Yıllardır yazıyorum çiziyorum, okuyorum, yol yordam göstermeye çalışıyorum, kimseyi kırmadan rencide etmeden bir şeyler karalamaya (kişileri değil) çalışıyorum ancak bazen köşe başlarında sözde yazı yazanlara bakıyorum afallıyorum doğrusu. Elbette yazı yazmak, hele hele köşe yazısı yazmak öyle sanıldığı kadar kolay bir beceri değildir. Yazdığını okutacaksın, yazdın mı düşündüreceksin, yazdın mı insanları iyiye, doğruya, güzele, doğru yönlendireceksin. Köşe yazısı dediğin öyle hela kapısına yazı yazmaya benzemez…! Abartmayayım ama köşe yazısı yazmak başlı başına sanattır…
Bu meseleye aşağıdaki paragraflarda yer vereceğimden şimdilik sizden bu konu için izin istiyorum…
*** *** ***
Uzunköprü ÇOK KONUŞUYOR…! Dikkat edin ÇOK ÇALIŞIYOR yazamıyorum maalesef. Dün sadece tam 6, (yazıyla altı) esnaf ziyareti gerçekleştirdim. Esnafın iki dudağı arasındaki tek muhabbet ;
“Ne olacak bu kasabanın hali, yaklaşık bir aydır yaprak kımıldamıyor.”
Okulların açılmasına rağmen bu serzenişte bulunanlar arasında yemin billah kırtasiyeci esnafı da dahil. Kahveci ağlaşıyor, beyaz eşyacı ağlaşıyor, zahireci ağlaşıyor, eczacı ağlaşıyor, pazarcı esnafı ağlaşıyor. Tüm bunlara rağmen dün de bahsettiğim gibi bizim Belediye bu akşam konser vererek ilçe halkını ısrarla konsere davet ediyor…! Ya bu işlerin durgunluğundan şikayet eden insanlarda bir tuhaflık var ya da bizim Belediye’nin ORGANİZASYON İŞLERİNDE…! Bir organizedir gidiyor ya sonun da bunun altından inşallah kötü kokular etrafa yayılmaz.
Dedim ya Uzunköprü olarak bizler (bende dahil) sadece konuşuyoruz. Meslek Yüksekokulunu konuşuyoruz, Çakmak barajını konuşuyoruz, Belediye mezbahasını konuşuyoruz, Ergene kirliliğini konuşuyoruz, Hükümet konağının kamyon garajının oraya taşınmasını konuşuyoruz, yeni terminalin nereye ve ne zaman yapılacağını konuşuyoruz. Üstümüze vazife olmayan IŞİD’i konuşuyoruz, rehinelerin kurtarılmasını konuşuyoruz. Konuşuyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz. Çünkü Allah’ın verdiği oksijen bedava, güneşinden istifade etmek bedava, nefes almak bedava. Neticede konuşarak bedava yaşıyoruz, bedava…
*** *** ***
Şimdi başlayalım köşe yazısını yazmaya, isterseniz yazmadan önce dün benim okuduğum ve ulusal basının birinde köşe yazarlığı Lale KEMAL isimli bayanın dünkü yazısından bir paragrafı aktarıyorum ki yazı nasıl yazılırmış birlikte öğrenelim.
İşte o paragraf ;
“IŞİD’e karşı güçlendirmek adına Türkiye, PKK’ya ilave olarak YPG’ye de bizzat kendisi silah desteği vermeli, hatta bu örgütlere savaş taktiği verecek askeri danışmanlar tahsis etmeli.”
Milyonlarca kişinin okuduğu gazetenin köşe yazarına ve yazısına bakar mısınız. Yahu biz bu satırları yazarken Savcısı, Hakimi, Kaymakamı, Valisi yani devlete karşı yanlış bir şey yapmayalım diye ödümüz şeyimize karışırken köşe yazarının dediklerine bir bakın.
Sonra ; “Bu memlekette düşünce özgürlüğü yok.” Diyerek en çok bu köşe yazarları devleti de, hükümeti de halka şikayet ederler. Yazar karısı açık açık teröriste silah verilsin, üstüne de bonus olarak askeri danışman verilsin diyor. Tam Lale yahu… (öteki Lale’lere sözüm yok.)