Dün 16 Nisan’da Güney Kore Başbakanı Chung Hong-won’un, 300’den fazla kişinin ölümü ve kaybolmasıyla sonuçlanan feribot kazası nedeniyle istifasını sunduğunu ve bunu Soma’da yaşanan facia ile bağdaştıran Uzunköprü’de kırtasiyecilikle iştigal olan bir emekli öğretmenin dediklerine bakarmısınız ;
“Bunu da yazsana KASABALI, bak Güney Kore Başbakanı istifa etti sizin Başbakanınız da istifa etsin. Ama yazamazsın ki…!”
Evet bak yazıyorum Hasan Hocam (ÇAKIR) evet bence de Başbakan ERDOĞAN Soma’da yaşanan bu elim olaydan ötürü derhal istifa etmelidir, zira CHP başka türlü yıkamayacak bu hükümeti…! AK Parti istifa etmeli ki CHP’nin önü açılsın adamlar yoksa seçimle, sandıkla, demokrasi ile iktidara gelecekleri falan yok.
Her ne hikmetse bu Başbakan ERDOĞAN ne menem bir şahsiyetmiş ki herşeyin sorumlusu ve herşeyin faturası kendisine kesiliyor. Şimdi bizim mahalle bakkalının camı kırılsa suçlu Başbakan, bizim BARADAN’ı sanayi sitesinde gazete dağıtırken köpek kovalasa (kovalamış) sorumlusu Başbakan, yağmur yağsa, çamur olsa suçlusu Başbakan zihniyete bakarmısınız. Memleket yas ilan etmiş, insanlarımızın canı yanmış, bunların umurlarında mı varsa yoksa Başbakan, Başbakan, Başbakan…
Ya kendi kendimize bize ne demeli.? Hemde ara-sıra bazı bazı dini bütün insan olduğundan Cuma namazlarına da icabet eden gazetenin evet evet gazeteci muhabir Okan kardeşimin yaptığına bakarmısınız. Millet Soma’ya ağlıyor, bayraklar yarıya iniyor bizim gazetenin muhabiri bunlardan bihaber bir haberci.! Olarak face’den Arif SUSAM’dan “Şımarık Sevgilim” parçasını paylaşıyor. Bu nasıl bir milliyetçilik, bu nasıl bir kişiliktir, bu nasıl bir vicdandır şimdi. Bunu neden yazdığıma gelince bazen çuvaldızı da kendimize batıralım ki başkalarının hissettiği acıyı hissedelim…
Bir siyasi partinin eski İlçe Başkanı’da şu notu düşüyor ;
“Tomaya yardım yapılacağına Soma’ya yapılsaydı…!”
Bu mudur sizin siyaset anlayışınız, bu mudur sizin milliyetçilik anlayılşınız Milliyetçi Başkanım Hakan’ım. Gün olmuş kömür günü, gün olmuş giden ömür günü ama bunların dertlerine bakarmısınız bu faciayı fırsat bilip aynı Gezi olaylarında olduğu gibi milleti Soma’daki yaşananlardan dolayı kışkırtmak.
*** *** ***
Şimdi bunun suçlusu Enis Başkan’mı, adamın her işe yetişmesi, bütün çalışmaları, yapılanları tek başına takip etmesi kolaymı sizce. Bakın şimdi ben tanımam etmem ancak Uzunköprü’de esnafın birinin dikkatini çekmiş Belediye’ye ait bilboardlarda Enis Başkan’ın Anneler Günü için hazırlanan afişlerini belki de sizlerde görmüşsünüzdür ancak benim gibi dikkatinizi çekmemiştir.
Meğer o afişteki Enis Başkan’ın elini tuttuğu anne çoktan vefat etmiş…! O anne Embiye K. Ve ilçemiz esnaflarından Selahattin Ç.’nın da kayınvaliseymiş. Kardeşim hadi Başkan İŞBİLEN tanımaz etmez diyelim bu afişleri hazırlatan Başkanın danışmanları da mı bunları görmez etmez de bu tür yaşanmaması gereken hataları düzeltmezler. Hem sahi ya bu adına danışman dedikleri adamlar Belediye’de ne iş yaparlar, yoksa bizim bilmediğimiz siyasi danışmanlık mı yaparlar…!
*** *** ***
Meriç’in karanfili burnunda Belediye Başkanı Nihat YÖRÜK dün öğle saatlerine doğru geldi gazetemize bizim onun ayağına gideceğimiz yerde adam geldi ayağımıza bizi mahçup etti. (Çok utanırım ya)
Geçen gün benim bu köşeden kaleme aldığım sınır kapısının Eskiköy’e değil de Meriç Kadıdondurma köyüne yapılacağını Başkan YÖRÜK dün bir kez daha teyit ederek ;
“Evet bu konuda sekiz kişilik bir ekip oluşturduk Başbakana iletilmek üzere bir fizibilite raporu hazırlıyoruz.” sözleriyle bunun müjdesini verdi.
Yalnız Başkan konuşmasının arasında öyle bir laf etti ki gülmekten yerlere yattım. Ne dedi biliyormusunuz değerli gazetemiz okurları aynen aktarayım ki siz de azıcık tebessüm edin ;
“Biliyormusun KASABALI Başkan olunca yolları genişletmek için temizlik çalışmalarını başlattım, eski Başkan Erol DÜBEK’in sokağından tam yirmi kamyon çöp çıktı…!”
*** *** ***
Soma’da meydana gelen elim olaylarda hayatlarını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabır memleketime başsağlığı dilerim…