Ülke gündemi ; Barış süreci, Başbakan’ın Diyarbakır gezisi, içinden çıkılmayan dersane beyanatları, siyasi partilerin Büyükşehir Belediye Başkan adayları gibi konularla meşgul olurken Uzunköprü ise CHP’nin telefonla yaptırdığı anket çalışması ve AK Parti’nin Pazar günü gerçekleştirdiği temayül yoklamasının yanısıra haftasonu geniş bir katılımla gerçekleştirilen MHP Uzunköprü İlçe Teşkilatı’nın toplantısından neden hala aday açıklaması yapılmadığını tartışıp konuşuyor.
Defalarca yazdığım gibi bir kez daha tekrarlıyorum CHP’nin gerek yazılı olarak kayıt altına alınan ve gerekse telefon aracılığı ile yapılan anketlerinden hangi aday çıkarsa çıksın sonucun İŞBİLEN aleyhine çıkacağına kesinlikle ihtimal vermediğim gibi aynı şey AK Parti’nin adayı için de geçerlidir.
Bugüne kadar yaptırılan anketlerden kimlerin ne kadar puan aldığı ve kimlerin sıralamadaki yeri nedir herhangi bir fikrim yok, çünkü hangi aday adayına sorduysam ;
“Ben birinci sıradayım.!” Cümlesini kurdu bana. Ancak temayül yoklamasından feriştahı çıksa sonuca etki edemeyecektir. Bunun nedenini eski milletvekili Ali AYAĞ örneğini vererek dünkü yazımda izah etmiştim. Onun için bu konuyu uzatmaya gerek duymuyorum zira Milli Görüş zırhına sığınarak ;
“Bu benim hakkım” diye çırpınarak feryat figanlarla ortalıkta fırtına koparmaya çalışanların derslerine hiç çalışmadıkları ortada. Bu tip polikacılar her zaman ;
“Partim ne görev verirse yapmaya hazırım.” Derler ama istedikleri görev verilmeyince de ortalığı birbirine katarak kendi partisini bile karalamaya ve eleştiri yağmuruna tutmaya gayret göstermişlerdir. Bakın şimdi bu bahsettiğim kişiler temayül yoklamasından çıkamadıkları zaman kendi partisine nasıl bir tavır alacaklar birlikte göreceğiz.
Ancak bu dediklerime bir de CHP kanadından bakınca çok tuhaf gelişmelere tanık oluyoruz şu son günlerde. Örneğin Edirne’nin en küçük ancak en turistik ilçelerinden Enez’e bakıyoruz. Gelin birlikte bakalım ;
Enez’in CHP’li eski Belediye Başkanı Abdullah BOSTANCI bu defa AK Parti’den yeniden Belediye Başkanlığına aday olduğunu açıklarken ;
“Tecrübelerimle birlikte hükümetin iktidar gücü ve Bakanımızın avantajını kullanara Enez’i hak ettiği yerlere getirmek istiyorum.” Sözleriyle solu adeta ters köşeye yatırırken ilçede tek bir AK Parti’li kendisine ;
“Hayır sen başka partiden gelip bizden aday olamazsın.” Demiyor.
Buna bir örnek de solun DSP’sinden verelim de bazılarının kafasına iyice “dank” etsin. Bir dönem DSP Edirne İl Başkanlığı yapan ve milletvekili adayı olan Okan AKAR şimdi AK Parti’den Edirne Belediye Başkanlığına aday adayı oluyor. Bu kişiye de parti içerisinden “olamazsın” demiyor, diyemiyor, diyemez. Zira Genel Merkez aday adayına şu partiden gelmiş, bu partiden gelmiş, sağcıymış, solcuymuş, Milli Görüşçüymüş, ilerici-gericiymiş yakıştırmalarıyla, yaftalarıyla değil, KİMİNLE KAZANIRIZ.? Sorusuna cevap arayarak çalışmalarını sürdürüyor. Onun için yazının başlığını yukarıdan indirip tam da buraya koyarsanız ne demek istediğimi anlamış olursunuz. Leb demeden gündöndü dediğimi anladınız ya ne diyeyim cin gibisiniz maşallah…!
Ancak ortalarda dolaşan bazıları kendilerini ADAY olma konusuna öyle kaptırmış ki, onların bu halleri şu aşağıdaki espriyi hatırlattı ;
Temel, Dursun, Cemal suyun altında en çok kalma yarışması yapıyorlarmış. Dursun 15 dakika, Cemal 10 dakika durmuş çıkmışlar. 10 saat olmuş, 20 saat olmuş Temel’in cesedi karaya vurmuş. Daha sonra Fadimeye baş sağlığı dilemişler.
-“Üzülme” diye teselli etmek istemişler.
Fadime:
“-Önemli değil. Yarışı kazandı ya önemli olan o…!” demiş…
Bu hikayadeki komik olan aday adaylarına ben daha ne diyeyim ki. Allah akıl eksikliğini gidersin inşallah…!