Aslında yazının başlığını “Tayyip ERDOĞAN Ekmeleddin İHSANOĞLU’na % 15 fark atmazsa bir daha yazı yazmayacağım” diyecektim. Yine ne olur-ne olmaz dedim, büyüklük bende kalsın düşüncesiyle benim en azından iki sene daha yazı yazmaya ihtiyacım var. Bir pot kırmayalım diyerek topu Başbakanımıza attım.
Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanları çatı adaylarını belirlerken “biz Genel Başkanlığımızı nasıl koruruz.?” Hesabını yapıyorlardı. Hesap daha baştan tutmadı, İHSANOĞLU’nun kişiliğini geçmişini iyi analiz edememişler. Öyle bir yanlış yaptılar ki kendilerini bitirirken MHP’yi bilmem ama CHP’yi üçe bölecekler. Ben buradan iddia ediyorum önümüzdeki iki yıl içinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin 80 yıllık siyasi tarihi sona erecek. Geçmişte görüp yaşadığımız gibi Anavatan, Doğru Yol, DSP, SHP gibi tarihin derinliklerine gömülecek ve belki de tarihten ismi dahi silinecek. Bir ihtimal İş Bankasından gelir payı aldığı için DSP gibi tabela partisi olarak kalabilir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’tür lakin ATATÜRK’ten sonraki siyasi yaşamında hiçbir Genel Başkan ATATÜRK’ü temsil edemedi. Rahmetli Mustafa Kemal çağdaş demokrasiye inanmış Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için ülkenin demokrasiyle yönetilmesini istemiştir. Ölümünün hemen ardından milli şef ilan edilen İsmet İNÖNÜ Türk parasından ATATÜRK’ün resmini sildirip kendi resmini koydurarak gerçek niyetini göstermiştir. En büyük hatayı Türk demokrasisinin meşalesi olan rahmetli MENDERES’i astırarak 40 yıllık darbeler rejiminin öncüsü olmuştur.
1960’larda bugünden daha kötü Türk toplumu ikiye bölünmüş, toplum öyle bir gerilmişti ki camiler, kahvehaneler birbirinden ayrılmış iki kardeş birbirine düşman edilmişti. Bu bölünmüşlük kesintisiz 12 Eylül darbesine kadar sürmüştür. Her 10 yılda bir askeri darbe yapılarak demokratik yoldan seçilen iktidarlar cuntacılar tarafından yerle bir edilip ATATÜRKÇÜLÜK kisvesi altında iktidarlar Cumhuriyet Halk Partililere teslim edilmiştir. Sandıktan her seçimde iktidar olarak çıkan partiler yönetimde muktedir olamamışlardır, bu durum 1983 yılına kadar devam etmiş rahmetli ÖZAL’ın iktidar olmasından sonra son bulmuştur. Rahmetli ÖZAL ülkeye demokrasiyi getireyim derken yıllarca darbecilerden tokat yiyen 6 kere gidip 7 kere gelen BİR BİLEN (!) darbecilerle bir olarak ÖZAL’ın ölümüne sebep olmuş ardından da 28 Şubat post modern darbesinin öncüsü olmuştur.
BİR BİLEN’den sonra Cumhurbaşkanı olan A. Necdet SEZER AK Parti iktidarını bir türlü hazmedememiş milleti bölmek, iktidarın önünü kesmek için Cumhuriyet Halk Partililerle Cumhuriyet mitingleri tezgahını kurarak Cumhurbaşkanlığı ödeneklerini bu mitinglere harcamıştır. Bununla da yetinmeyip 2007 yılında o zamanın Genel Kurmay Başkanına E-Muhtıra adı altında aba altından sopa göstermişti. Günümüzün dünya liderlerinden biri olan Tayyip ERDOĞAN dik durarak askeri vesayetin sonunu getirmiştir. Ekmeleddin İHSANOĞLU’nun ikizi olan A. Necdet SEZER bunlarla yetinmeyip Semih KANADOĞLU denilen bir Cumhuriyet Savcısını hükümetin başına bela edip Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk oturumda 367 şartı getirttirerek Abdullah GÜL’ün Meclis tarafından Cumhurbaşkanı olmasını engellemiştir. Kendisi de 3-4 ay fazla Cumhurbaşkanlığı yapmıştır, halkın iradesine güvenen Tayyip ERDOĞAN ülkeyi erken seçime götürerek sandığa gitmiş % 34 olan oyunu %47’lere yükselterek Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere tüm vesayetçilere büyük bir şamar indirmiştir.