göle çalınan maya tutar mı çöle düşenleri halk sular mı…

Madem siyasi partiler seçim startını başlattılar, biz de tutalım bakalım işin ucundan dedik ve bugünden tezi yok biryerlere aday olacak ADAM olmayanları bu sayfalardan çıkaralım artık öyle değil mi…! Zira bu kategoriye giren kişilere değer vermiş oluruz düşüncesiyle onların popolarını kaldırmaya hiç gerek yok. Evet siyasi arena bunaltıcı sıcaklar gibi her geçen gün giderek ısınıyor, […]
Yazarlar - 18 Temmuz 2013 10:34

Madem siyasi partiler seçim startını başlattılar, biz de tutalım bakalım işin ucundan dedik ve bugünden tezi yok biryerlere aday olacak ADAM olmayanları bu sayfalardan çıkaralım artık öyle değil mi…!

Zira bu kategoriye giren kişilere değer vermiş oluruz düşüncesiyle onların popolarını kaldırmaya hiç gerek yok. Evet siyasi arena bunaltıcı sıcaklar gibi her geçen gün giderek ısınıyor, bizimde işimiz bu sıcalığı siz gazetemiz okurlarına daha yakından hissettirmek olacak bundan böyle.

Tam tarihini hatırlamıyorum ancak yetişkinler bileceklerdir mutlaka SHP ile DEHAP’ın ittifak yaptığı yılları. İşte o ittifaktan sonra bugünkü BDP doğdu, bu da CHP’nin pardon SHP’nin memlekete en büyük kıyağı oldu…!

İktidar partisi Balyoz’la, Ergenekon’la, Darbe ile ve son olarak Gezi Parkı olaylarıyla alaşağı edilemeyince mevcut muhalefet şimdi de yukarıda izah etmeye çalıştığım bir başka ittifak girişimiyle derdest edilmeye çalışılıyor ama nafile. CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk KOÇ’un dün ulusal basında yer alan MHP ittifakla ilgili sözleri CHP’nin aslında yaklaşan yerel seçimler öncesi ne kadar sıkıntılı olduğunu gözler önüne sermiyor mu.?

Denize düşen sandalın sapına sarılır atasözünde olduğu gibi CHP’de seçimleri MHP ile kazanmanın ışığını üç hilalde görüyor besbelli. Hadi büyükşehirlerde CHP’nin göle çaldığı bu maya tuttu diyelim, iyi de bizim gibi küçük yerleşim bölgelerinde elalem mana bulmaz mı bu partililere. 12 Eylül öncesini ne çabuk unuttu bu her iki parti de şimdi utanmadan sıkılmadan ittifak yapmaya niyet edebiliyorlar.

Onlar unuttlarsa biz hatırlatalım kısaca isterseniz belki o zaman utanırlar. Bu ülkede 12 Eylül’de idam edilen ülkücülerden Mustafa PEHLİVANOĞLU’nu, Fikri ARIKAN’ı ne çabuk unuttu adı ittifaka karıştırılan MHP…! Bu ülkede aynı tarihlerde idam edilen Deniz GEZMİŞ ve Mahir ÇAYAN’ları ne çabuk unuttu şimdinin solcuları…!

Bu örnek verdiğim insanlar öyle veya böyle bir şekilde bu ülke için canlarıyla bedel ödediler, sizlerin bugün koltuk telaşına düşmeniz için değil. O dönemlerin MHP’lileri Uzunköprü’de Mehmet AKTAŞ’ı, Ahmet ACAROĞLU’nu, rahmetli Saadettin MANGA ve diğer tarafta solcular Ahmet KOVAN, Erkan TELBİZ ve Çobancık Ali’leri yıllar sonra aynı kulvarda düşünebiliyormusunuz. Peki o zaman bu adamlar neyin ittifakından bahsediyorlar. Hoş MHP’den henüz bu ittifakla ilgili herhangi bir açıklama gelmedi ama CHP’nin göle çaldığı bu maya yukarıda da dediğim gibi tutmaaaaaz, vastandaşta bunu yutmaaaaz.

12 Eylül dönemini hatırlayanlar hafızalarını şöyle bir yoklasalar yıllar öncesine dayanan kıtlık günlerini de hatırlayacaklardır, hatırlamayanlar büyüklerine sorup öğrensinler bir zahmet. Ya da bir kıyak daha yapayım size o günleri yad ederek şu espri ile hatırlatayım ;

İsmet Paşanın oğlu Erdal İnönü, bir seçim mitingi için Rize’ye gider. Kürsüde konuşan ince zayıf uzun boylu İNÖNÜ’yü gören Temel sorar:

“- Habu konuşan adam da kimdur?”

Derler ki: “İsmet İNÖNÜ’nün oğlu Erdal’dır!”

“- Uyyy desene Paşanun çok günahını almişuz. Rahmetli II. Dünya Savaşı yıllarında bizleri çok aç bırakmıştı. Baksanıza ne kadar adaletli davranmuş, kendi uşağını da aç bırakarak ne hale getirmiş…!”

***                             ***                             ***

Düşünce özgürlüğünden, demokrasiden, barıştan, kardeşlikten, sosyaldemokratlıktan, komünistlikten, paylaşmaktan, eylemden, slogan atmaktan, teneke çalmaktan, dedikodu yapmaktan, çamur atmaktan büyük keyif alanlar keyfiniz kaçmasın. İstisnalar hariç herkes haddini bilecek, geldiği yeri de gideceği yeri de iyi bilecek, bundan sonra öğrenecek…!

BENZER HABERLER