BÜYÜYEN TÜRKİYE DARALAN UZUNKÖPRÜ (7)

85-86’lı yıllar Türkiye ve dünyada her alanda değişimin yaşandığı yıllar oluyor, Türkiye ekonomik ve demokrastik değişimler yaşarken dünyada komünizm bitiyor. Rusya’da Gobaçov tankın üzerine çıkarak II. Dünya savaşından sonra kurulan komünizmin sona erdiğini haykırıyor, ve bir devrin kapanıp yeni bir devrin öncülüğünü yapıyordu. Bununla beraber Türkiye’de bazı insanlar hiç bilmediği ve ya komünizmin pençesinde yıllarca […]
Yazarlar - 21 Mayıs 2013 09:55

85-86’lı yıllar Türkiye ve dünyada her alanda değişimin yaşandığı yıllar oluyor, Türkiye ekonomik ve demokrastik değişimler yaşarken dünyada komünizm bitiyor. Rusya’da Gobaçov tankın üzerine çıkarak II. Dünya savaşından sonra kurulan komünizmin sona erdiğini haykırıyor, ve bir devrin kapanıp yeni bir devrin öncülüğünü yapıyordu.

Bununla beraber Türkiye’de bazı insanlar hiç bilmediği ve ya komünizmin pençesinde yıllarca soykırıma uğramış en zor koşullarda kendi memleketlerinden sürgün edilmiş her türlü eziyeti gördüğü halde kimliklerini kaybetmemiş beş tane yeni Türk Cumhuriyeti meydana geliyor. Önce Azerbaycan arkadan Kazakistabn ve Türkistan, Tacikistan bağımsızlıklarını ilan edip kendi cumhuriyetlerini kuruyorlar.

16 Devletten teşşekkül eden Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti dağılıyor. Ülkemizde de insanlar Türkiye Cumhuriyeti dışında Türkler olduğunu hayrele görüyorlar. Komünizmin insanlık için ne büyük bir bela rejim olduğunu öğreniyorlar. Özal’la başlayan liberal ekonominin bir yandan güzellikleri meydana çıkarken, diğer yandan da yolsuzluklar dizboyu başlıyordu. Türkiye’de yaşanan bu yolsuzluk furyasına ilçemizde de bazı kurucu şahısların vesayeti altında Bayındırlık Müdürlüğünü ellerine geçiriyorlar, ihaleler almaya başlıyorlar.

İlk önce bina ihaleleri yapılıyor, arkadan tali köprülerin ihaleleri alınıyor, bazı köylerin muhtarlık binaları, sağlık ocakları v.s inşaatlar peşkeş çekiliyordu. Bu yapılan bina ve köprüler birgün bile içinde oturulmadan üzerinden geçilmeden yıkılıyordu. Bu yapılan yolsuzluklar Anavatan Partisi’ni öyle bir hale getiriyorki bir daha bırak seçim kazanmak ANAP İl Genel Meclis Üyesi dahi çıkaramıyordu.

Bunları yapan ANAP’ı bu hale getiren bu adam bugün hükümet binasının en değerli bilirkişilerinden biri ve bürokratların eli-ayağı…! (bu konuya önümüzdeki günlerde daha detaylı değineceğiz) ÖZAL’ın eşi, kızı ve çocukları öyle bir saltanat yaşıyorlar ki Türk halkı bir yandan ekonomik devrimleri yaşarken bu devrimlerden bazıları da nasıl saltanat hayatına geçtiğini görüyordu.

Bu arada bazı generaller mesai saatinde tenis oynamaya başlıyorlar, ülke demokrasi ve asker arasında sıkışıp kalıyordu. Yepyeni bir parti olan ANAP’ın altı yavaş yavaş oyulmaya başlıyordu. Kenan EVREN tarafından siyasi yasaklı hale getirilen eski siyasetçiler özgür kalsalarda siyaset yapamıyor, bu da hükümet üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu.

Başbakan ÖZAL siyasi hayatının en büyük hatasından birini TBMM’de tüm siyasi partilerle beraber kaldırılması gereken yasağı referanduma götürüyor, kendisinin ve partisinin sonunu hazırlıyordu. Referanduma giden yasaklar % 1 oy farkıyla kalkıyor, daha önce beş kere hükümet kuran muhtıra ve darbelerle Başbakanlık elinden alınmış Çoban SÜLÜ köylüye yaşam boyunca en büyük taban fiyatını vermiş, işçi en iyi hakları onun döneminde elde etmiş, rahmetli KARAOĞLAN Bülent ECEVİT’in yasağı bitiyordu.

Birdenbire siyaset yüzde % zemin değiştiriyor, meydanlara inen bu iki usta siyasetçi insanların beyinlerini yeniden karıştırıyor, hızla eridiğini gören ÖZAL seçim sistemi değişikliğine gidiyor % 34 oy alarak yeniden tek başına iktidar olsa da kamuoyu desteğini kaybediyordu. Arkadan gelen Belediye seçimlerinde % 17’lik oy oranı parti içini ve iktidarı sallıyor, ülke yeniden siyasi kaosa sürükleniyordu….

(devamı var)

***                             ***                             ***

Not ; Uzunköprü halkının % 99’u Atatürk’ü canı gönülden seviyor, ATATÜRKÇÜLÜK flamayla değil, kendi tankını yaparak, kendi uçağını yaparak halkının refahını dünya devletlerinin seviyesine çıkararak olur.

 

BENZER HABERLER