Herkes birşeyler söyledi, muhtarlar diyeceğini dedi, ilgili şahıs diyeceğini dedi. Yalnız üç kişinin de diyecek birkaç kelimesi vardır belkide ondandır bu susmaları Köylere Hizmet Götürme Birliği ile ilgili olarak. Şimdi sıra bir önceki Kaymakam Mehmet AYDIN’da, şimdi sıra iktidar partisi İlçe Başkanı’nda, İl Genel Meclis Üyesi’nde. Evet beyler biz aradan çekiliyoruz sizi dinliyoruz. Buyrun…!
*** *** ***
Olayların bilmem kaçıncı seyir gününde bende bıktım usandım şu Gezi Parkındaki dalaşmalara. İyi hoşda bu gösteriler gerçekten ağaçlar için mi yapılıyor veya sizler buna gerçekten inanıyormusunuz? Televizyon ekranlarından izlediğim kadarıyla orada bulunan dürüst, samimi, çevreci, duyarlı, sağduyulu ve ne istediğini bilen insanların arasına sızan yüzleri maskeli, ellerinde kaldırım taşları, sapanlar ve sağa sola çeşitli yazılar yazan, esnafın vitrinine saldıran insan görünümündeki yaratıkları gördükçe insanın insanlığından utanası geliyor.
Gezi Parkındaki ağaçları bahane ederek etrafa terör estirenlerin yaklaşık 20 günden beri evlerine, işlerine gitmeyen ve gitmemekte direnen bu insanların bana göre ne kendilerine ve ne de bu ülkeye zerre kadar faydaları olmamıştır, olamaz da.
Abartmadan söyleyeyim benim bile adını yeni duyduğum Sosyalist Demokrasi Partisi diye bir siyasi parti binasında Gezi Parkı ile ilgili olarak Cumartesi günü polis arama yapıyor, ele geçirilenler mini bir cephaneliği andırıyor. Cuma günü ise görmüşünüzdür yaşı takriben 60-70 olan bir kadın elinde sapanla polise taş atıyor. Yine bir genç koluna kan grubunu yazmış, belli ki olaylara karışacak ve şayet yaralanırsa damarındaki kan çabuk bulunsun diye.
Bunlar İstanbul’un göbeğinde yaşanırken biz dönelim kendi kasabamıza. Burada da bu işleri iyi bilmeselerde birileri uzmanlık alanında tecrübe ediniyor olsa gerek…! Uzunköprü’de yapılan ilk protesto yürüyüşünde Başbakana ve eşine küfürler havada uçuşurken bu yürüyüşü tertip edenler hiç düşündüler mi acaba bu sinkaflar gün olurda geri teperse değil mi…!
Bakın bizim gazetenin ilk sayfasındaki haberin resmine, sübyan sayılacak yaşta olan bu çocuklara slogan attıranlar, yürüyüş yaptıranlar, aralarına katanlar, ön saflarda tutanlar neyin haklılığından, neyin demokrasisinden bahsedebilirler. Bazıları ilköğretim, ortaokul ve lise çağında olan bu çocuklara ;
“Durun, yapmayın, etmeyin, siz daha çocuksunuz.” Demesi gereken oradaki yetişkinler çocukları alet etmekten aksine bu işten hoşnut oluyor, zevk alıyor. Üzüldüğüm başka konu ise bu yetişkinlerin içerisinde emekli öğretmenlerin de olmasıdır. Ne kadar acı değil mi…! Bunların yetiştireceği nesil ancak yürüyüşlerde, mitinglerde olur. Okulunda, dersinde, dersanesinde olmaz herhalde. Yazıklar olsun be kelime dağarcığımı yitirdim şuraya koyacak kelime bulamadım, hepinize yazık…
*** *** ***
Şimdi aşağıdaki risaleyi bu gösteri meraklıları için not düşüyorum, düşerken iyi düşünsünler diye ;
Rus devlet başkanı Brejnev Amerika’yı ziyaret ettiğinde Ford’un davetlisi olarak Beyaz sarayda davet edilmişti. Ziyaretin ertesi sabahı Ford Brejnev’e geceyi nasıl geçirdiğini sordu: “Çok iyi uyudum ve ilginç bir rüya gördüm.
– Yaa ne gördünüz?
– Beyaz sarayda komünist bayrağının dalgalandığını gördüm.
Brejnev’in bu cevabına Ford karşılık vermedi. Bir yıl sonra Ford’da Rusya’ya ziyarete gitti. Sabah olunca Brejnev ona nasıl uyuduğunu sordu.
Ford: “İyi uyudum ve ilginç bir rüya gördüm.
– Ne gördünüz?
– Kremlin’de komünist bayrağı dalgalanıyordu.
Brejnev pek memnun olmuştu. Ford devam etti:
– Ama bayrakta acaip yazılar vardı.
– Ne yazıyordu ne yazıyordu?
– Vallahi okuyamadım zira yazılar Çince idi…!”
İstanbul’da yürüyüş yapanların arasında dolaştırılan ve bayrağa benzetilen bez parçalarına da iyi dikkat edin. Bu ülkenin tek bir bayrağı vardır, o da şüphesiz ay-yıldızlı TÜRK bayrağıdır. Sağlıcakla…