Ne diyordu üstad ; “Bazen işleri yoluna koymak için sıkmayacaksın yumruğunu, açacaksın avucunu avucundakileri savuracaksın havaya. Bekleyeceksin, bekleyeceksin sana geri gelmelerini geri dönmelerini.” ışte ben böyle yapıyorum her ne kadar sabır zaman zaman nasıra dönüşse de yüreğimde.
Bizim gazetenin en tepesinde servis edilen “SıZı GıDı FACE’CıLER SıZııı…” başlıklı haberini okurken haberde yer verilen resimlere bakınca içim acıdı doğrusu. Kim düşünüp kaleme aldıysa bu haberi elleri dert görmesin inşallah.
Doğru değil mi? şimdi ben desem “gelin lan terörü lanetlemek için Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtına kadar yürüyelim…” billahi kimse sıktıramaz. Ancak iş sosyal paylaşım sitelerine (face) gelince herkes vatan sevdalısı kesilir. (gerçi bende bunlardan farksızım ya çaktırmıyorum işte)
Yahu adam evine, işyerine Türk bayrağı asmaktan aciz ama dedim ya iş face’ye gelince oturduğu yerden mücahit, vatansever, milliyetçilik konularında kendi kendine ahkam kesiyor. Bağlı bulunduğu, üyesi olduğu, sıfatı mevcut olan bir siyasi partinin, bir derneğin düşüncelerini ilçede bulunan herhangi bir gazetede dile getirip kamuoyu ile paylaşmak yerine meyve vermeyen kısır ve bana göre pekde samimi olmayan sanal ortamda paylaşıyor. Siz ne derseniz deyin bu bana hiç inandırıcı gelmiyor.
Gazetenin bugünkü manşetinde ise ayrı güzellikte bir habere yer verilmiş ;
“HER NANEYı YERSıNıZ” Başlığı adı altında.
Ne yalan diyeyim vallahi cuk oturmuş. Ülkemin her bir yanı buram buram kan kokacak, saf insanlar her şehit haberi duyduğunda ;”KAHROLSUN PKK…!” diye haykıracak, sonra gidip PKK’nın piyasaya sürdüğü kaçak sigaraya para verip alacak. Terör örgütünün ekmeğine yağ sürecek. Hadi be sende…!
Ne demişti rahmetli, rahmete kavuşmadan önce ; “Kural bir; karar verdin mi uygulayacaksın…, kural iki; uygularken tereddüt etmeyeceksin, kural üç; tereddüt ettiğinde kaybedeceksin…, kural dört; kaybedenlerin kaydı düşülür.”
Bu face’cilere diyorum ki terör örgütünü protesto ederken korkma, tereddüt etme eğer ciddi ve samimiysen veyahut yürekliysen. Saklanma bilgisayarın face’sine, öfke katma bu memleketin gerçek milliyetçisine. Çık haykır tepkini meydanlarda neden, kimden, niçin çekiniyorsun ki (!)
Ne demişti bu ülkeye iz bırakmış üstad bir hatırla ;
”Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.” Bırak devi, sizler karınca kadar eser bırakamazsınız bu kafayla bilesiniz. Göz görüyor, beyin biliyor, kaçak sigaranın parası PKK itlerine gidiyor deniliyor ama insanlar bunu maalesef idrak edemiyor. Haaa işin doğrusu bu insanlara da fazla bir şey diyemiyorum zira hükümet inadına içkiye, sigaraya zam yönünden yüklenirse vatandaşta bütçesine göre ucuzunu arayıp illegal yollardan ihtiyacını giderecektir.
Yani değneğin her iki ucu da tezekli, hani aşağı tükürsem sakal misalinde olduğu gibi. Bu örnekleri çoğaltmak çok mümkün, hani bu konularda gelmiş geçmiş tüm hükümetler zam konusunda vatandaşa hem vurmuş ve hem de vatandaşa “ağlama” demiştir. Yani sizin anlayacağınız herkes cennete girmek ister ama kimse ölmek istemez.
Büyüklerimiz hep derler ya sigara ve alkol insanı yavaş yavaş öldürüyormuş, ulan zaten bu konu da kimin acelesi var ki, değil mi. Her gelen hükümet ömrümüzden ömür alırken bu hükümetlerin de öldüklerine hep birlikte tanıklık etmedik mi?
Ancak biz insanlar uysalızdır ve uysal olduğumuz kadar da sabırlıyızdır zira sabır, kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktır. Bilesiniz sadakat ne menem şeydir bu sadakat, sadakat sır saklamakmıdır? Ya da sessiz kalmakmıdır size. Kıyametin kopacağını bile bile. Ölüm gibidir sadakat, pazarlığı olmaz, bir kere çizgiyi geçtinmi dönüşü olmaz. Ne umutlar fısıldarsa fısıldasın sana, hayat çeker gider, sadık kalmaz sonunda. Sadakat aslında hep kaçtığın şeye yakalanmaktır eninde sonunda. Sadık kalmadan ve yemin etmeden bir daha düşün sadakatla başlayan ihanetle bitermiş aklında olsun.