan kardeşlik ve barış üzerinden martaval okuyalım yazalım. Hiç olmazsa mübarek Ramazan ayında birlikte paylaştığınız iftar sofralarının hatırına yapmayın bunu bre mübarekler.
*** *** ***
Hazır söz Ramazan’dan açılmışken Ramazan’da yine gösterişli iftar ziyafetleri verilmeye devam ederken bu sofralara hep zenginler, meşhurlar, tuzu kurular, ensesi kalınlar çağrılıyor ya da katılıyor. Bazen yüz davetli içinde bir tek fakir görülmüyor. Böyle bir şey Sünnet’e aykırıdır, bid’attir, uğursuzluktur, peygamber efendimizin buyurduğu gibi şer’lidir.
Çerkezköy Müftüsü Yusuf TUNA şu ifadeleriyle ;
“İftar davetlerinin gösterişten uzak olmasına özen gösterilmeli. Büyük ve masrafla az sayıda kişi yerine daha ihtiyaç sahibi olan ve çok kişiye iftar verilmesine önem gösterilmeli. Maddi durumu iyi olan vatandaşlarımız gösterişli iftarlar ve tanıdıklarını çağırma yerine tanımadıkları ancak ihtiyaç sahiplerine yönelik iftarlar vermeli.” tavsiyesinde bulunurken bizimkiler iftar iftar dolaşıyorlar.
Bakın şimdi Uzunköprü’den sel’den zarar gören Sığırcılı köyüne 10 ton içme suyu gönderen bir işadamı olduğunu biliyormusunuz.? Bilmiyorsunuz, ama ben biliyorum işte. Maksat göstere göstere, şan için, nam için, konuşsunlar diye, aferin, helal olsun desinler diye yardım ya da iftar sofra ve çadırları kurulmaz. Bu dediğim hayırsever işadamı gibi kimseye göstermeden, kimseyi rencide etmeden, belli etmeden hayır yapılır.
Dün gazete bürosunda Meriç Belediye Başkanı Nihat YÖRÜK’le yaklaşık bir saate yakın konuşuyoruz (adam bir oturdu kalkmak bilmiyor) Başkan diyor ki ;
“İnanın sel’den dolayı köylerimiz ve köylülerimizin durumu içler acısı, bir battaniyeye, abdest alacak ya da içecek suya bile ihtiyaçları var. Böyle iftarlar vermek yerine bu mübarek günlerde ihtiyaç sahiplerine elimizden geldiğince yardım elini uzatsak sanırım daha makbul olur.”
*** *** ***
Ben bu sel afetinden ötürü sayın müftüfümüzden hiç olmazsa yarın ki Cuma namazı hutbesinde ilçedeki bütün camilerdeki din görevlilerine vereceği bir talimatla sel’de mağdur olan köylülerimize yardım eli uzatılması konusunda bir hutbe vermeleri tavsiyesinde bulunmalarının son derece hayırlı bir iş olacağını umuyorum.
Yine de sayın müftümüz kendisi bilir ben işine karışmayayım…! Karışmadım da zaten.
*** *** ***
“Dostlara acılarını paylaştığını göstermek; birlikte yas tutmakla değil, onlara yardım etmekle olur.” (Epicuros)
Gazze’de yaşanan insanlık dramı ve vahşete varan katliamların yanısıra Uzunköprü köylerinde afetten dolayı yaşanan inasanlık sıkıntıları için de YAS tutmayı değil de yardım elini uzatmayı deneseniz diyorum ama nafile desenize…
Bakalım her dini bayramda olduğu gibi bu bayramda da bütün camilerde din görevlilerince toplanacak olan yardım paraları sel’den dolayı mağdur olan köylülere dağıtılması ya da bu paralarla ihtiyaç sahiplerine eşye alınması düşünülecek mi diyorum ama o da nafile ya neyse…
Kimin söylediğini hatırlayamıyorum ama bu sözü hiç aklımdan çıkaramıyorum ;
“İnsanlar, birbirlerine yardımdan el çektikleri gün, insanlık yok olur, karşılıklı dayanışma olmazsa toplumlar olmaz.”