AK Parti İlçe Başkanı’nın az-biraz canı sıkılacak ancak bunu da buradan kasaba ahalisine duyurmazsak işimizi savsaklamış veyahut taraf olmuş olarak diğer tarafa haksızlık etmiş oluruz düşüncesiyle havadisi sizlerle paylaşıyorum.
Hani önümüzdeki Aralık ayında gerçekleştirilecek olan AK Parti ilçe kongresi öncesi “sandık konulacak mı?” muhabbeti hemen hemen bütün gazetelerde yer alırken bizim gazete bu sipariş haberi es geçip ciddiye almamıştı. Genel Başkan Yardımcısı Süleyman SOYLU her ne kadar
“Kongrelerde tek adayla seçime gidilecek.” Dese de Uzunköprü’de pek öyle tek adayla seçime gidilmeyecek gibi görünüyor. Zira dün ayak üstü bu meseleyi parti eski İlçe Başkanı Şadan ATALAY ile konuşurken Başkan bu konuda kesin konuşarak;
“Trakya’daki teşkilatlarda tek adayla seçime çok zor girilir, birçok İl ve ilçede olduğu gibi Uzunköprü’de de mevcut Başkanın haricinde adaylar çıkacaktır. Mesela (ben) biz arkadaşlarla kongre için liste hazırlıyoruz…!”
Sözleriyle önümüzdeki kongre sürecine tatlı bir heyecan getirmiş oldu, kaldı ki Edirne İl Yönetiminin Uzunköprü’de yeni bir Başkan arayışına girdiğini ben daha iki-üç ay önceden partililerden duyup öğrenmiştim. Dün ATALAY’da bu isim arayışını tarafıma teyit edince beni daha da bir merak sardı. Hayırlısı bakalım…
*** *** ***
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde akıl ve aday ortaklığı yaparak adeta bundan sonra kanka olduklarını cümle aleme ilan eden BAHÇELİ ve KILIÇDAROĞLU’nun bu kankalıkları fazla uzun sürmedi. CHP lideri KILIÇDAOĞLU’nun hükümetin tezkere konusunda;
“MHP’nin milliyetçiliğini tartışmaya açarım” sözleri BAHÇELİ’yi germeye yetti. Bu iki ayrı zıt düşünce sahipleri Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl birleştiler, nasıl hemfikir oldular ben bir Milliyetçi olarak hala anlamış değilim. Benim gibi sürüyle anlamayan ve bu birlikteliği tasvip edip onaylamayan Sözde Milliyetçiler var ama benim kadar maalesef seslerini yükseltemiyorlar yazık. Kardeşim parti içi demokrasi denilen şeyi bilmez misiniz siz, konuşmaktan ve fikrinizi beyan etmekten neden çekiniyorsunuz ki…
*** *** ***
Bizim gazetecilik mesleği ve literatüründe güzel deyim ve sözlerin yanı sıra ürkütücü sözler de mevcuttur.
Mesela Atatürk diyor ki ;
“Özel maksatla neşriyat yapan bazı gazetelerin, halkın ekseriyeti üzerinde yaptığı tesir, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde değildir.” (M. Kemal ATATÜRK)
Yani “özel neşriyat…!” ile neyi kastettiğini kendini gazeteci zannedenler çok iyi bilir ve bilmelidirler. Bir de ; “Kaleminden kan damlatmışsın.” Denir. Elinde gazete imkanın var diye, kalemin var diye bu kalemi kılıç olarak, silah olarak kullanarak haber yapayım diye gazeteci sağa sola saldırılmaz. Gazeteci varsa şayet bir insanın, bir kurumun, bir kuruluşun, suçu kusuru bunu saldırıyla, karalamayla, çamur atarak yaparsa halkın nezdinde kabul görmez. Bunu ben demiyorum, bakın yukarıdaki sözde bunu Mustafa Kemal ATATÜRK diyor.
Gerçi bir kuruluşumuza bu denli neden saldırı dizisi düzenlendiğini bu ilçede yaşayan herkesin bildiği gibi diğer kurum ve kuruluşlarda görev yapan sağduyulu insanlarımız bu konu hakkında ne diyorlar biliyor musunuz? Onu da kısaca belirteyim ;
“Bu kişilerin çarkı bozulduğunda bize de saldırmayacaklarının garantisi yoktur. En iyisi mi bunlardan uzak duralım…!”