10 Ağustos’ta yapılacak yeni Türkiye’nin rotasını belirleyecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimi üç adayın yarışmasından ziyade demokrasiden, özgürlüklerden, gelişmekten yana olanlarla, darbeden statükodan ve bölünmekten yana olanların seçimi olacaktır. Türk seçmeni o gün ya gelişmeye, büyümeye devam diyecek veyahut da 2002’den önceki koalisyonlar ekonomik krizlerin ve yoksulluğun kararını verecektir.
Şimdi bu kanıya nereden varıyorsun? Diye adama sorarlar. 2002’den önceki günlere dönelim;
Cumhurbaşkanı A.Necdet SEZER Anayasa Mahkemesi Başkanı hukuktan gelme, rahmetli ECEVİT ile DEMİREL’in ortak adayları, Mecliste salt çoğunlukla seçildi. Seçilir seçilmez hükümetle ters düşmeye başladı, alınan ekonomik siyasi ve o günün şartlarına göre düzenlenmiş kararları veya yasaları Anayasaya uygun değil diyerek veto etmeye başladı. Bırak vetoyu hükümetten ziyade o günün genel KURMAY Başkanının görüşünü almadan yasa imzalamadı, hükümetin önünü kapadı rahmetli ECEVİT’i hasta etti.
Ekonomik krize giren ülkede acilen alınması gereken kararları bir memur edasıyla inceledi ülkeyi kaosa soktu sonunda rahmeti ECEVİT’in suratına Anayasa kitabını atarak ülkeyi iflasa sürükledi. 750 lira olan Dolar bir gecede 1.500 lira oldu, üçlü koalisyon dağılma noktasına geldi. DSP bölündü bu kaostan sonra bankalar batmaya ve ülke felakete sürüklenmeye başladı. Buradan “nemalanarak çıkarım” diyen Sayın BAHÇELİ ; “3 Kasım’da seçim var” diyerek hükümeti yıktı. Sonrada % 8 oy alarak Meclise bile giremedi.
Bu memur zihniyetli Cumhurbaşkanı A. Necdet SEZER 2003 yılında % 34 oy ve 365 milletvekiliyle iktidar olan AK Parti hükümetine adeta kan kusturdu. Öyle şeyler yaptı ki hükümeti devralmaya gelen AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın elini bile sıkmadı. 2007’de Cumhurbaşkanlığı sona erene kadar hükümete kan kusturdu, iktidarı yıkmak için elinden geleni ardına koymadı. Cumhurbaşkanlığı bütçesini darbecilere harcayarak Cumhuriyet mitingleri düzenleme tezgahları kurdu. Statükoyu korumak Türkiye’nin gelişmesini önlemek için darbecilerle her türlü melaneti yaptı. Üniversitedeki yandaşlarıyla orduyu göreve çağırdı.
Türk halkının oylarıyla seçilmiş hükümete hiç saygı duymadı, onun için diyorum ki Ekmeleddin İhsanoğlu’da, SEZER’in bugünkü versiyonu. Aynı kafa, Mısır’daki darbeciyi destekleyen zihniyetin temsilcisi. Ekmeleddin beyin biraz farkı var hiç olmazsa arada besmele çekiyor. Biraz gericilik yobazlık var ama tam darbecilerin istediği gibi laik, hanımının başı açık. Tabi insan kendisine güvenemeyip aday olamazsa böyle başkalarının uydusu haline gelir. Adayı Mısır’dan getirir, paralenin kölesi olur dış güçlerin oyuncağı haline gelir.
Ben buradan Selahattin DEMİRTAŞ’ı kutluyorum, adam PKK’nın Avukatı siyasi temsilcisi ama yürek var partisinin adayı olup Türk halkından oy istiyor. Sayın BAHÇELİ’de ,ERDOĞAN ve DEMİRTAŞ için “aday olamaz“ diyor, atıp tutuyor ancak atıp tutmakla vatan millet Sakarya edebiyatıyla bu işler olmuyor yürek varsa çıkarsın aday olursun, başkasını peşinden koşmazsın.