“Aslında cevap vermekten korkmuyorum, cevabımın şiddetinden susuyorum…!” Dünkü yazımdan dolayı sağduyulu vatandaşların ve gazetemiz takipçilerinin yanısıra özellikle aklıselim siyasilerden aldığım olumlu tepkilerin yanısıra katı fikirli insanlardan da karşıt eleştirilerin tarafıma iade edilmesine bile sevindim. Zira her iki zıt fikirli insanların düşüncelerini bu köşede buluşturup birleştirdiğim için yine de eksik-ziyade mutluyum ki şu anda elinizde bulundurduğunuz ve okumakta olduğunuz gazetenin okunurluğunda fayda sağlamışımdır diye düşünüyorum. (ne cümle oldu dii mi)
*** *** ***
Hoppalaaa… Yahu bu bizim Bakan MÜEZZİNOĞLU’da çok oluyor hani değil mi, adam için ilk başlarda başta bizzat olmak üzere demediğimizi bırakmadık. “Edirne’den adam mı yoktu” dedik, “ithal aday” dedik, “zaten seçilemez” dedik, ”seçilirse bir daha Edirne’nin semtine uğramaz” dedik. Ancak bırakın milletvekili seçilip-seçilmemesini adam Bakan oldu, bu dediklerimizi sineye çekerek dediklerimizden ötürü adam başımızı öne eğdi.
Bakarmısınız dün öğrendiğime göre o seçilemez, Edirne’nin semtine uğramaz dediğimiz Bakan MÜEZZİNOĞLU bu hafta sonu Cumartesi günü Uzunköprü’ye yine gelecekmiş. Adamın bu seri ziyaretlerinden dolayı Uzuköprü’deki TOKİ evlerinden ev almış olabileceğini düşünmüyor değilim yani…! 76 milyon insanın sağlık sorunlarıyla ilgilenen kurumların emir komutasındaki bir insanın seçim bölgesine ayırdığı zaman çokluğuna bakarmısınız. Hemen hemen her hafta sonu Edirne ve ilçelerini ziyaret ederek bana göre özellikle bürokrasiye deyim yerinde ise gına getiren Bakan MÜEZZİNOĞLU hükümeti temsilen geldiği her ziyaretinde Uzunköprülülerden kendisinden ne istediklerini sorarken partisinin teşkilatınının çalışıp çalışmadığını da imtihan etme fırsatı buluyor.
Buraya kadar iyi güzel de bunları kaleme alırken kendileriyle konuştuğum CHP’liler ise haklı olarak ;
“Adam koskoca Bakan, gide-gele, göre göre yüzünü eskitti bizim vekillerde çıt yok. Hoş bırakın gelmemelerini telefonlarımıza çıkmaya tenezzül etmiyorlar.” Sözleriyle sitemlerini dile getiriyorlar.
Şimdi bunları gündeme taşırken haksızyım, yanlı mıyım, yalan mıyım, yanlışmıyım. Milletvekillerimiz GÜRKAN ve DEĞİRMENDERELİ Uzunköprü’ye en son hangi vakit gelmişlerdi hatırlayanınız var mı…! Ama onların Ankara’da çok daha önemli işleri var, mesela DEĞİRMENDERELİ için ;
“SEDEFÇİ’nin tekrar aday gösterilmemesi için CHP Parti Meclisi’ne aday gösterilirse istifa ederim.” Tehdidini savurduğu söylendi, iddia edildi, gazetelerde yazıldı, çizildi ama DEĞİRMENDERELİ bu konuda kendisini arayan Edirne’li basın mensuplarının bile telefonlarına çıkmamış iyi mi…
*** *** ***
N’oldu, KASABALI gene haklı çıktı KESEBİR’in adaylığı konusunda değil mi. KESEBİR peşine taktığı üç-dört kişiyle sokak sokak gezerken ne demiş ve ne yazmıştı KASABALI ;
“Yarın adaylığı kabul görmeyince CHP falan gıylamaz toplar bohçasını doooğru Ankara’ya.” Öyle olmadı mı oldu. Ya onun peşine takılanlara ne oldu derseniz onun yanıtını da benim gibi büyük sözü dinlemeyen KESEBİR’in peşine takılan o üç-dört kişiden alıverin bir zahmet e mi…
Adam ne politikacı be, Ankara’dan Belediye Başkanlığından ziyade ne amaçla geldiğini çözemeden buhar olup uçtu gitti helal olsun yani. Sahi ya neden gelmişti bu adam buraya, ya da madem gelmişti de neden bumerang gibi tersi tersine dönüverdi…! Yok yok dönme derken o baabda değil, zira bu adam DSP’den sonra, CHP’den önce Demokrat Türkiye Partisi’ne de (CİNDORUK) yatay dönüş yapmıştı…