Gezi Parkı olayları başlamadan kısa bir süre önce Ankara’da Milli Birlik Kurultayı diye bir toplantı yapılmıştı hatırlarsanız. Hani kendilerinin birbirlerine yıllar önce yakıştırdıkları sıfatlarla tarif edersem eski komünistlerden Ali TOPUZ ve yine eski faşolardan Hüsmen CİNDORUK’un birlikte önderlik ettiği bu toplantıda aslında Gezi Parkı’nın çalı-çırpısı toplanmış, ancak kibriti kimlere çaktıracaklarına karar veriyorlardı. Kendileri artık morukladıkları için elbetteki yıllar önce olduğu gibi kibriti çakmak için bu işe gençleri alet edeceklerdi ve ettiler de. Geriye dönüp bir hatırlayalım düzenden, demokrasiden, kalkınmadan, barıştan, istikrardan ve huzurada rahatsız olanlar 27 Mayıs 1960’ta, 12 Mart 1971’de ve 12 Eylül 1980’deki darbe olaylarında da kibriti gençlere çaktırmadılar mı. Taksim Gezi Parkı olayları da bunların provası değil mi sizce de… Bırakın kardeşim, kinle, nefretle, yakıp-yıkarak, zorbalık yaparak, heryeri ateşe vererek, şiddete başvurarak değil, uzlaşarak, anlaşarak, konuşarak madem mevcut iktidardan bıktınız, rahat battı, gelin önümüze konulacak ilk sandıkta ben de sizler gibi çapulcularla bu hükümeti sandığa gömmeye varım diyorum. Daha ne diyeyim şimdi…! Biraz kaba olacak ama bakın genç kardeşlerim benim, çapulca kardeşlerim benim büyüklerininizin sizlerin eline tutuşturduğu kibriti bırakın maazallah Allah korusun bir yerleriniz tutuşuverir sonra sizi TOMA’lar bile söndüremez haberiniz olsun…! Şimdi şunu demek istiyorum, olaylara bakarken öküzün trene baktığı gibi bakarsanız hakikatı göremezsiniz. Gözlerinize perde iner de geleceğinizi karartırsınız benden hatırlatması. Önce hukukun üstünlüğünü, özgürlüklerin genişletilmesini, birbirimizin konumuna, fikir ve düşüncelerine ilk önce saygılı olmayı öğrenelim. Sen komünistliği (kainatta kaldıysa…!) savunurken bırakında bende hiç olmazsa Uzunköprü milliyetçilliğini yapabileyim. Gezi Parkı olayları Uzunköprü ve Uzunköprülülere yürüyerek tenekelerle gürültü çıkardıkları için ne verdi…! Ama ben bir uzunköprü’lü biri olarak bu gençleri karşı kaldırımda gördüğümde hiç olmazsa selam verdim. (bedava da ondan) Onun için büyük düşlerin adamı olmak varken küçük insanların peşinden koşmayı bırakın. *** *** *** Hikaye bu ya bir ilçeye bir Kaymakam atanmış. Kaymakam yanına başçavuşu alıp, köylülerle tanışmak üzere köy, köy dolaşmaya başlamış… Bakmışlar ki yolda bir adam kucağında bir eşek yavrusuyla gidiyor… Kaymakam baş çavuş’a demiş ki ; “ben bu köylülye biraz sataşayım” başçavuş kaymakamı uyarmış ; “aman efendim, bunlar lafta altta kalmazlar, dikkat edin” Kaymakam ; “bir şey olmaz, ben yıllarca mektep okudum, kültürlüyüm, cahil bir köylü mü demiş. beni lafta yenecek” Neyse arabayı durdurup köylüye yanaşmışlar Kaymakam selam verip sormuş ; “nereye böyle kucağında yavrunuzla…!” köylü bir Kaymakama bakmış, birde başçavuş’a “mektebe, mektebe yazdırmaya gidiyorum, çok okursa Kaymakam, az okursa başçavuş olsun diye…!” *** *** *** Haa onu diyecektim şu Köylere Hizmet Götürme Birliği meselesi son olarak Kaymakam Uğur KOLSUZ konuştuğuna göre bitmiştir sanırsam, bu ne böyle be kardeşlim devletin başlaması ve bitirmesi gereken ilçede onlarca plan proje varken Kaymakamı ne işlerle meşgul ediyorlar işe bakarmısınız. Üniversite var, yurt var, baraj var, okul var, su var, yol var, TOKİ var, iktidar partisi devletle el-ele vererek proje üreteceği yerde, ne yapabiliriz? Diyeceği yerde laf yetiştirmeye çalışıyor, hadi be sende… Bereket ilçede muhalefet yok, amman anmayalım onları da birde onlar durduk yerde bir basın açıklaması yapmasınlar, millete zaten bıkkınlık geldi. Ooooof yine daraldım, sizi de daralttık bu sıcak havada…