Günlerdir çeşitli spekülasyonlarla birlikte “adayı kim olacak?” sorusuna cevap aradığımız Milliyetçi Hareket Parisi’nin Belediye Başkan adayının açıklanmasıyla birlikte (!) benimle beraber hem ilçe kamuoyu ve hemde sair siyasi partiler ve bu partilerin adayları da bu meraklarını gidermiş ve rahat bir nefes almış oldular.
Konuya girmeden önce şunu şeffaf bir şekilde ifade etmekte yarar görüyorum ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gayri resmi nüfusu 76 milyon kadar oduğu ifade edilse de bu nüfus miktarı beni pek değil, hiç ilgilendirmiyor. Beni ve bizi ilgilendiren asıl nüfus havasını ve suyunu birlikte tükettiğimiz 40 bin küsur insanın ortak yaşamlarını paylaştıkları yerleşim yeri olan UZUNKÖPRÜDÜR…
Elbette ki ilçenin en zengininden en fakirine, en okumuşundan en cahiline kadar olan insanların farklı siyasi ya da dünya görüşleri olacaktır. Eğer demokrasinin varlığına inanıyorsak bundan doğal ne olabilir ki. Saygı ve hoşgörü çerçevesinde, haksızlık ve hakaret etmeden fikirler ya da siyasi tercihler tartışılabilir ancak olası muhtemel bu tartışmalar kavgaya, gürültüye, gümbürtüye, küskünlüğe kadar vardığında bizim Uzunköprülüğümüz yara alır, zarar görür.
Siyasi parti Genel Başkanlarının ekranlarda birbirlerini eleştirirken bazen ipin ucunu kaçırdıklarına hepimiz tanık oluyoruz. Ancak onların böyle davranmaları ben şahsen gayet normal karşılıyorum, çünkü onlar kitleleri etkilemek ve partilerine daha çok oy ve sempatizan kazandırmak için bunu yapmakta kendilerini zaruri hissediyorlar. Ancak dedik ya burası 40 bin nüfuslu bir kasaba, burada hemen hemen herkes birbirini hasbelkeder tanıyor, biliyor. Onun için yıllardır sayıkladığım gibi bir kez daha yineliyorum.
Mesçit Mahallesinde geçen gün bir cenaze vardı, Atatürk Mahallesinde genç bir çiftin düğünü vardı, Bey Mahallesindeki trafik kazasında üç kişi çeşitli yerlerinden yaralanarak Devlet Hastanesinde müşahade altına alınmıştı, genç bir çiftimizin dünya tatlısı çocukları dünyaya gelmişti ve ben buralarda hiçbir siyasi partinin Genel Başkanını göremedim. Peki sizler gördünüz mü…!
Peki kimi ya da kimleri görürsünüz ya da gördünüz. Örneğin Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı İnanç SÜLÜŞ’ü, Belediye Başkanı Enis İŞBİLEN’i, AK Parti İlçe Başkanı Çağatay YILMAZ’ı, Belediye Başkan adayı Ercan ÇOBANOĞLU’nu, Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Erdoğan ORMAN’ı, Belediye Başkan adayı Tahsin AKTAŞ’ı. Sivil toplum kuruluşlarının Başkan ya da temsilcilerini buralarda görürüz, ama siyasi partilerin Grup Başkanvekillerini göremeyiz, göremezsiniz.
Bu arada Milliyetçi Hareket Partisi’nin Belediye Başkan adayı Tahsin AKTAŞ’ı ve yanına alacağı Belediye Meclis Üyesi arkadaşlarını şimdiden tebrik ediyor ve samimi olarak kutluyorum. Çok kritik bir zamanda elini taşın altına koyarak birçok parti büyüğünün gösteremediği medeni cesareti göstererek adeta partisini sırtlayan “genç bozkurt” ünvanını şimdiden aldı. AKTAŞ için çıktığı bu yol hiç de duble yola benzemiyor, oldukça engebeli bir maraton yolunda bir kere AKTAŞ iki tecrübeli isimle yarışacağı için işinin çok zor olacağını benim ve partilileri kadar kendisi de çok iyi biliyor.
Son paragrafla yazının başlığına bakarak sakın ola ki başlıkla bu paragraf arasında bir bağlantı kurmaya kalkışmayın zira genç kardeşimizin bu ilk ve zorlu yolculuğunda yalnız bırakılmayacağına gönülden inandığımı belirtirken başlığın sadece “YİĞİTLİK” kelimesini AKTAŞ’a yakıştırdım o kadar.
Cömertlik mevzuunu yazmaya bugün bize ayrılan arsanın parselinde yer kalmadığından değinemiyoruz, bir başka sefere kısmetse inşallah…