İki yıl devam eden askeri idare Amerika ve Avrupa Birliği ülkelerinden yavaş yavaş baskı görmeye başlıyor, bir an önce demokratik yönetime geçilmesi için tavsiyaler alıyorlardı. Ekonomik ambargonın devam etmesi Türkiye’nin sanayisi için acil olan bazı ham maddelerin ülkeye gelmemesi ekonomi üzerinde baskıyı yoğunlaştırmaya başladı. Bunu gören Kenan EVREN yeni bir Anayasa yapmak için profesör, bilim adamları ve sivil toplum örgütlerinden teşekkül eden kurucu meclis oluşturdu.
Bir taraftan yeni anayasa yapılırken bir taraftan da meşhur 24 Ocak kararları ilan ediliyor, ve Türk parası yabancı paralar karşısında devüle ediliyordu. Devalüasyonun ne olduğunu öğrenmeye başlıyorduk. 1982 yılında yapılan Anayasa referanduma sunuluyor, halkta neyin ne olduğunu bilmeden %92 EVET oyu veriliyordu. Ben ve eşim 1982 Anayasına RET oyu verdim, bununla da gurur duyuyorum.
Askeri vesayetle hazırlanan darbe Anayasası zaman içinde binlerce kez deliniyor 21 yıl sonra dahi bu Anayasadan kurtulamıyoruz. Öyle bir Anayasa ki iktidar olana öyle bir güç veriyor ki yıllarca başörtüsü zulmünden kurtulamayan, her Cuma namazından sonra gösteri yapan, bu mücadelenin sonunda Türk halkının üç dönemdir iktidar yaptığı AK Parti hükümeti dahi bu Anayasayı çok seviyor.
Referandumdan sonra siyasi partiler kuruluyor, ekonominin başında bulunan ÖZAL Anavatan Partisi’ni, Necdet CALP Halkçı Parti’yi, Kenan EVREN’de Turgut SUNALP’a Horoz Partisi’ni kurduruyordu. Turgut ÖZAL parti tüzüğünü milliyetçi, sosyal demokrat ve liberal ekonomiyi savunan görüşlerle donatıyor, kurucular heyetine eski devrimci Cavit KAVAK, Ülkücülerden Yaşar OKUYAN, Halil ŞIVGIN gibi isimlerle beraber liberal görüşteki insanlardan oluşturuyor.
Necdet CALP daha ziyede sol görüşlü insanlardan parti yönetimi oluşturuyor ve devletçiliği savunuyor. Turgut SUNALP’ın partiside vesayetçi olduğu için onun yönü belli olmuyor. Ekibi daha ziyede il ve ilçelerde o ilçenin zengin ve işadamlarından oluşturuyor. Parti il ve ilçe başkanları da emekli albay ve generallerden oluşuyordu. Bu üç parti 1983 genel seçimleri için meydanlara çıkıyor, ANAP’ın başındaki rahmetli ÖZAL her gittiği bölgede büyük kalabalıklar oluşturuyor, Anadolu halkı ÖZAL’ı dini yönünden ve ekonomik görüşleerinden dolayı severek bağrına basıyor.
Türkiye’de ilk defa özelleştirmeden sözediliyor, televizyon ekranlarında seçim tartışması yapan ÖZAL Boğaziçi Köprüsünü satacağını söylüyor. CALP’ta ; “sattırmam” diyor. “Satarım–SATTIRMAM” sözleri seçimlere damgasını vuruyor.
Neticesinde ÖZAL köprüyü sattı ama köprü 21 yıldır aynı yerinde durduğu gibi köprüyü hiçkimse alıp götürmedi…! Yapılan ilk genel seçimlerde %42 oy alan ANAP 250 milletvekili, %35 oy alan CALP 127 milletvekili, % 17 oy alan Kenan EVREN’in Horoz Partisi 63 milletvekili çıkarabildi.
Seçimlerden sonra hayal kırıklığına uğrayan Cumhurbaşkanı Kenan EVREN, ÖZAL’a hükümeti kurdurmamak için her türlü mücadeleyi verdi ama sonunda kıvıramayıp hak edene görevi teslim etmek mecburiyetinde kaldı. ANAP iktidarı ile beraber Uzunköprü’nün ekonomik yapısı değişmeye başladı. Oy deposu olan köylü ve üreticiye verilen yüksek taban fiyatları ekonomisi tarıma dayalı olan Uzunköprü ve Meriç’i adeta uçurdu.
1985’li yıllarda Uzunköprü Türkiye’nin Adana’nın Ceyhan ilçesinden sonra en zengin yerleşim bölgesi oldu. 31 ilden daha fazla vergi veren ilçe konumuna yükseldik.
(devamı Cuma’ya)