Birisi yol yapar, diğeri yoldan çıkar Yapanın da çıkanın da amacı ÇIKAR…

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin AYGÜN’ün Fransa’da suikast sonucu öldürülen üç PKK’lı için Paris’teki Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne gerçekleştirdiği ve Twitter’den fotoğrafını da paylaşarak duyurduğu taziye CHP’yi karıştırdı. (zaten hiç karışmamıştı…!) AYGÜN, “Ailelere başsağlığı diledik” mesajını atarken, CHP Kayseri Milletvekili şevki KULKULOğLU ise twitter üzerinden AYGÜN’e sert tepki gösterdi. KULKULOğlu, “PKK’lı teröristlerin PKK bayraklı resimleri önünde […]
Yazarlar - 15 Ocak 2013 10:29

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin AYGÜN’ün Fransa’da suikast sonucu öldürülen üç PKK’lı için Paris’teki Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne gerçekleştirdiği ve Twitter’den fotoğrafını da paylaşarak duyurduğu taziye CHP’yi karıştırdı. (zaten hiç karışmamıştı…!)

AYGÜN, “Ailelere başsağlığı diledik” mesajını atarken, CHP Kayseri Milletvekili şevki KULKULOğLU ise twitter üzerinden AYGÜN’e sert tepki gösterdi. KULKULOğlu, “PKK’lı teröristlerin PKK bayraklı resimleri önünde resim çekinenler CHP’li olamaz, CHP’de de bulunamaz” diye yazdı. (iyi yazmamış mı?)

AYGÜN, daha önce seçim bölgesi Tunceli’de PKK’lı bir grup terörist tarafından kaçırılmış, serbest bırakıldıktan sonra teröristler için yaptığı “ıyi çocuklar” çıkışı yapmış ve CHP karışmıştı.

Bu arada CHP’nin vekili AYGÜN’de CHP’nin Genel Başkanı KILIÇDAROğLU’da Tunceli’li yani hemşehri demek istiyorum, ne güzel dii mi…! Al takke ver külah, bozacının şahidi şıracı, pilava parmak enseye tokat. (bu uymadı neyse)

Millet avaz avaz haykırıyor be kardeşim altılı ganyanda cavkırır gibi ;

“Ayrıl da gel be koçum, ayrılda gel…” misali vatandaş BDP’nin peşinden ayrıl da gel bizim karşımıza diyor ama nafile, CHP’de kapasite aynı işte. Bu partinin Disiplin Kurulu’dur neyidir yokmu bu Üseyin’nin ağzına acı biber sürecek, kim sürecek kendi hemşehrisi mi? Kim biliyor Üseyi’nin o taziyeye Genel Başkanının talimatı ile gidip gitmediğini?

***                                      ***                                      ***

Oysa nasıl demişti üstadı ecdat ;

“Dün sabaha karşı kendimle konuştum,

Ben hep kendime çıkan bir yokuştum,

Yokuşun başında bir düşman vardı,

Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum…”

ınsanlar aslında her ne kadar birbirleriyle boğuşur gibi yapsalar da kendi kendilerine olan boğuşmalarını gizleyemez ve erteleyemezler çoğu zaman.  Biri yol yapar, diğeri yoldan çıkar. Ama sonuç hep ÇIKAR…!

Karşımıza daha seçilmeden önce ÇIKtıklarında onların ÇIKAR gözetmediklerini bizlere inandırmaya çalışırken vatan, millet, Sakarya. Ya da Allah, din, kitap nidalarıyla nasıl da keşfederlerdi ya bizleri seçilince de ÇIKAR’larını keşfetmekte zorlanmıyor keratalar.

Bu kainatın kuralı olmamış olsa da maalsef bu saatten sonra bunu değiştiremeyiz, çeşmenin başına ilk gelenler, başa seçilenler önce kendi bakracını, sonra da eşinin dostunun, yakınlarının kovasını dolduruyorlar. Bu ülkede çark böyle işliyor maalesef, özellikle yerel yönetimlerde partilerin ya da insanların nasıl kadrolaştıklarına yakinen tanık oluyoruz maalsef.

Partili olanın tetesinin oğlu, eniştesinin gelini, bilemedin halasının torunu hep belirli mevkilerde kendilerine başköşelerde yer bulmuşlardır, bulacaklardır.

***                                      ***                                      ***

Bilmem bilirmisiniz şu kahrolası adına yaşam dedikleri hayat bana hiç yeşil ışık yakmadı ama inadına ben de kırmızı ışıkta hiç durmadım. şimdi bu itiraftan sonra Trafikçiler ceza falan yazarlar mı bilmem ama benim ehliyetim olmadığı gibi bu yuvarlak dünyanın arabasına da binmedim bilesiniz.

Bunu neden hatırlattığıma gelince bir Oda’da, bir Dernek’te, Spor Kulübünde, parti ilçe başkanlığında, Belediye Başkanlığında vesaire nerede olursa olsun insanlar daha fazla kazanacak olarak gördüklerinin arkasında saf tutarak onların arabasına binmek için yarışırken birbirlerini ezerler adeta.

Amaç seçilmek olunca karşı tarafın kaybetmesi için yapılacak olan her muhalif hareket ve hakaret mübahtır kendilerince. Bunu yıllardır yaşıyoruz, yaşayacağız umut ve amacımız bu çirkinliklerin yaşanmaması olsa da. Belki ve inşallah yakında gerçekleştirilecek olan bazı kuruluşların seçimlerinde bu arzu etmediklerimizi yaşatmazlar Uzunköporü’lülere.

Kaldı ki seçim bitse de sabah yine biz bize kalacağız, düğünümüzde, cenazemizde, acımıza ve eğlencemize ortak olacağız. Neticede dünya malı dünyada kalacağı gibi gerçek dostlar da yüreklerde kalacaklardır.

Boşuna etmemişler bu lafı ;

“ Hayat yaşandığı kadar vardır. Gerisi ya hafızalardaki hatıra ya hayallerdeki ümittir.” Diye.

BENZER HABERLER