Sadece Cumhurbaşkanlığı seçimlerden sonra değil, seçimlerden evvel de yakından bildiğiniz ve senelerdir tanıdığınız CHP gerek memleket genelinde ve gerekse bizim buralarda tabiri caiz ise Edirne’nin meşhur taze fasulyesi gibi fokur-fokur kaynıyordu ancak parti üyeleri kazan kaldırmak ve haykırmak için özellikle bu son seçimlerin sona ermesini beklediler, bekliyorlardı. Neticede önce bir başkaldırış bizim bu kasabadan gerek CHP İlçe Başkanı ve gerekse Belediye Başkanı Özlem BECAN’ın partilileri umursamaz, saymaz, takmaz tavırları sebebiyle evvele bizim kasabanın CHP Çalışma Grubu bir destur vermeyi düşündüler ve öyle de yaptılar. Ancak değişen bir şeylerin olmadığını görünce Çalışma Grubu hem CHP İlçe Başkanı ve hem de kendi Belediye Başkanları BECAN’ı kendi hallerine bıraktılar.
Peki, bu fokur-fokur kaynama bitti mi? Hayır, nasıl ki memleket genelinde gerek İMAMOĞLU ve gerekse KILIÇDAROĞLU arasındaki sen çekil, ben çekileyim inatlaşmaları partiye ve parti üyelerine olumsuz yansıyorsa bizim buralarda da hal vaziyet pek farklı değil. Zira Edirne’de bulunan ve parti üyeleriyle birlikte millet ittifakı kitlelerini peşinde sürüklediği rivayet edilen CHP TABAN HAREKETİ adlı bu platform KASABALI olarak şahsen ben bu satırları karalamaya başladığım vakitlerde Edirne’de partililere yönelik bir açıklama yapacaktı ancak dediğim gibi mazeretim olduğu için bu açıklamanın içeriğini siz okurlarımıza yetiştiremediğim için affınıza sığınıyor ve özrümün kabulünü rica ediyorum. Meseleyle alakalı şayet merak buyurursanız bugünkü Edirne gazetelerinden havadisin içeriğini öğrenebilirsiniz.
*** *** ***
Çok iyi biliyorum sizlerin bu çeşit havadisler pek hoşunuza gitmediği için bunları okumaz ve takip etmezsiniz, zira pek çoğunuzun izlediği televizyon kanalları bu tür haberleri ekranlarına yansıtmadıkları gibi gene sizlerin içtenlikle takip ve takdir ettiğiniz gazeteler de bunlardan sizleri haberdar etmezler. İlgi alanınıza giriyorsa nitekim Millet İttifakında bulundunuz sözde millete çaktırmadan o meşhur masada oturdunuz. Sonra da biz bunlarla (HDP) ortak falan değiliz dediniz ve biz de bunu yedik yuttuk değil mi? Bakın bakalım sizlerin takip etmediğiniz ama benim ısrarla takip ettiğim gazeteler Cumartesi günü ne yazmışlar? Millet ittifakı destekçileri ve sosyal medya eşpekçileri buyurun okuyun ;
“İstanbul’da bölücü terör örgütü PKK’nın gençlik yapılanması DGH üyelerine yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şişli Okmeydanı Temsilcilik binasının deposuna yapılan operasyonda, örgüt elebaşı Abdullah Öcalan’ın afiş ve posterlerinin yanı sıra, korsan gösteri ve yürüyüşlerde kullanılabileceği değerlendirilen 8 eldiven, 10 sprey, 2 yüz maskesi, 3 yelek, 85 meşale, 10 havai fişek rampası ve 67 torpil ele geçirildi.”
Bu da aynı günün bir başka gazete haberi ;
“Tekirdağ’da terör örgütü PKK/KCK’ya yönelik operasyonda yakalanan ve aralarında 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi ikinci sıra milletvekili adayı ile HDP ilçe başkanın da olduğu beş kişi tutuklandı.”
“Biliyorum bunları kaleme alınca millet ittifakı taraftarları olarak KASABALI olarak bana diş biliyorsunuz ancak diyorum ya bu köşeyi okumaz ve takip etmezseniz bu çeşit haberlerden habersiz kalırsınız zira sizlerin ıslarla takip ettiğiniz gazetelerde bunları arasanız da bulamazsınız.
*** *** ***
Kasaba için aranan kan bulunmuştur diyorum ve bahsedeceğim “ADAM” biraz erken açıkladığım için yıpranacakmış, korkacakmış, aday olmayacakmış, kazanamayacakmış diye zerre kadar endişe hissetmiyorum zira bunu yüksek müsaadelerinizle tecrübeme güvenerek diyorum ve şimdiden ;
“Önümüzdeki seçimlerde kasaba Belediye Başkan adayımız, adayınız ve Başkanınız Mustafa RAVALI’dır.” Diyorum, dedim.
Bunu neden dediğime gelince Zamanında evvelki Belediye Reisimiz Ercan ÇOBANOĞLU aday olduğunda alayınız çok iyi bilir bu konuda ilk meşaleyi haftalar, aylar önce KASABALI olarak şahsen ben yakmış ve “
“DEĞİŞİM OLACAK, BU SEFER ESNAF OLACAK. CAN-CAN ERCAN BAŞKAN OLACAK.”
Kaldı ki bu cümleleri kurduğum vakitler o dönem bir başka Belediye Başkanı adayı GÜRSES Gazetesine gelerek gazete sahibi İsmet YARAŞIR’a ;
“Abi yeter artık söyle şu KASABALI’ya düşürsün şu ÇOBANOĞLU’nu dilinden, kaleminden…!” Dediğini hala unutamadım.