Bu siyaset aynen gördüğünüz gibi, yani kaba tabiriyle yamalı don gibi. Dikişi tutturdunuz mu soluğu Ankara’da, tutturamadınız mı Asan aganın bostan tarlasında bulursunuz. Dün bunu konuşuyoruz Kurtbey eski Belediye Başkanı İlter AKINCI’yla.
“Bu ne rezillik bre KASABALI kardeşim…!” derken siyasette değneğin her iki ucunun yanısıra ortasının bile pislik içerisinde olduğunu ancak bunu yeni farkettiğine vurgu yapıyordu. Sadece tek bir siyasi partiyi değil, tüm siyasi partilerin de aynı değneği tuttuklarına işaret eden AKINCI bu pisliğe bulaşmadan siyasetten uzaklaştığı için kendisini şanslı saydığını ifade ediyordu. (anladınız siz AKINCI’nın ne demek istediğini)
*** *** ***
Edirne’de SEDEFÇİ’den sonra başlayan çatlak hız vermeden devam ederken Cumhuriyet Halk Partisi her geçen gün kan kaybetmeye devam ediyor. Son olarak edindiğim bilgilere göre (Edirne basınından okudum) Edirne Belediye Meclis Üyeliğine aday adaylıklarını açıklayan 76 kişiden 53’ünün SEDEFÇİ’yi aday göstermediler diye aday adaylıklarını geri çektikleri haberi gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanınca GÜRKAN’ın işinin daha da zorlaştığı ifade ediliyor.
*** *** ***
Bana da dün Sabri ŞİMŞEK Hocam söyledi, ona kimin söylediğini de söyledi ama o kişinin ismini şimdilik vermiyorum ki iş çığırından çıkmasın. CHP İl Genel Meclis Üyesi aday adayının birine sormuşlar ;
“CHP bu ülkeye ne yapmıştır, hangi hizmeti getirmiştir?”
Aday adayının (herhalde partisine çok kızdığından) verdiği cevaba bakarmısınız ;
“CHP bu ülkeye en büyük hizmeti rahmetli MENDERES’i astırarak vermiştir…!”
Bu ne yaaaa, bu söylenecek laf mı Allah aşkına. Bu ne bitmez tükenmez bir MENDERES ve Demokrat Parti düşmanlığı, ayıptır, yazıktır, günahtır. Rahmetliyi astırmakla övünen siyasilere bakarmısınız, bu ne aymazlıktıri bu ne utanmazlıktır. Yazıklar olsun senin (sizin demedim) yapacağın siyasete ben daha ne diyeyim…
*** *** ***
Geçenlerde yine bu köşede adaşım İsmail OKUR’un ÇOBANOĞLU’na destek için ve dünkü yazımda da sevgili büyüğüm Salih YAZICIOĞLU’nun dediklerini kaleme alınca dün tesadüfen üçü birden gazetemizde pişti oldular.
Nasıl olduklarına gelince onu da BİLİMSEL (!) olarak ifade edeyim ki bazı arkadaşlar KASABALI tezgah ya da kumpas kurmuştur demesinler ki pişti’nin şahidi gazeteci İsmet YARAŞIR ağabim de bizim gazetedeydi.
Şimdi bizim gazetenin muhabiri Okan kardeşimin geçenlerde maşallah tosun gibi bir evladı dünyaya geldi. Okan kardeşimizde OKURLAR GIDA’dan Mustafa İsmail OKUR’dan Cumartesi günü yapacağı mevlüd-i şerif için pirinç siparişi vermiş. İsmail OKUR’da bu pirinçleri gazeteye getirir, biz gazetemiz imtiyaz sahibi Adnan İHTİYAROĞLU, ben ve İsmail OKUR gazetede çay keyfi yaparken içeriye Ercan ÇOBANOĞLU girer. Çaylar dörtlenirken bu defa önceki gün işi icabı gazeteye gelen ve dün de işlerini teslim almak için gelen Salih Zeki YAZICIOĞLU girer ve böylece gazetenin birinci sayfasındaki resim karesi tamamlanır.
Bu ne yaaa, sanki Cumhuriyet Başsavcısına ifade veriyoruz. Bu detayları yazmak zorunda değilim ama dedim ya BİLİMSEL (!) yazı olsun istedim, ama yine de kimseyi inandırmak zorunda değilim, değiliz. Bu halk kime inanıp-kanmayacağını çok iyi biliyor.
*** *** ***
Dün hayırlı olsun demek için şöyle bir esnaf dükkanına uğrayıverdik YARAŞIR İsmet’le CHP’nin birinci sıra İl Genel Meclis Üyesi Halil İbrahim BULAK’a. Onu bunu bilmem ama bildiğimi söylüyor ve yazıyorum İmam Hatip kökenli olan BULAK’ın kendisine de dedim ;
“Şayet AK Parti’nin birinci sıra adayı Şeref ATEŞLİ olmazsa sen MHP’den de AK Parti’den de destek görürsün, alırsın.” Diye ve alacak da göreceksiniz…