“Yazana zorluk vermeyen yazı, okuyana da zevk vermez.” ( Samuel Johnson )
Bugün günlerden Pazartesi olduğunu bende biliyorum ama bu yazıyı Cumartesi günü akşamın ilerleyen vakitlerine doğru yazmaya başladığımdan doğal olarak sizlerinde dün öğrendiğiniz (9 Şubat Pazar) CHP’nin Edirne Belediye Başkan adayının kim olacağı konusundan sizleri haberdar edemediğim için ne kadar üzgün olduğumu tahmin edemezsiniz. Aynı konuda, yani SEDEFÇİ’nin aday gösterileceği konusunda benimle birlikte üç kişi daha gazetede iddiaya tutuştuk. Bu iddiaya göre eğer ben kaybedersem karizmanın ibresi bir hayli düşecek ancak zaten bunu bile bile ladese tutuştuk…
*** *** ***
Geçen gün ilçenin genç işadamlarından Mustafa İsmail OKUR ile gazetede Galatasarayı konuşurken laf döndü dolaştı Belediye seçimlerine geldi. Her doğrunun her yerde söylenmeyeceğini bildiğim gibi her konuşulanı da buraya aktarmaya gerek duymadım şimdi. OKUR’un açıkça ve çekinmeden ifade ettiği şu cümleyi ilgilenenlere hatırlatayım dedim ;
“Ben makam, mevki, sıfat değil, Uzunköprü’nün nimetlerinden yararlanmasını istiyorum ve arzu ediyorum. Sayın ÇOBANOĞLU’ndan bunun için Belediye Meclisinden sıra falan beklemiyor ve talep etmiyorum, ancak kendisi uygun gördüğü taktirde Meclisin son sırasında bile olsam ÇOBANOĞLU’nun yanındayım.”
Aynı şekilde bu ve buna benzer açıklamayı mesela Milliyetçi Hareket Parti’nin duayenlerinden Ahmet ACAROĞLU ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden Hidayet KAHVECİ’nin de aynı şekilde sıralama gözetmeksizin Başkan adayları Tahsin AKTAŞ ve Enis İŞBİLEN’e açık destek vermelidirler diye düşünüyorum ama onlar düşünmüyorlar herhalde…
*** *** ***
Geçen akşam seçim havasını teneffüs etmek amacıyla şöyle bir Aşçıoğlu Mahallesine uzayayım dedim kendimi mahalle muhtarı Yaşar İREZ’in esnaf dükkanında buldum. Muhtarla az-biraz hoşsohbet ettikten sonra bir-iki paragraf BİLİMSEL (!) yorum yapayım dedim çokbilmiş arladaşlar gibi…!
Malumunuz KASABALI gazete ya da matbaa patronu olmadığı için bu yazıları oturduğu yerden değil de yazacağı konunun muhatabı olan insanların ayağına giderek bu köşeyi ilçe halkı ile paylaşıyor, her ne kadar BİLİMSEL (!) uydurmasakta…
Neyse muhtardan sonra aynı mahallenin bir-iki kahvesine çaya davet edince insanlar zaruri olarak kırmayalım istedik. Ancak merak ediyorum bu BİLİMSEL yorumlar yapan arkadaşlar en son ne vakit gitmişlerdi bu mahalle insanlarının ayaklarına kadar. Herhalde iki seçim öncesi…!
Mahalle halkından İlhan TUFAN adındaki bir vatandaşımız arkadaşımız aynen şöyle diyor ;
“Yahu KASABALI önümüzdeki Belediye seçimleri benim için, bizim için pek o kadar önemli değil, önemli olan daha sonra yapılacak olan milletvekilliği seçimleri. Bak şimdi sağolsun varolsun başımızdaki hükümet sayesinde çocuk parası alıyoruz, kitaplar bedava dağıtılıyor, gıda yardımı var, kömür yardımı var, sağlık yardımı var. Ancak benim korkum ve endişem ya bu hükümet değişir de yerine gelecek olan yeni hükümet ya bizim elimizden bu imkanları geri alırsa biz ne yaparız…!”
Yazının başlığında onun için “GARİP SEÇMEN NEYİ DÜŞÜNÜYOR.” Diye yazdık. Yoksa sen Başkan olacakmışsın, Meclis Üyesi olacakmışsın, muhtar olacakmışsın fakir fukaranın ilgi alanına pek girmiyor. İnsanlar evini-barkını geçindirmenin derdinde, insanlar çoluk çocuğunun rızkının peşinde, insanlar önümüzdeki seçimlerde mahallelerine oy için gidecek siyasilerin bir daha kapılarını açmayacaklarının bilincinde…
*** *** ***
Belki konuyla alakalı olmayabilir ancak yeri gelmişken muhabbet açılmışken hatırlatayım istedim ki roman vatandaşlarımız da Belediye Meclisinde temsil edilmek istiyorlar haberiniz olsun. Zira bu talep onların en doğal ve doğru haklarıdır, oylarını almak için önlerinde taklaya duracaksın temsil edilmeye gelince yer vermeyeceksin yok öyle yağma. Her zaman dediğim gibi yine diyorum ;
“YOK SAYANI YOK SAYARLAR…!” ona göre…